Seçim Sonrası Ak Parti’nin Rotası

MUSTAFA SİEL

Seçim sonuçlarını değerlendirdiğim önceki yazımda, mecbur kaldığı takdirde AK Partinin şimdiye kadar uyguladığı politikalarından ciddi tavizler vermemek kaydıyla ve karşılıklı bir uzlaşmaya varabilirlerse, olası bir AKP-MHP koalisyonuna sıcak bakılabileceğini söylemiştim.

Bu yazım bazılarınca Türk Milliyetçiliğine göz kırpma, örtülü Kürt düşmanlığı, Kürtlerin tercihlerine karşı bir intikam güdüsü olarak algılandı. Oysa ben ne Türk Milliyetçiliğine ilgi duyuyorum, ne de Kürt düşmanlığı gibi bir derdim var ve ne de intikam peşindeyim.

Tek derdim Türkiye ve dünya Müslümanlarının, İslam ve Ümmetin genel maslahatı olup, bu maslahatı düne kadar AK Parti iktidarına (ilkelerimiz çerçevesinde ve mesafeli) destekte görürken, bu gün ortaya çıkan durumda aynı maslahatın diğer seçeneklere nazaran AKP–MHP koalisyonunda daha mümkün olduğunu gördüğümden dolayı bu fikrimi beyan ettim.

Bizim İslam ve Ümmetin maslahatı açısından arzuladığımız seçenek, erken seçime gidilerek AKP’nin yine tek başına iktidara gelmesidir. Lakin erken seçime gidilememesi yada gidilse bile yine AKP’nin tek başına iktidara gelememesi hallerinde ise; AK Partinin kesinlikle CHP ve HDP ile koalisyona girmemesi, AK Partinin temel politikaları konusunda uzlaşılması halinde MHP ile koalisyona ise niçin sıcak bakması gerektiğine dair düşüncemin, Türkiye Müslümanları ve Ümmetin maslahatı açısından gerekçelerini ortaya koymaya çalışacağım bu yazımda.

MHP İslam’a ve Ümmete Cepheden Bir Karşıtlık İçinde Değildir!

Mümtehine Suresi 8 ve 9. ayetlerde, bizlerle dinimizden dolayı savaşmayan, bu nedenle bizi yurdumuzdan çıkarmayan ve bunlara destek vermeyenlerle iyi ilişkiler kurmamızda ve onlara hakkaniyetli davranmamızda bir sakınca olmadığı, aksini yapanlarla dostluk kurmamız halinde zalimler olacağımız açıkça beyan ediliyor.

Tüm kesimlerin geçmişte yaptıkları, gelecekte yapacaklarının teminatıdır. CHP ve HDP’nin mazileri ve şimdiki halleri dikkate alındığında, bu partilere hakim olan zihniyetlerin, bizlerle dinimiz için mücadele edip (maddi ve manevi anlamda) yurdumuzdan çıkarmaya çalıştıkları çok açıkken, bu konuda sicili ve zihniyeti nisbeten daha az kirli olan MHP’dir.

MHP tabanı Kur’ani anlamda İslami anlayıştan ve Ümmetçilikten uzakta olmakla birlikte, geleneksel biçimiyle de olsa İslami hassasiyete sahip olup, en azından İslam ve Ümmet düşmanı değildir. Üstelik tabanında son yıllardaki gelişmeler nedeniyle Ümmetçilik yönünde ciddi duygusal yönelim olduğunu gözlemliyorum ve zaruret halinde ehveni şer kabilinden kurulacak bir AKP-MHP koalisyonu, bu duygusal yönelimin fikri ve ameli yönelime evrilmesine vesile olabilir diye düşünüyorum.

Türkiye Suriye Olmasın Diye!

1990 sonrası ve özellikle son yıllar itibarıyla CHP Alevicilerin hakim olduğu bir parti konumunda olduğu halde güya solcu ve demokrat bir parti imiş gibi davranmaktadır. CHP’de ipi ellerinde tutanların temel hedefi ve siyaseti sadece Alevilere haklı haksız demeden yeni alanlar açmak ve haksız oldukları durumlarda bile çıkarlarını savunmak ve hatta mümkün olursa Alevicileri Sünniler üzerinde hakim duruma getirebilmektir.

