Seçimin namlularla yapıldığı bir ülke

Ahmet Varol, Burkina Faso'daki gelişmelere dikkat çekerken Batılı ülkelerin sömürge politikalarını hatırlatıyor.

Ahmet Varol / Yeni Akit

Seçimin namlularla yapıldığı bir ülke

Küresel güçler her ne kadar demokrasiyi tabulaştırsa da işlerine gelmediği yerde kurallarına riayet etmedikleri biliniyor. Tabii bu arada uzaktan kumanda ettikleri ülkelere yönelik siyasi müdahalelerini de yerine göre demokrasinin temellerini sağlamlaştırma gerekçesine bağlayabiliyorlar. 

Ama özellikle Müslüman toplumlarda demokrasi hiçbir zaman onların işine yaramamıştır. Çünkü Müslüman toplumlarda her ne kadar küresel emperyalizmin ifsat politikaları sebebiyle bir yozlaşma yaşansa da yine kitlelerin büyük çoğunluğu kendi değerlerine saygılı siyasi liderlerden ve oluşumlardan yana tercih yapmayı yeğliyor. O yüzden küresel güçler, Müslüman toplumlarda bazen dikta rejimlerine destek verirken, onlardan göstermelik birtakım parlamentolar oluşturmalarını ama bunların üyelerini belirlerken göz boyama yapmalarını istiyorlar. Bazen de belli aralıklarla askerlerin siyasi mekanizmaya müdahale etmesini ve bir balans ayarı yapmalarını sağlamaya çalışıyorlar. Çünkü onların Müslüman toplumlara hakim kıldığı demokrasilerin, zaman zaman dipçiklerle ve namlularla balans ayarına ihtiyacı oluyor. 

Eski adı Yukarı Volta olan, Orta Afrika’nın batısında yer alan, Mali ve Nijer’e komşu Burkina Faso’da 23-24 Ocak 2022’de gerçekleştirilen askeri darbeyle Yarbay Paul-Henri Sandaogo Damiba yönetimi ele geçirmişti. O darbe, ülkenin bağımsızlığına kavuşmasından itibaren gerçekleştirilen darbelerin sekizincisi idi. Dolayısıyla halka pek de garip gelmemişti.

O zaman bu darbeyi gerçekleştirenler, yönetimin güvenlik konusunda başarılı olamadığı ve özellikle IŞİD yanlısı grupların ülkede güçlenmesinin önüne geçemediği için yönetime el koyma ihtiyacı duyduklarını ileri sürmüşlerdi. Bu konudaki söylemler ve eleştiriler halkta da darbe öncesinde ülkenin cumhurbaşkanlığını yapan Roch Marc Christian Kabore aleyhtarı temayül ve tepkiler oluşmasına neden olmuştu. Halktaki bu temayül askerlerin onu devirmek ve iktidara el koymak için hazırlık yapmalarını kolaylaştırdı.

23 Ocak 2022’de, Kabore aleyhine düzenlenen gösterilere polisin müdahale etmesi tepkilerin artmasına ve ordu göreve çağrılarının yükselmesine sebep olmuştu. Bu da askerlerin devreye girmesini ve sivil yönetime karşı harekete geçmesini kolaylaştırdı. Önce askerler meydanlara çıkarak bazı stratejik noktaları ele geçirmeye başladı. Sonra da yönetime el koyduğunu duyurdu.

Aradan sekiz buçuk ay geçtikten sonra yeni bir darbe gerçekleştirildi ve bu kez Yüzbaşı İbrahim Traore ile destekçileri yönetime el koydu. Bu yeni cuntacı kadronun gerekçesi de aynı.  Ocak darbesi sonrası yönetime el koyan Damiba’nın ülkede güvenlik ve istikrarı sağlamada çok yetersiz kaldığını, terör örgütlerinin ülkenin her tarafında tehdit oluşturduğunu ama yönetimin kontrolü sağlayamadığını ileri sürüyorlar. 

Cunta eski yönetimi görevden aldığı gibi anayasayı da askıya aldığını açıkladı. Darbecilerin ülkelerinin anayasasını askıya almaları bir gelenek haline gelmiş durumda. Bununla bir bakıma cunta yönetimlerini hiçbir hukuk kuralının bağlayamayacağını, onların hukukun da üstünde olduklarını ilan etmeye çalışıyorlar. 

Kısa adı ECOWAS olan Batı Afrika Ülkeleri Ekonomik Topluluğu ve bazı uluslararası kuruluşlar darbeyi kınadı ve tepki açıklamaları yaptı. Gerçi gelen ile gidenin bir farkı yok. Tamamen işin kuralına aykırı bir yöntemle yönetimi ele geçirmiş bir kadronun elinden yine aynı yöntemle bu yönetimi almışlar. Gelenin tarafında mı duracaksın yoksa gidenin tarafında mı? İkisi de kural dışı. Gerçi ECOWAS, eski darbecilerin de bir an önce seçim yapmasını ve ülkede sivil yönetime geçilmesini istiyor ve bunun için bastırıyordu. Şimdi yeni darbeyle bu geçişin önünün tıkanacağını ve seçimlerin gerçekleştirilmesinin gecikeceğini söyleyerek tepkide bulunuyor. Yani eski darbecileri de desteklemediğini ortaya koymaya çalışıyor. 

Fakat işin uzmanları bu darbelerin içerideki hakimiyet mücadelesinden ziyade dışarıdaki güçlerin hakimiyet savaşının yansıması olduğuna dikkat çekiyor.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!