Yıldıray Oğur’un Karar’daki köşesinde yayımlanan konuyla alakalı yazısını (1 Nisan 2019) ilginize sunuyoruz:
Sandıktan Çıkan ‘’Mağrur Olma’’ Sesi…
“Sonucu bilmiyoruz ama tarih üzücü ve korkutucu bir şekilde tekerrür etti. 1994’de devletin yargısıyla, medyasıyla Refah Partisi adaylarına yaptıklarını, bu kez o Refah adaylarının hakim olduğu devlet, yargısı ve medyasıyla CHP adaylarına karşı yaptı.”
Seçimden bir gün önce bu köşede çıkan “Açılan sandıklardan çıkan ilk sonuçlar” yazısındaki tahminin artık sonunu biliyoruz.
Çeyrek asır sonra tarih üzücü ve korkutucu bir şekilde tekerrür etmiş oldu.
Haklarında mahkeme kararı olmayan insanlarla ilgili istihbarat fişlerini tvlerde “İşte PKK’lılar diye yayınlayacak kadar devleti bir seçim için seferber etmeye, yargıyı rakip adaylara karşı kullanmaya, medyayı basit propaganda aletine çevirmeye sandıktan 25 yıl sonra da kırmızı kart çıktı.
AK Parti, 25 yıldır yönettiği başkenti kaybetti, hikayesinin başladığı İstanbul’da ise bir ilçe belediye başkanı yarışı eski Başbakan’la foto finishte bitirdi.
Bir seçim kampanyası boyunca terörle yan yana gösterilen bir ittifak, Türkiye’nin iki büyük şehrinde nüfusun en az yarısının oyunu aldı.
Elinde iktidara sesini duyuracak ne medya, ne Meclis, ne siyaset ne sivil toplum kalmış olan AK Partili seçmenler de stratejik oy vererek, son bir haftadaki tüm ikna çabalarına karşı sandığı bir ders verme fırsatına çevirdi.
Özetle sandıktan iktidara iyi niyetle söylemiş bir “mağrur olma senden büyük Allah var” nasihati çıktı.
Bu dersin alınıp alınmadığının ilk testi de İstanbul belediye seçimi meselesinin nasıl yönetileceği olacak.
Seçim sonuçları halkın siyaseten bağnaz olmadığını, yeni ve rasyonel tercihlere de açık olduğunu göstermiş oldu.
Cumhurbaşkanı’nın memleketi Rize’de bile daha önce AK Parti’de olan Fındıklı ilçesini CHP, Derepazarı, İkizdere, Çayeli ilçelerini ise MHP aldı. Karşısına daha iyi bir aday çıkınca, Cumhurbaşkanı’nın hemşerileri bile oylarını değiştirdi.
Ankara’da Mansur Yavaş, İstanbul’da Ekrem İmamoğlu, Adana’da Zeydan Karalar, yine Mersin, Antalya’da CHP’nin adayları, partilerinden çok kendi şahsi başarı hikayeleriyle ipi göğüslediler.
Çok eleştirilen Kılıçdaroğlu da ittifak kurmada olduğu gibi aday seçmede de maharetini ortaya koydu ve adını gecenin kazananları listesine yazdırdı.
Aralarında Binali Yıldırım’ın memleketi Erzincan’ın da olduğu Cumhur İttifakı’nın olmadığı dokuz ilde AK Partili seçmen, adaylarına ve partisine tepkisini MHP’nin adaylarına oy vererek gösterdi.
Beka kaygısı, milliyetçi propaganda AK Parti seçmeniyle MHP seçmeni farkları da ortadan kaldırdı. Milliyetçileşen AK Parti tabanı, MHP’nin oy devşirdiği bir havuza döndü.
Bu yüzden Devlet Bahçeli de gecenin kazananları ve böyle giderse kazanmaya devam edecekleri listesinde yer alıyor.
Yine Dersim’de TKP’nın eski Ovacık belediye başkanı adayı Fatih Maçoğlu da komünist olduğu için değil, ismiyle ve icraatlarıyla ipi göğüsledi.
Toplum hiçbir partinin hazır kıtası olmadığını, ceketimi koysam kazanır anlayışına karşı çıkarak göstermiş oldu.
Seçmen sadece büyükşehirlerde AK Parti’ye “mağrur olma” demedi, Dersim’de ve diğer bazı Kürt illerinde HDP’ye de mağrur olma mesajı verdi.
HDP’nin diğer partilerin yan yana gelmekten çekindiği siyasetinin bu seçimden çıkaracağı çok ders var.
Ama aynı zamanda kayyumların atandığı il ve ilçelerin çoğunu HDP’ye geri vererek, Kürtler devlete de “mağrur olma” demiş oldular. Kayyım uygulamasının ters teptiği ortaya çıktı.
Gecenin sürprizi ise 1954 seçimlerinde Osman Bölükbaşı’yı seçtiği için Demokrat Parti iktidarının ilçe yaptığı Kırşehir oldu. Bozkırın şehri bir kez daha güçlü iktidar partisi yerine muhalefeti seçti. Herhalde İç Anadolu’nun ortasında CHP’li başkan seçtiği için Kırşehir yeniden ilçe yapılmaz.
Yani seçmen beş yılda yedinci kez önüne gelen seçimde yine iyi bir eleme yaptı.
Rasyonel kararlar verdiğini gösterdi. Parti taassubuyla hareket etmediğini ortaya koydu.
Demokrasinin ucundan gözüktüğü sandık uzun süredir herkesin unuttuğu halkı yeniden iktidar denklemine soktu.
Halk bütün partilere ben buradayım, kimsenin hazır kıtası değilim, hamasete karnım tok, beni ikna etmen gerekir, tercihlerim değişebilir, iyi ile kötüyü ayırt edebilirim o yüzden “mağrur olma” demiş oldu.
Sandık açıldı ve içinden Osmanlı’dan kalan güzel bir ses çıktı:
“Mağrur olma, senden büyük Allah var.”
Tabii bu sesi duyabilenler için...