CHP’ye hakim olan Alevicilerin içindeki yön tayin edici ana Alevici damar,  Suriye’de olduğu gibi Alevici azınlık diktatörlüğü hayali peşindedir ve CHP bir şekilde iktidara geldiğinde çabalarının temeli bu diktatörlüğünün yolunun taşlarını döşemek amaçlı olacaktır.

Hafız Esed’in 1960’lı yıllarda Suriye’de Nusayrilere dayalı azınlık diktatörlüğünü nasıl tesis ettiği ve halen devam etmekte olan bu diktatörlüğün Suriye halkına yaşattıkları herkes tarafından iyi tetkik edilirse, Türkiye’de Alevici azınlık diktatörlüğü tehlikesinin vahameti daha iyi anlaşılır.

AK Partinin CHP ile koalisyona girerek yada daha kötüsü CHP’nin diğer partilerle (ve özellikle HDP ile) koalisyon kurmasına fırsat vererek, Alevi azınlık diktatörlüğünün yollarını döşemesine imkan vermemesi için zaruret halinde MHP ile koalisyona sıcak bakması gerekir kanaatindeyim.

Kazanımlarımız Gitmesin Diye!

7 Haziran itibarıyla bizlerin ve Ümmetin yeni kazanımlarından ziyade, mevcut kazanımların korunmasına odaklanmak daha gerçekçidir. Bilindiği gibi AK Parti iktidarında özellikle başörtüsü, İmam Hatipler gibi konularda ciddi kazanımlarımız olmuştur. Yine Balkanlar ve Afrika’da İslam’ın ve Müslümanların korunması ve konumlarının iyileştirilmesi için ciddi çabalar ve olumlu neticeler söz konusu olmuştur.

AK Partinin CHP yada HDP ile koalisyon halinde, bu partilerin bu kazanımları aşındırmak için ellerinden geleni esirgemeyecekleri açıktır. CHP’nin HDP ile yapacağı bir koalisyonda seri bir şekilde bu kazanımlarımızı ortadan kaldıracağı ise kesindir. Mesela, başörtüsü serbestisi sadece bir yönetmelik maddesi olup, CHP iktidara geldiğinde bu yönetmeliğin akibeti belirsizdir.

MHP’nin ise İmam Hatip ve başörtüsü gibi konularda zaten olumlu tavra sahip olduğu, buna karşın çözüm süreci, üniter yapı, bayrak, Atatürkçülük ve Ant gibi konularda dayatmalarda bulunma ihtimali güçlüdür. Eğer bu alanlara mevcut kazanımlardan geriye dönüşün olmayacağı bir uzlaşmaya varılması halinde, AK Parti’nin MHP ile koalisyonu mümkün olabilir.

CHP - HDP Koalisyonu Kabusunu Engellemek İçin!

Olası bir CHP-MHP koalisyonunda kazanımlarımız kısmen korunursa da, Suriye direnişi bitme noktasına gelir. Olası bir CHP-HDP koalisyonunda ise, hem içerideki kazanımlarımız, hem de Suriye cihadı biter.

Çünkü CHP–HDP koalisyonu, tüm kazanımlarımızın kısa sürede geri alınarak, belki de AK Parti öncesinden daha olumsuz bir duruma dönüldüğü, HDPKK’ya boyun eğmeyen Kürtler ve Arapların bölgeden sürüldüğü, Suriye cihadının bitirilip muhacirlerin Suriye’ye ölüme gönderildiği bir koalisyon olacaktır. Bu kabusu görmemek için, koalisyonun zaruri olması halinde uyanık yatmak adına AKP’nin MHP ile koalisyonu tercih edilmelidir.

Suriye Direnişi Devam Edebilsin Diye!

ABD menşeli bir think tank kuruluşunun analizinde, ABD’nin Suriye sınırını denetim adına CHP ve HDP’nin içinde bulunduğu bir koalisyon istediği, bu koalisyon AK Parti ile bile olsa, diğer partilerin AK Partiyi ABD lehine zorlayacağı; AKP-MHP koalisyonu halinde ise, mevcut Suriye politikasının pek fazla değişmeyeceği analiz edilmiştir.

Düşünmek gerekir, Batı ve ABD niye AKP-MHP koalisyon seçeneğini arzu etmiyor? Hatta böyle bir koalisyonu baltalamak için gayret sarf ediyor. Çünkü MHP CHP ve HDP’yle kıyaslandığında, Batı ile işbirliğine daha az yatkın olan partidir.

