Şefik Hoca’nın seyahatleri

SÜLEYMAN CERAN

Şefik Sevim Hoca Batman’da dünyaya gelmiş, halen doğduğu coğrafyaya bir öğretmen, bir yardım gönüllüsü ve uyarıcı, ıslah edici bir Müslüman olarak hizmet vermeye devam eden kıymetli bir isimdir. Kendisiyle karşılaştığınız zaman gülümseyen yüzü, insanı sarıp sarmalayan hitabeti, alanına hâkimiyeti, yerinde, dozunda ciddiyeti ve elbette cömertliği ile bekliyor olacaktır sizi. Şefik Sevim hem bölgesi için hem de coğrafyamız açısından ciddi bir boşluğu dolduran çok yönlü, güzide bir şahsiyettir.

Şefik Hoca, emek verdiği her yöne ilişkin kitaplar çıkarmaya gayret eden bir yazar aynı zamanda. Ömrünü verdiği öğretmenliği yalnızca resmi görev olarak değil bir sorumluluk olarak da algılayıp uzun yıllar evlerde ders halkaları ve herkese açık konferanslar şeklinde eğitimler veren yazar, bu emeğini 2005 yılında ilk kitabı olan “Çocuk Eğitimi ve Aile” ile okurlarına sunmuştu. Pek çok baskı yapan bu eser, “çocuk eğitimi” ve “aile” meselelerini dini kaynakları ve hayatın gerçeklerini referans alarak yazılması nedeniyle ayrı bir ilgiyi hakeder.

İlk gençlik yıllarından itibaren İslami yapıların içerisinde bulunan, Özgür-Der ile İHH gibi iki güzide yapının yönetiminde bulunan ve yaşanan süreçleri oldukça sağlıklı gözlemleyen Sevim’in ikinci kitabı da özeleştiri niteliği taşıyan ve 2018 yılında yayınlanan “İlm-i Halimiz” adlı eseridir. Şefik Hoca, İlm-i Halimiz ile ilk akla gelen “ilmihal”in ötesinde Müslümanların, cemaatlerin ve yapıların sorunlarına eğilip çözüm önerilerinde bulunmaya çalışıyor. Eserde ıslah, merhamet, güven, endişe, cömertlik, fedakârlık, şeffaflık, aidiyet, imtihan gibi kavramlar yerli yerine oturtuluyor.

Şefik Hoca üç yıllık bir aradan sonra bu defa Korona salgını sürecinde evde kalmasını imkâna dönüştürerek seyyahlığını ve yardım gönüllüsü yanını kaleme aldığı “Kırık Ayna /Coğrafyamızdan İzler” kitabı ile yine Ekin Yayınları üzerinden içinde bulunduğumuz Eylül ayında okuyucusuyla buluşuyor. 2010 baharından başlayıp 2019 yılı Ramazan’ına kadar süren uluslararası gezilerini, kronolojik sıra ile Balkanlar’dan Afrika’ya, Ortadoğu’dan Uzak Asya’ya kadar pek çok coğrafyaya ilişkin tecrübelerini, gözlemlerini ve o toprakların kendisindeki karşılığını sohbet kıvamında, okuru yormadan anlatıyor.

Şefik Hoca, eserinde kurduğu ilk cümleden itibaren duyarlı bir Müslümanın seyahatinin amacının “turistik” değil, “şahit olunan her gelişmeyi ve yaşanan her tecrübeyi yarınlarımıza ışık tutacak bir birikime” dönüştürmek olduğunu belirterek yola başlıyor. Kitap, ismini, Şefik Hoca ve arkadaşlarının Haseke’de misafir oldukları evde, kerpiç bir avluda, ev sahibini yokluklar içinde ancak bulunan kırık bir ayna ile tıraş ettikleri günün hatırası olarak ve coğrafyamızın içinde bulunduğu halin bir sembolü olarak değerlendiriyor.

