31 Mart seçimlerine sayılı günler kaldı. Seçim çalışmalarının genel anlamda cılız bir atmosferde seyrettiğini belirtmek gerekiyor. Bunun birkaç sebebi var.
Birincisi, 2023 seçimlerinden sonra hem parti teşkilatları hem de seçmen çok yoruldu. Partiler yapılan tüm seçimleri "ölüm-kalım" meselesi şeklinde takdim ederek seçmenlerinin duygularını çok hırpaladı.
İkincisi, Partiler kendi yandaşları üzerinde heyecan uyandıracak bir gündem oluşturamadı. Örneğin: Daha önceki seçimlerde DEM PARTİ kendi seçmenlerine kayyumlardan kurtulma, muhalefet genel anlamda bu iktidardan kurtulma, iktidar ise eski Türkiye geri dönülmeme, çağrısı üzerinden bir dil ve söylem geliştirmişti.
Üçüncüsü, Ramazan ayı ve orucun etkisi
Dördüncüsü, Siyonist İsrail devletinin Filistinli kardeşlerimize yönelik sürdürdüğü vahşet ve katliamların toplumsal vicdan üzerinde oluşturduğu yıkım ve tahribatın etkisi.
Böylesine bir atmosfer içerisinde gerçekleşen bu seçime katılım oranı nasıl olacak hep birlikte göreceğiz.
Partilerin görüntüsüne bakıldığında belli bazı dezavantajlarla bu seçimlere girdiklerini söylemek mümkün.
AK Parti açısından bu dezavantajları: Hayat pahalılığı / ekonomik sorunlar; emekli maaşlarının yetersizliği; yolsuzluk, rüşvet, adam kayırma gibi iddia ve söylemler; teşkilat içerisindeki sorunlar / çekişmeler; Filistin’deki soykırım karşısında sergilenen acziyet ve yetersizlik görüntüsü ve uzun iktidar sürecinin oluşturduğu metal yorgunluk ve yıpranma gibi faktörleri sıralayabiliriz.
Türkiye’de seçmenler yerel seçimleri iktidara uyarı aracı olarak kullanıyor. Dolayısıyla, genel seçimlerde tüm eksik ve zaaflara rağmen iktidara tanıdığı krediyi yerel seçimlerde esirgeyebilir.
CHP, bir iç kargaşa ve kakafoni görüntüsüyle bu seçimlere giriyor. Kılıçdaroğlu kadroları ile Özgür Özel kadroları arasında büyük mücadeleler vardı. Bu sebeple aday belirleme sürecinde geç kalındı. CHP’de Özgür Özel’in Genel Başkanlığını henüz hazmedilemedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu CHP’de gölge genel başkan misyonuyla hareket ediyor. İstanbul adaylarını kendisi belirledi. Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanırsa CHP Genel Başkanlığına talip olacağı sır değil.
Bu seçimler yeni Genel Başkan Özgür Özel'in test edileceği ilk seçimidir. İyi bir çıkış yakalamazsa -ki bu çok zor görünüyor- seçimden sonra CHP'de alışık olduğumuz kurultay talepleri ve liderlik tartışmaları yeniden alevlenecek.
İYİP, Meral Akşener uzunca bir süredir çelişkili bir siyaset yürütüyor. 6’lı masada belirginleşen çelişkili tavırları sürgit devam ediyor. Diğer partilerden devşirdiği küskünlerle iyi bir çıkış yakalasa da bunu kalıcı bir başarıya dönüştüremedi. Partideki oy kayıpları ve erime devam ediyor. İYİP bu seçimde de oy kaybetmeye devam ederse partide iç hesaplaşmalar başlar ve parti daha da küçülür.
DEM, partinin seçimlerde mütemadiyen oy kaybetmesi ve tabanda süren tartışmaları bir sonuca bağlamak amacıyla Eşbaşkanlarını değiştirdi. Bu partide Adaylar Kandil tarafından belirleniyordu. Hem bu görüntüyü ortadan kaldırmak hem de demokrasi havası vermek için adayları önseçimle belirleme kararı aldı ama bunu yüzüne gözüne bulaştırdı. İstanbul, Mardin, Diyarbakır, Batman ve daha birçok yerde tabanın rağbet ettiği adaylar yine de Kandil’in vetosuna takıldı.