Bu yüzden Batı, İsrail ve ABD’nin tercih etmeyeceği tek koalisyon seçeneği AKP-MHP koalisyonu olup, bu odaklar Suriye ve diğer konularda Türkiye’yi yönlendiremesin, Suriye cihadı bitmesin diye; koalisyonun zaruri olması halinde AKP’nin MHP ile koalisyona sıcak bakması gerekir.

Üstelik son gelişmeler dikkate alındığında, MHP’nin Suriye politikası konusunda AKP politikalarına (farklı gerekçelerle de olsa) yakınlaşması zaruri hale gelmiş görünüyor.

Suriye Sınırındaki Arap ve Türkmenler Yurtlarından Çıkarılmasın Diye

ABD projesi kapsamında, Türkiye’nin Ortadoğu ile fiilen ilişkisini koparmak amacıyla, Suriye sınırındaki Kürt yerleşim bölgeleri (kantonlar!) arasında kalan Türkmen ve Araplara ait bölgelerdeki halkların, ABD bombaları ve PKK’nın Suriye kolu tarafından tazyiklerle dolaylı olarak Türkiye’ye sürülmekte olduğu herkes tarafından net olarak görülmektedir.

Gerek bu sürülen kesimlerin yurtlarına güvenle dönebilmesi, gerekse Suriye sınırında yapay bir Kürt bölgesi oluşturularak Türkiye’nin Ortadoğu ile ilişkisinin fiilen koparılmaması için, koalisyonun zaruret olması halinde AK Partinin MHP ile koalisyonu gerekmektedir.

Türkiye’nin Ortadoğu ile ilişkilerinin fiilen koparılması sadece Türkiye Devletinin değil, asıl Türkiyeli Müslümanların ve Ümmetin kaybıdır ve şu andaki en tehlikeli projedir. Düne kadar Şii hilali ile yapılmaya çalışılan bu operasyon, başarıya ulaşma ihtimalinin azalması üzerine, şimdi İslam düşmanlığı ana karakteri olan PKK önderliğinde, İslam düşmanı bir Kürt devleti projesi ile gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır.

Suriyeli Muhacirler Sıkıntıya Girmesin Diye

CHP Lideri iktidara gelirse Suriyeli Muhacirleri göndereceğini seçim öncesinde açıkça deklare etmiştir ve iktidara ortak olduğunda bunu gerçekleştirmek için tüm gücünü kullanacaktır.

HDP Lideri Suriyeli muhacirleri göndermeyeceğini deklare etmişse de, Suriye PKK’sının yaptıkları dikkate alındığında, bu beyana güvenilmeyeceği açıktır.

MHP lideri Suriyeli muhacirlerin gönderilmesini gerektiğini beyan etmişse de, AK Parti ile koalisyon kurarsa, bu konuda ısrarcı olmayacağı açıktır.

İran Ajanları Türkiye’de Cirit Atmasın Diye

Suriye intifadasından sonra İran’ın Türkiye’deki yeni kankaları Kemalist Ulusolcular ile Aleviciler olmuştur. CHP’nin iktidarda olduğu bir Türkiye’de, Aleviciler ile Caferilerin İran lehine at koşturacakları, İran’ın bunlar aracılığıyla Türkiye’de cirit atacağı, geçmiş dönemlerde olduğu gibi casusluk ve dezenformasyon faaliyetleri yapacağı ve siyasi cinayetler işleteceği çok açıktır.

Yerli ve yabancı İran ajanlarının Türkiye’de cirit atmalarının önüne geçmek için, koalisyonun zaruri olması durumunda AKP’nin MHP ile koalisyona sıcak bakması gerekir.

Güneydoğuda HDPKK’ya Boyun Eğmeyen Kürtler Ve Araplar İle, Türkiye’deki Ümmetçi Kürtlerin Özgürlüğü ve Güvenliği İçin

Çözüm sürecinin ortaya çıkarttığı boşluk ile Ortadoğu’daki son gelişmelerin oluşturduğu türbülansı HDPKK’nın iyi değerlendirme neticesi, halihazırda Güneydoğu’da yaşayan herkes tam anlamıyla HDPKK hegemonyası altına girmiş ve rehine konumuna düşmüş durumdadırlar. Muhalif Kürtlerin ve Arapların fikir özgürlüğü, can ve mal emniyeti kalmamış durumdadır.

