Sedat Peker ve diğerlerinin beden dili ne anlatıyor?

Organize suç örgütü liderliğinden hüküm giyen Peker'in YouTube üzerinden paylaştığı videolardaki konuşma tarzı, ses tonu, jest, mimik ve el kol hareketlerini yani beden dilini uzmanlar yorumluyor.

Independent Türkçe hazırladığı söyleşide Sedat Peker ve onunla telefon görüşmesine katılan Özışık ve Hacıfazlıoğlu’nun beden dilini yorumluyor. Nesnel veriler olup olmadığı tartışmaya açık olan söyleşiyi okuyucularımız için iktibas ediyoruz.

Bir dönem Alaattin Çakıcı'nın iş adamlarıyla yaptığı telefon görüşmeleri gündemi epeyce meşgul etmişti.

Mesut Yılmaz'ın Başbakanlık yaptığı dönemde Korkmaz Yiğit Türk Ticaret Bankası (Türkbank) ihalesine girdi. Ancak bu ihaleye Alaattin Çakıcı adı da karıştı.

Çakıcı, ihaleyi alan Korkmaz Yiğit'i arayıp tehdit etti. Yiğit, Çakıcı ile yaşadığı durumu şu sözlerle dile getirmişti:

Daha önce de birkaç kez beni arayan Alaattin Çakıcı, Türkbank olayı gündeme gelince yine aramaya başladı. Tükürüklerim kuruyor, vücut kimyam bozuluyordu, 'hayır' konuşmam diyemiyordum. Çocuklarımın okul çıkış saatini biliyordu.

Alaattin Çakıcı'nın "kimya bozan" tehditleri ile telefon görüşmelerine benzer bir durum şimdi Sedat Peker ve bazı kişiler arasında yaşanıyor.

Bilindiği gibi Peker'in YouTube'dan yayınladığı videolar, haftalardır ülke gündeminin ilk sıralarında yer alıyor.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar ve oğlu Tolga Ağar ile Eski Başbakan Binali Yıldırım'ın oğlu Erkam Yıldırım'ın da isimlerinin geçtiği videolarda, 90'lardaki faili meçhul cinayetlerle ilgili çeşitli iddialar yer alıyor.

İddialar kadar, Peker'in amatör süsü verilen ama profesyonel hazırlığı aşikar videolardaki konuşma tarzı, ses tonu, nerede es vereceği, jest-mimikleri diğer bir ifadeyle beden dili dikkatlerden kaçmadı.

Peker'in görüntülü konuşma kayıtlarını yayınladığı Hadi Özışık ve Reşat Hacıfazlıoğlu'nun da konuşma sırasındaki tavırları ilginç bulundu.

Sözkonusu videolardaki görüşmelerde ortaya konulan beden dilini, Retorik (ifade etme, söz söyleme) Mentoru Oğuz Benlioğlu ve Uzm. Klinik Psikolog Burcu Yarapsanlı Zayim yorumladı.

Nüfusun yüzde 5'lik kısmını sosyopatlar ve psikopatların oluşturduğunu ve Türkiye'de bu oranın daha yüksek çıkabilme olasılığı bulunduğunu belirten Retorik Mentoru Oğuz Benlioğlu, bu kitlenin beden tepkilerinden, ifadelerinden yalan söyleyip söylemediğini anlamanın pek mümkün olmadığını, çünkü bunu söylerken yalan gibi hissetmediklerinden pek belirti göstermediklerini ifade etti.

Benlioğlu, "Bu kişiler yanlış bir şey yaptıklarında ‘Dünya adaletsiz davrandı, ben o adaletsizliği düzelttim’ şeklinde yaklaşırlar" dedi.

