Seçim sonuçları yerli Siyonistleri sevindirmiş

Ali Karahasanoğlu, 31 Mart seçim sonuçları ardından yerli siyonistlerin Gazze söylemlerinin, hamilerinin söylemlerine benzemesine dikkat çekiyor.

Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit

Seçim öncesinde yüksek sesle bağırıyorlardı..

“İsrail ile ticaret sürüyor”

İsrail’in kendisinin kınanamadığı, İsrail’e silah satan devletlerin kınanamadığı bir dünyada, bel altı vuruşlar olarak yorumlanacak ne varsa yaptılar..

“Hamas terör örgütüdür” diyenlerin buluştuğu televizyonlarda, Türkiye’yi İsrail’le ticareti sürdürmekle suçladılar..

Ahmet Davutoğlu, gözümüzün içine baka baka, İsrail’in tüm silahlarını ABD ve Almanya verirken, Türkiye’nin soykırıma destek vermekle suçlanabileceğini iddia etti..

“Hamas mücahidler örgütüdür” diyen ve bunun bir bedeli olduğunu, o bedeli de ödemeye hazır olduklarını söyleyen genel başkana sahip AK Parti’yi samimiyetsizlikle suçladılar..

Murat Kurum, “İstanbul kaybedilirse, Gazze kaybedilir” anlamında bir cümle kurduğunda.. “Hamas terör örgütüdür” diyenlerle birlik olup, “ne alakası var, istanbul ile Gazze’nin” dediler ve hep birlikte saldırdılar..

Peki, kabul edelim, İstanbul ile Gazze’nin bir ilgisi yok..

Seçimin üzerinden daha bir ay geçmedi..

Rahmi Turan, Sözcü gazetesinde 22 Nisan günü yazmıştı:

“Tüm Batı dünyasının “Terörist” olarak kabul ettiği Hamas Örgütü’nü, Sayın Cumhurbaşkanı, Kuvayı Milliye’ye benzetti.

Bu yanlış bir benzetmeydi. Çünkü milli mücadelemizin ateşini yakan Kuvayı Milliye bir terör örgütü değildi.”

Devam ediyorum.. 

AK Parti seçimi kaybettiği için, siyasiler de HAMAS’a saldırma politikasına başvurdular.

CHP-İP listesinden milletvekilliği yapan Aytun Çıray, Rahmi Turan’ı aradı ve HAMAS için şu çirkin kıyaslamayı yapmaya kalktı.

Rahmin Turan dünkü köşesinde yazdı: “İYİ Parti 27’nci Dönem Milletvekili Aytun Çıray da, aynı görüşü savunarak:

‘Erdoğan’ın HAMAS’ı Kuvayı Milliye’ye benzetmesinin sonuçları vardır ve o sonuçlar, hepimizi etkiler. Bir gün birileri de çıkar (PKK’yı özgürlük savaşçısı) diye tanımlar’ uyarısında bulundu.”

Sanki PKK kurulduğu günden bu yana, İsveç’inden Almanya’sına, Fransa’sına.. Hiçbirisi tarafından terör örgütü olarak ilan edilmediği gerçeğini bilmiyormuşcasına..

“Bir gün birileri de çıkar” diyerek, aklı sıra tilkilik yapmaya kalktılar..

Affedersiniz, “İsrail seçimleri ile, Gazze’nin ne ilgisi var” diyordunuz, değil mi?

Bakın nasıl da cesaretlendiler..

Ve dün, tam da 31 Mart seçimlerini, AK Parti’nin kaybetmesini fırsat bilen, o korkunç skandal yazı yayınlandı..

Yine Sözcü gazetesinde..

Ege Cansen isimli kişi tarafından.

Bakın cesaretleri nerelere tırmanmış.

İsrail’in katlettiği 20 bine yakın çocuktan tek kelime ile bahsetmeden, bakın ne diyor Ege Cansen:

“HAMAS’ın İsrail kasabasına baskın verip 1.200 kişiyi öldürmesi bu bağlamda PKK’ya ilham vermiş olabilir.”

Tilkilik şu:

İsrail, Uluslararası Adalet Mahkemesi’nde soykırımla suçlandı bir zaman diliminde, HAMAS’ı suçlu gösterip, üzerine bir de, “PKK da benzeri bir eylem yapabilir” diye de, Türkiye’yi tehdit etmek..