AK Partinin hem Ümmetçilik paydası açısından, hem de çözüm sürecini başlatarak Güneydoğuda yaşayanlar üzerinde bu hegemonyanın oluşmasına dolaylı yönden imkan sağlamış olması yüzünden, HDPKK’ya muhalif Kürt ve Arapların fikir özgürlüğü ve güvenliklerini sağlama borcu olup, olası bir erken seçimde tek başına iktidara gelebilirse, bölge ile ilgili önceliği bu olmalıdır. Koalisyonun zaruri olması durumunda ise, bu güvenlik belki ancak AKP’nin MHP ile koalisyonuyla sağlanabilir.

İç Savaş Çıkmaması İçin

Çözüm süreci AK Parti (ve hatta dillendirilmemekle beraber MHP) tabanında ciddi umutlara sebep olmuş, Kürtlere karşı olan önyargıları ciddi biçimde kırmıştı. Lakin HDPKK’nın süreci istismarı ve iyi niyetli olmadığının bariz şekilde ortaya çıkması, üstelik dindar Kürtlerin de HDPKK’ya yönelmesi, AKP ve MHP tabanlarında ciddi bir düş kırıklığı, öfke ve aldanmışlık duygusu oluşturdu.

Eğer Güneydoğuda devlet otoritesi yeniden sağlanmaz ve devlet bu konuda muhafazakar halkı teskin edecek seviyede adımlar atmaz yada atsa bile aciz kalır, Güneydoğu adeta HDPKK’nın kontrolüne girdiği kanaati oluşursa; Kürtçülere karşı bir reaksiyon oluşması neticesi, tüm Türkiye çapında bir iç savaş riski mevcut olup, bu riskin azalması için, koalisyonun zaruri olması halinde, AKP-MHP koalisyonu ve bu koalisyonun Güneydoğuda kontrolü sağlamak için ciddi çaba sarf ettiği kanaatinin, bu parti tabanlarında oluşması gerekmektedir.

HDP, CHP İle Koalisyon Oluyor da, Niye MHP ile Olmasın?

Bazıları AK Partinin HDP yada CHP ile koalisyon yapabileceğini, hatta mutlaka yapması gerektiğini, ama MHP ile asla yapmaması gerektiğini söylüyorlar. Buna gerekçe olarak, Kürtlerin küstürüleceği, MHP’nin faşist olduğu gerekçelerini sunuyorlar.

Doğrusu ben anlamıyorum, MHP faşistte CHP ve HDP demokrat mı? Solcular ve Kürtçüler faşist olmuyor da, niye sadece MHP oluyor? Oysa CHP’nin geçmişi ve HDP’nin bugünü, gerçek faşistlerin asıl bu partiler ve zihniyetleri olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Kendileri tescilli İslam düşmanları yanı sıra homoların bile içinde bulunduğu HDP’yi kayıtsız şartsız desteklerlerken, bir AKP-MHP koalisyon ittifakına (vahdet değil sadece ittifak!) hangi yüzle eleştiri getirebilirler.

Romantizmin Sırası Değil

Romantizmin sırası değildir. CHP ve HDP’nin olası bir koalisyonunda, Türkiye Müslümanlarının kazanımlarının kaybedilmesi, HDPKK’ya boyun eğmeyen Kürt ve Arapların tamamen Güneydoğudan sürülmesi, Suriye sınırında Türkiye’nin Ortadoğu ile fiili ilişkisini koparacak tampon bir Kürt Bölgesinin tesisi, Suriye Cihadının bitmesi, Muhacirlerin ölüme gönderilmesi, Türkiye’de Suriye benzeri bir azınlık diktatörlüğü kurulmasına dair ciddi riskler söz konusudur.

AKP’nin şartların zorlamasıyla şu anda koalisyon kurmak zorunda kalması yada yapılacak erken seçimde yine tek başına iktidara gelecek sayıyı bulamaması halinde, yukarıdaki riskleri göğüsleyebilmesinin tek ve gerçekçi koalisyon formülü AKP-MHP koalisyonudur.

Bazıları MHP ile koalisyonu ilkeler açısından sakıncalı görüyor. Oysa ilkeler açısından bizim AK Partiye mesafeli ve şartlı desteğimizi de sakıncalı görenler var. Bizler Türkiye Müslümanlarının ve Ümmetin maslahatı açısından AK Partiye bu şartlı desteği vermişken, neden zaruret halinde oluşacak bir AKP-MHP koalisyonuna yine mesafeli ve şartlı destek vermeyelim?