"Peker daha ihtişamlı görünebilmek için ellerini açarak konuşuyor"

Sözsüz iletişimin makro ve mikro olarak ikiye ayrıldığını, makro ifadelerden beden dili, mikro ifadelerden ise yüzdeki mimiklerin kastedildiğini anlatan Oğuz Benlioğlu, "Makro ifadelerle karşınızdakini manipüle edebilirsiniz. Sedat Peker, daha ihtişamlı görünebilmek için ellerini açarak konuşuyor. Hem kendisini ihtişamlı gösteriyor hem de 'ben temiz biriyim, söylediklerin doğru, benden zarar gelmez' demek için de dikkat edin, avuç içlerini gösteriyor. Avuç içlerinizi muhataplarınıza göstererek konuşursanız, bu 'ben temizim' demek istemektir. Bunu Donald Trump da yapardı, pek çok başka siyasetçi de. Hatta en akılda kalanı, eski ABD Başkanlarından Bill Clinton'ın Monica Lewinsyk skandalı sonrasında avuç içlerini göstererek yaptığı konuşmadır" diye konuştu.

"Sözsüz mesaj olarak, beden dili ve duruş bakımından söylediklerine inanıyor"

Genel itibarıyla sözsüz mesajlar açısından değerlendirildiğinde Sedat Peker'in beden dili ve duruşunun "söylediklerine inanan biri" şeklinde yansıdığını ifade eden Benlioğlu, "Yalan söylemiyor izlenimi veriyor ama yüzde 5'lik kitle arasında da olabilir" yorumunu yaptı.

"Kendini ifade etme, söz söyleme becerisi çok güçlü"

Benlioğlu sözlerine şöyle devam etti:

Beden dili bakımından sözsüz mesajları yorumlandığında söyledikleri yalan gibi durmuyor ya da oranın çok düşük (yüzde 95-5) olduğu izlenimi veriyor. Kendisini yetiştirdiği çok açık. Eğitim de almış olabilir çünkü hitap becerisi çok güçlü. Retorik (ifade etme, söz söyleme) becerisi çok güçlü. Hikayeleştirerek konuştuğundan insanlar saatlerce seyrediyor. Bir iddia ortaya atıyor ve kendi hayatından bir kesit sunuyor, sonra da tarihten bir örnekle süslemesini yapıyor. İnsanların ikna olma olasılığı artıyor.

"Peker'in sözsüz mesajlarında yalan ipucuna rastlanılmıyor"

Sedat Peker'in sözsüz mesajlarında yalan ipucuna rastlanılmadığını düşünen Oğuz Benlioğlu, ilk videolardaki hal ve tavırlar ile son yayınlananlar arasındaki farka da dikkat çekti:

Stres seviyesi ilk 3 videoda yüksek görünse de, sonrakilerde buna çok alıştığı görülüyor. Muhtemelen buna çalışıyor. 6. ve 7. videoda kendini ifade etmesinde dağlar kadar fark var. Solak mı sağlak mı bilemiyorum ama konuşurken sol elini kullanıyor. Bunun şu açıdan önemi var, eğer sağlak biriyse solu çok kullanması 'büyük bir negatif hissiyat' oluştuğu anlamına geliyor. Esler veriyor, duraksamaları var. Bunlar karşı tarafı ikna etme ihtimalinizi yükselten durumlar. Mafya babası haliyle uzaklara bakıp dişlerini sıkmasını da es geçmeyelim.

"Kolları arkaya atma, Sedat Peker'in gücü karşısında teslim olma halleridir"

Özışık ve Hacıfazlıoğlu'nun konuşmalarındaki hal, tavırlarına değinen Benlioğlu'n göre, kolun o şekilde atılması bir rahatlık ifadesi değil, bilakis teslimiyet.