31 Mart seçimlerinde AK parti başarılı olsa idi, Ege Cansen bu yazıyı kaleme alabilir miydi?

Alırdı diyenin alnını karışlarım..

Devamını da getiriyor, Ege Cansen.. Seçim galibiyetinin sarhoşluğu ile, artık fren tutmuyor:

“Hiçbir güç İsrail’i bulunduğu topraklarından söküp atamaz. Hatta 1967 sınırları öncesine bile geri döndüremez.”

Bu yazıyı Şalom’da değil.. Sözcü gazetesinde okuyorsunuz..

Bu durumda ne diyebilirim?

“Sevinin Saadetliler.. Sevinin ortaklarınızın bu yazılarından”

Ne diyebilirim?

“Sevin Ahmet Davutoğlu, sevin.. BM kararlarında kabul edilen 1967 sınırlarının bile artık bir karşılığı yok diyenlerin ağzı kulağına varıyor.. Bu söylemi artık pervasızca dillendirebiliyorlar.”

Ne diyebilirim?

“Helal sana Fatih Erbakan. ‘Gazze ile İstanbul seçimlerinin ne alakası var’ diyenlerin moderatörlük yaptığı Sözcü TV’ye, Halk TV’ye çıkıp, ‘İsrail ile ticareti kesin’ dediniz.. Bakın, ticareti kesin dediğiniz medya organları, şimdi ‘İsrail’i işgal ettiği topraklardan, hiçbir güç çıkaramaz’ diyor. Haydi söyle, sevinebilecek misin, Fatih Erbakan!”

Bakıyorum, muhafazakar isimleri ardı ardına televizyonlarına çıkaran, gazetelerine manşet yapan İsrail muhibbi medya organlarına..

Seçimden sonraki bir haftayı çıkartırsak..

Artık ne Saadetlileri, ne Gelecek Partilileri, ne de YRP’lileri ağırlamıyorlar..

“Sizinle işimiz bitti” dercesine..

“İsrail’i hiçbir güç bulunduğu topraklardan çıkaramaz” söylemi ile, yayınlarını sürdürüyorlar..

Öyle bir kirli algı yürütüldü ki..

Sanki İsrail’e karşı, Ak Parti’den çok daha sert söyleme sahip bir alternatif varmış gibi, algı oluşturdular..

Dün bizim mahalledekilerin tuz yetiştirmeye çalıştıkları “Hıyarım var” diyenlerin gerçek yüzleri ortaya serildi.. 

Onların yanlışa düşmeden, yapılan icraatın daha güzeline çağrı nasıl yapılır, somut örnek vereyim..

Bugünkü manşetimizde, Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı orduevlerinde, bugün dahi alkollü içecek bulundurulmasını, akit olarak eleştiriyoruz.. 

Evet, orduevlerinde alkollü içecek bulunmaması gerektiğini hatırlatıyoruz ama..

Bizim bu manşetimiz, bir gerçeği de inkar etmiyor..

Nedir o gerçek?

Orduevleri, düne göre çok daha olumlu bir noktada..

Dün, “peygamber ocağı”na yakışır bir noktada olma iddiası bile yoktu..

AK Parti iktidarında, orduevleri düne göre çok daha iyi konumda..

Ama gönül istiyor ki, küçük çocukların da lokantalarına gittiği orduevlerinde, Anayasa’da da gençlerin korunması emri verildiği için, artık bu yanlışa son verilsin..

Bunu söylerken, yazarken, “Sizi gidi sizi” modunda, siyasi iktidara nazire yapmak, onları samimiyetsizlike suçlamak, asla doğru bir tavır olmasa gerek.

Yanlışı söyleyelim..

Ama, düne kadar dansöz oynatılan, hiçbir kural tanımaksızın alkol içilen, üstelik dindar insanların da asla alınmadığı orduevleri gerçeğini unutup.

“Daha güzel”ine çağrıda bulunacağımıza, yöneticilerin de görev aşkını bozacak şekilde samimiyetsizlik suçlaması yaparsak, hem yalan yazmış oluruz. Hem de vicdansızlık yapmış oluruz.

Yorum Analiz Haberleri

İslâm’a ters düşen ne varsa kimden gelirse gelsin reddedilir
Merdan Yanardağ doğru söylüyor, Baas rejimi Suriye’nin CHP’sidir!
Sol şebbihalar azgınlıkta sınır tanımıyor!
Barış Atay şebbihası ne zaman hesap verecek?
Bir liderin portresi: Ahmed el-Şaraa