Sonuç olarak, mevcut konjonktürde, koalisyonun zaruri olması halinde AKP-MHP ile koalisyonu, Türkiye ve dünya Müslümanlarının maslahatı için tek seçenek olup, bu koalisyona da ilkelerimiz çerçevesinde ve mesafeli olmak kaydıyla, doğru gördüğümüz politika ve uygulamaları için şartlı destek vermemiz gerekmektedir kanaatindeyim.

MHP, AK Parti İle Koalisyon Yapar mı?

İlk tercihimiz (ve muhtemelen AKP’nin de ilk tercihi) erken seçime giderek tek başına iktidara gelmesidir. Lakin konjonktür koalisyona icbar eder yada erken seçimdez yine koalisyon çıkarsa, bu durumda bizim tercih edeceğimiz tek seçenek AKP-MHP koalisyonudur.

Koalisyonun zaruri olması halinde, Ak Partinin mevcut iç ve dış politikasının ana ilkelerinden taviz verilmeksizin bir uzlaşma olursa, AKP MHP ile koalisyon seçeneğini denemelidir. Lakin böyle bir uzlaşma olmaz yada MHP başka seçeneklerin peşine düşerse, AKP’nin MHP’ye koalisyon için yalvarması ve her istediğini vermesi de beklenmemelidir.

Eğer MHP, CHP yada HDP ile koalisyon yapar yada bu iki partinin koalisyonuna destek verirse, zaten sorun yok. Bu durumda, böyle bir koalisyonun arkasından gelecek ilk seçimde AK Parti’nin tek başına iktidara gelmesi kuvvetle muhtemel olup, bundan MHP zararlı çıkacaktır.

Siz Önce Kendi Gözünüzdeki Merteği Görün

Zaruret halinde AKP’nin MHP ile koalisyona sıcak bakması gerektiğine dair düşüncemiz, dinsizliği bir yana din düşmanı olan HDP’ye kayıtsız şartsız destek veren ve Kürtlerin tem temsilcisi olarak gören Kürt İslamcıları kızdırmış. Bizi de kendileri gibi sanarak Türk Milliyetçiliği ile suçluyorlar. Oysa biz MHP’ye destek vermedik ve vermemiz mümkün değil, söylediğimiz sadece zaruret halinde AKP-MHP koalisyonunun Ümmetin maslahatına daha uygun olacağını söylüyoruz.

Kürt İslamcılar, kayıtsız şartsız destekledikleri HDPKK, CHP-MHP koalisyonuna dışarıdan destek vermekte beis görmezken, hatta zaruri görürken suç olmuyor da, biz zaruret halinde AKP-MHP koalisyonu en uygunu deyince niye suç oluyor?

MHP Türk kavmiyetçisidir ama, en azından İslam düşmanı olmadığı gibi, gizli ajandasında İslam’ı yok etmek, Şamanizm’i ihya etmek gibi hedefler yoktur. Eğer Kürt İslamcı olsa idim ve bir kesime destek verse idim, varlığı İslam’ı yok etmeye kodlanmış olan HDPKK’ya değil, MHP seviyesinde Kürt Milliyetçisi olmakla beraber en azından azılı İslam düşmanı olmayıp, İslam’ın kökünü kazımaya uğraşmayan ve iktidarda olduğu Kuzey Irak’ta İslamcıların faaliyetlerini engellemeyen Barzani’ye destek verirdim.

Sonuç Olarak; AK Parti İçin MHP İle Koalisyon Ehveni Şer, CHP Ve HDP İle Koalisyon İse Ekberi Şerdir

Zaruret halinde AKP’nin MHP ile koalisyon yapmaması için 2-3 gerekçe varsa, yapması için 20-30 gerekçe vardır. Üstelik yapmamasına dair gerekçeler ertelenebilir ve telafisi ileride mümkün iken, yapmasına dair gerekçeler ertelenemez ve telafisi ileride mümkün olmayan gerekçelerdir.

Tüm bu nedenlerle, koalisyonun zaruri olması durumunda, AKP’nin mevcut politikalarının ana ilkelerinden taviz verilmeyen bir uzlaşma halinde, AKP- MHP koalisyonunun ehveni şer; AKP’nin CHP ve hele hele HDP ile koalisyonunu ise Ekberi Şer, ölümcül bir hata, hatta AKP için sonun başlangıcı olarak görüyorum. Her şeyin en doğrusun sadece Yüce Allah bilir.