HAMZA TÜRKMEN yazdı:
Sorumluluğun veya gafilliğin, dayanışmanın veya ayrışmanın açığa çıktığı bir seçim sürecini yaşıyoruz.
Bizler için bu bir partiyi iktidar yapmak, nimetlerden pay almak veya rantı kapmakla ilgili bir seçim değildir.
Seçimlerle ilgimiz partilerin İslami olup olmamasıyla ilgili değil; anayasal kuruluşlar olmalarına rağmen içte ve dışta hak’tan ve adaletten yana tutumlarıyla ilgilidir.
Şimdiden bloklaşmanın safları belirlenmiş durumda.
İçeride ve dışarıda ümmete dostluk elini uzatanlar ve ümmeti imkânlı kılmaya çalışanlarla; değerlerimize savaş açanların, zalimlerin ve emperyal hesaplara yardım edenlerin bloklaştığı bir seçim süreci bu.
Ümmetin haklarını savunanlar ve sesi olmaya çalışanlarla; ümmetin kimliğini sindirmek, alt kimliğe indirgemek hatta yasaklamak isteyenlerin…
İnanç, düşünce, ekonomik ve hukuki güvenlik ortamını güçlendirmek isteyenlerle; bu imkânları darbelemek, İslami kazanımlarımızı ellerimizden almak isteyenlerin bloklaştığı bir seçim süreci bu.
Bloklaşma, tabii ki mevcut anayasaya göre oluşan tüzel kişilikler arasında. Zaten batıcı-laik bu anayasayla İslami bir partinin varlığının mümkün olmadığı da ayan beyan. (...)