Böyle durumlarda erkeklerin koltuk altlarını gösterdiğini, kadınların ise saçlarını topladığını ifade eden Benlioğlu, şunları ifade etti:

Bu aslında bir beyaz bayrak çekme durumudur. Çok üzerine gelindiğinde, 'Ben tamamım, saldırma bana' demektir. Beden dilinde buna 'ebeveyn dokunuşları' deniliyor. Kolları arkaya atma, Sedat Peker'in gücü karşısında teslim olma halleridir. Enselerine, başlarına dokunma hissi... Rahatlık söz konusu değil aslında. Birisi evde, diğeri kafede. Bir de kaş uçlarının yukarı kalkması, mikro ifadelerde üzüntüye denk gelir. Stres seviyesi yüksek erkeklerde, enselerine ya da başlarının üstüne dokunma ihtiyacı doğar. Küçükken başımızın okşanıp 'aferin oğlum, kızım' denilmesini biz şimdi kendimiz yapıyoruz. Kadınlar bu durumlarda bileklerine ya da boyunlarına dokunma ihtiyacı hissederler. Her iki isimle de konuşurken Peker, 'kızlarına karşı onuru zedelenmiş baba' figürü çiziyor. İkisi de Peker'in gücünü çoktan kabullenmiş kişiler.

"Sedat Peker'in videolarında meydan okuma var, büyük masa özellikle seçilmiş"

Uzman Klinik Psikolog Burcu Yarapsanlı Zayim de Sedat Peker'in videolarında bir meydan okumanın bulunduğu görüşünde.

"Ses tonunu kullanma, abi diye bastırması, haklılığını iddia ediş tavrı, meydan okumaya yönelik" diyen Zayim, masa başındaki görüntünün de özellikle seçildiğini savundu.

Masa kullanımıyla otorite ve gücün temsil edilmeye çalışıldığını dile getiren Burcu Yarapsanlı Zayim, "Elini-kolunu hızlı hızlı öne atar gibi masaya vuracakmış gibi yapıp, ses tonuyla birlikte ellerini hızlandırması; duygu, öfke, hayal kırıklığı, kızgınlık ve haksızlığa uğramanın getirmiş oduğu kaygıları yansıtır. Eğer yumruk yapıp masaya vursaydı, yeniden meydan okuma, tehdit etme şeklinde olurdu" yorumunu yaptı.

Zayim, Peker'in "Alın bu kulaklığı şarj edin" şeklindeki ifadenin ise özellikle seçilerek, "Arkamda emrettiğim kişiler var"ın gösterildiğini öne sürdü.

"Ast üst ilişkisi değil, arkadaşlık var, her iki taraf da kendisini baskın görüyor"

Sedat Peker'in görüntülü konuşma yaptığı isimlerin de beden dili, tavır, jest ve mimiklerini yorumlayan Uzman Klinik Psikolog Burcu Yarapsanlı Zayim, öncelikle rahatlık ve tedirginliğin karıştırılmaması gerektiğini kaydetti.

Beden dilinizin, karşı tarafın size göstermiş olduğu beden dili, jest ve mimiklere karşı olup defansa geçtiğinizi ya da onunla uyumlu olduğunuzu gösterdiğini ifade eden Zayim'e göre ikili konuşmalarda ast üst değil, arkadaş ilişkisi olduğu görülüyor ve birbirleriyle etkileşim içerisindeler.

"Diğer kişi rahatlıkla, espriyle 'Nasılsın ya' demese, daha sert girse, karşı taraf dikilir. Buna mahal verilmiyor" diyen Psikolog Zayim'e göre, her iki taraf da kendisini baskın görüyor.

Görüntünün "otorite savaşı" şeklinde de yorumlanabileceğini düşünen Burcu Yarapsanlı Zayim, sözlerini şu ifadelerle noktaladı:

Bireyin kolunu tek taraflı kaldırması, kendisini yarı otorite hissettiği anlamına gelir. İki taraflı kaldırırsa, çok daha baskın, otoriter ya da hayalperest anlamına gelir. Bu görüşmelerde arkadaşlığın, yakınlığın getirmiş olduğu samimiyetin vermiş olduğu rahatlık var. Kendisini kişilerin yanında güçlü hissediyor, ikna etmeye çalışıyor ama yarı yarıya. Kafasını kaşıyor, kendisi de tedirgin, bir yandan da karşı tarafı ikna edip edemeyeceğini düşünüyor.

Yorum Analiz Haberleri

Yılbaşında normalleşen haram: Piyango
Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye
Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?