Şefik Hoca’nın hatıralarında Suriye ve Irak hakkında çok derinlikli bilgi ve gözlemlere tanıklık ediyorsunuz. Bunda hem coğrafi yakınlık, hem de her iki ülkedeki uzun yıllardır devam eden yakıcı süreçlere ilişkin duruşun önemli bir etkisi olduğu söylenebilir. Suriye’nin savaştan hemen önceki durumuyla başlıyor kitap. Bölge içinde yıllardan beri süren tartışmaları, geçen yüz yıl çekilen yapay sınırlarla iki ayrı ülke vatandaşına dönüşen aşiretlerin, ailelerin yaşadığı travmaları paylaşıyor bizimle yazar. Anlamı, “süt veren” olan güzeller güzeli Halep’i, acının ve direnişin yurdu Şehit Hama’yı, Emeviye Camii ile Şam’ı, Rahip Bahira’nın memleketi Busra’yı Şefik Hoca’nın perspektifinden, savaş önceki halleriyle görebiliyoruz.

Suriye’de direnişin başladığı süreçten sonra Şefik Hoca ve arkadaşlarının ziyaretleri, yardım çalışmaları ekseninde devam ediyor. Çok ciddi can güvenliğinin yaşandığı topraklarda önemli şahitlikler yapılıyor. Suriye sürecine ilişkin bilgi kirliliklerine, manipülasyonlara ve mezhebi taassuplara karşın Şefik Sevim’in duruşu nettir: “Hiçbir gerekçe bugün Suriye direnişimizde bunca muhacir, bunca yetim, bunca öldürülen umutlar, bunca kirletilen hürmetler, gasp edilen insani haklara karşı zalimleri haklı çıkarıcı bir söylemin mazereti olamaz.” Hama, Afrin ve İdlib bölgesindeki pek çok kampa farklı aralıklarla yapılan ziyaretlerin hasılası, gözlemler ve sürece ilişkin eleştiriler de Kırık Aynalar’da okunmayı bekliyor.

Şefik Hoca’nın seyahatlerinin diğer bir ilgi odağını coğrafi yakınlık, akrabalıklar, arkadaşlıklar ve İslami hassasiyetler nedeniyle Kuzey Irak oluşturuyor. Duhok’la başlayan yolculukta özellikle bölgenin iç dengelerini, yaşanan gerginlik sürecini, halkın geleneklerini yakinen gözlemleyebiliyorsunuz. Bölgedeki İslami yapılanmaları, maddeler halinde kurucularından gelişimine kadar ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor. Duhok’tan Ninova bölgesine yani Musul’a geçiyoruz. Bölgedeki demografik dengeler, DAEŞ’in etkileri, Arap Sünnilerin hal-i pür melali ve bombardımanlar sonrası büyük kıyımların yaşandığı şehri yakinen gözlemliyoruz. Kuzey Irak gezileriyle fiziken bu kadar yakın olduğumuz Iraklı Kürt kardeşlerimizi ne kadar az tanıdığımızı farkediyoruz okurken.

Kırık Aynalar’da Balkan coğrafyasından Makedonya, Arnavutluk, Karadağ, Kosova ve Bosna izlenimlerini okuyoruz. Bu gezilerin içerisinde Şefik Hoca’nın benzersiz bir tarafı olan iyiliği hızlıca teşvik etme başarısını da sık sık görüyoruz. Gezi öncesi sadaka olarak toplanan yardım sözlerinin gezi sonrası tırlara dönüşüp, güneye, ihtiyaç sahibi kardeşlerimize gitmesi ne güzel bir gayrettir. Balkanlar’ın çoğuna gitmiş biri olarak Şefik Hoca ile aynı yerleri arşınlamış olmanın, pek çok benzer şeyleri farketmenin yahut aynı durumlara benzer yaklaşımlar sergilemenin ne güzel bir şey olduğunu belirtmeliyiz. Müslümanlık ne güzel şey. Hayata bir denge ve ıslah nazarıyla bakmaya çalışmak paha biçilemez hassasiyet.