DEM "3. yol" parolasıyla yola koyuldu ama AK PARTİ karşıtlığı ve CHP&diğer Türk Sol'u partilere olan genetik akrabalığı sebebiyle dik duramadı. CHP ile adına "kent uzlaşısı" dedikleri garip/mahcup bir ittifak kurdu. İstanbul'da 22 ilçede aday göstermedi. Başak Demirtaş'ı aday göstermekten imtina etti. İstanbul’da ciddi bir seçim çalışması yapmadı.
Ahmet Türk, Leyla Zana ve sonradan Selahattin Demirtaş’ın iştirak ettiği akil adamların ılımlı siyaseti ile Kandil ve Alevi Türk Solunun öncülük ettiği şahin siyaset arasındaki çelişki iyice belirginleşti.
Yıllardır AK Parti karşıtlığı ve Erdoğan nefreti üzerinden yürüttükleri bir siyaset var. Bu aslında bir siyasetsizliktir. Bunca zaman, imkan ve enerji boşa heba edildi.
Ötekinin karşıtlığı üzerine kurulu bir siyaset tarzı ve mücadele biçimi hiçbir anlam ifade etmiyor. Karşıtlık üzerinden bir nefret dili oluşturarak söylediğiniz sözlerin tamamı doğru olsa bile bu sizin iyi ve doğru şeyler yapacağınızı garanti etmez. Projeniz nedir, alternatif olarak daha iyisi için ne vadediyorsunuz, soruları havada kalıyor. Bu partide 2015 yılından beri yaşanan oy kayıpları hız kesmeden devam edecek.
YRP ve Milli Görüş geleneğinden gelen diğer partiler, İktidara küsmüş ancak eli CHP’ye oy vermeye gitmeyecek olan muhafazakâr seçmenin adresi şeklinde belirginleşen YRP’nin alacağı oylar merak ediliyor.
Mili Görüş geleneğinden gelen ve AK Parti'ye muhalefet zemininde siyaset yapan Deva, Gelecek ve Saadet Partileri bir varlık ortaya koyamadı. Bu seçimlerde de bir varlık ortaya koyamayacakları aşikâr. CHP ile kurdukları ittifak muhafazakâr seçmen tarafından tepkiyle karşılandı.
YRP bu anlamda farklı bir politika izledi ama "AK Parti küskünlerinden" devşirdiği adaylarla kısa vadede bir başarı yakalasa bile bu kalıcı olmayacak. Tıpkı Akşener'in MHP ve diğer merkez sağ küskünleri kendi partisine toplayıp siyaset yapması gibi...
YRP bir kaç ilçe veya belde dışında kazanma şansı yok ama “AK Parti’ye kaybettirme” endişesi muhafazakâr seçmeni ciddi şekilde endişelendiriyor.
Hüda Par, genel anlamda iyi bir performans sergiliyor. Genel Başkan Zekeriya Yapıcıoğlu ve Serkan Ramanlı başta olmak üzere genç ve dinamik adayların yürüttükleri pozitif siyaset, bu partiyi ilgi odağı haline getirdi. Baskı ve saldırılardan en fazla şikayet eden DEM Parti’nin baskı ve saldırılarına sabır ve metanetle yaklaşarak siyasete yeni bir soluk getirdiler.
İstanbul ve Ankara gibi illerde “AK Parti’ye kaybettirmeme” endişesiyle aday çıkarmadılar ancak Bingöl, Batman, Van, Siirt, Bitlis, Şanlıurfa, Diyarbakır illeri başta olmak üzere Türkiye genelinde oylarında ciddi bir artış olacağını tahmin ediyorum.
İstanbul, bu seçimde tüm gözler İstanbul'a çevrilecek. 1 Nisan sabahı başarı ya da başarısızlık karnesinin önemli bir başlığı var, o da İstanbul. Bu tespitten diğer illerin önemsiz olduğu sonucu çıkmıyor ama kendi seçim bölgeleri dışında gözlerin çevrileceği ikinci adres İstanbul sandıkları olacak.
Bu seçimlerin 2028 Cumhurbaşkanlığı seçimleri için önemli bir gösterge olacağı iddiası biraz abartılı bir değerlendirme, ancak, Ankara ve İstanbul seçim sonuçlarına ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Bu illerde AK Parti oylarının dramatik bir şekilde düşmesi durumunda bu sonuç, hükümet için bir referandum havasına sokulup erken seçim talebi gündeme gelir.
Son olarak, bu seçimlerde dramatik değişiklikler veya sürpriz sonuçlar beklemeyi gerektirecek bir işaret görünmüyor. Her kes gibi ben de İstanbul sonuçlarını büyük bir merakla bekliyorum.