Şefik Hoca’nın severek gittiği bir başka rota Afrika. Somali, Tunus, Libya, Sudan, , Nijer, Çad, Mali ve Kamerun bu seyahatlerin güzergâhları. Her birinde paylaşılacak manzaralar, gözlemler, olaylar ve tanımamız gereken öncü İslami şahsiyetler var. Ülkemizde Afrika’nın sürekli yardım yapılması gereken, gariban, zavallı bir kıtaymış gibi yansıtılmasına karşın Kırık Aynalar’da kıtaya ilişkin çok değerli anlatımlarla karşılaşıyoruz. Gidilen ülkelerdeki İslami yapılar ve öncü Müslüman profilleri ile coğrafyanın köksüz olmadığının altı çiziliyor sanki. Bu geziler içinde en enteresan bilgiye Mali’de ulaşıyoruz. Mali’nin 14. Yy. hükümdarlarından Mense Mûsâ’nın iki yıl süren Hacc yolculuğu, eşi benzeri görülmemiş, dilden dile dolaşarak tüm dünyana örnek olan cömertliğini okuyunca çok etkileniyor insan. Büyük ve görkemli Afrika medeniyetinin sayısız örneklerinden biri olan Mense Mûsâ’yı Kırık Ayna’da okuduktan sonra, daha fazla tanımak istiyor insan.

Yardım deyince Asya ayağı elbette eksik olmamalı. Şefik Hoca, bu bağlamda Bangladeş’e ve Nepal’e de arkadaşlarıyla birlikte seyahat ediyor. Rohingyalı Müslümanların iç acıtan hikâyelerini, İslami STK’ların bölgedeki etkinliklerini ve zaaflarını Arakan hatıralarından öğreniyoruz. Bangladeş’ten sonra hemen yakın bir coğrafya olan Nepal ziyaretinde halka ilişkin izlenimler dikkat çekici. Hindu nüfusunun yoğun olduğu ülkede Hinduların en büyük tapınaklarından biri olan Pashupatinath’ta gerçekleşen ölü yakma törenleriyle ilgili izlenimleri oldukça şaşırtıcı. Dünyanın çatısında, Batmanlı bir öğretmen olan Şefik Hoca’nın izlenimlerini okumak, başka bir duygu, bambaşka.

Şefik Sevim’in gittiği pek çok ülke bizim de bir şekilde uğradığımız coğrafyalar. Hatta Libya’ya birlikte gitmişliğimiz de var. Bu seyahatlerden en çok kıskandığımız İspanya oldu desek yeridir. Hocamızın bu gezisini ailecek yapmış olması ayrı bir güzellik. Bu seyahatte gidilen Kurtuba, Gırnata, Sevilla ve Ronda gezileri harika. Özellikle büyük düşünür Muhammed Esed’in Gırnata’da, Sierra Nevada dağlarının yamacında, selvilerin altında Müslüman mezarlığındaki kabrini ziyaret etmelerine çok imrendiğimizi belirtmeliyiz. Muhammed Esed’in Mekke’ye Giden Yol adlı nefis eserinin devamı niteliğinde olan Kalbe Giden Yol’un ikinci bölümünde Pola Hamide Esed’in eşinin vefatıyla ilgili yazdıklarını okuduktan sonra bu seyahate katılmayı ve Esed’in sade mezarının yanında tefekkür etmeyi çok istedik, Mevla, nasip etsin inşallah.

Farklı kıtaları, farklı coğrafyaları aynı duyarlılık, aynı heyecan ve hassasiyetle gezen Şefik Hoca’mızın Kırık Aynalar’ı çok kıymetli bir çalışma. Bu eseri ortaöğretimden üniversiteye kadar her yaş grubundan gencin okumasını, öğretmen arkadaşlarımızın da okunacak kitaplar içinde dâhil etmesini öneriyoruz. Mevla’mız Şefik Hoca’mızın ilmini, basiretini artırsın, kendisine daha fazla insana, daha fazla coğrafyaya ulaşma imkânı versin inşallah.