Şebbihalığı Gazetecilik Diye Pazarlamak!

Esed katilinin sözcülüğünü üstlenip, Baas rejimi perspektifinden gelişmeleri aktarıp bir de tarafsız gazeteci rolü oynayan şebbihalar İdlib’i hedef alan Rusya-İran-Esed saldırıları karşısında sevinçlerini gizleyemiyorlar. 

HAKSÖZ-HABER

Medyada kimisi İran bağlantısı, kimisi sol-Kemalist ideolojik tutumundan dolayı, kimisi ise mezhebi kökeni nedeniyle Esed zalimine methiye düzmekten asla imtina etmeyen bir taife Suriye’de rejimin katliamlarını başından beri hep savundu. Bu tipler son dönemde rejimin ilerleyişi karşısında daha da coşmuş, adeta sarhoş olmuş durumdalar.

Cumhuriyet’in Charlie Hebdocusu Ceyda Karan yılın son yazısını adeta Esed’e ithaf etmiş gibiydi. 29 Aralık tarihli ‘Suriye’nin senesi’ başlığını taşıyan yazısına şöyle giriyordu: 2017 hiç şüphesiz Suriyelilerin senesi. Geçip gitmekte olduğumuz seneye, kanımca Suriyelilerin İslamofaşizmle gelen barbarlığı mağlup etmesi damgasını vurdu. Zaferin en sembolik görüntüleri, sancılı kuşatma senelerinin tersine çevrilmesinin ardından 2016 Aralık sonunda gelen özgürleşmenin yıldönümünde Halep’ten, Humus’tan, Şam’dan gelen Noel ve yeni sene kutlamalarıydı.”

Esed gibi vahşi bir katilin işlediği cürümleri meşru göstermekten çekinmeden şu cümleyi kurabilen bir utanmazlıktı bu: “Suriyeliler 21’inci yüzyılın Nazizmi karşısında ilk direnci sergilediler.”

Bir başka tescilli şebbiha ise Türkiye medyasından uzaklaşmış olmanın rahatlığıyla daha bir pervasızlaşmış Al-Monitor adlı sitede yazdığı yazılarda kıyasıya İran, Rusya, Esed ve PYD güzellemelerine girişmişti.

Fehim Taştekin adlı şebbiha 11 Ocak tarihli yazısına Suriye’deki Tora Bora: Türkiye’nin son sınavı” başlığını uygun görmüştü.

Bu sahte anti-emperyalist, sözde yurtsever şebbiha açıkça ABD’nin Afganistan’da giriştiği işgal hareketine karşı direnen Taliban’ın Tora Bora’da sürdürdüğü direnişe atfen Suriyeli direnişçilerin yolun sonuna geldiğini ima ediyor. Allah’ın izniyle dün Tora Bora’ya çekilmek durumunda kalan mücahitlerin bugün Amerikan işgalcilerine Afganistan’ı mezar ettiğini unutuyor; aynı durumun Esed katili ve hamileri için de gerçekleşebileceğini hiç düşünmüyor.  

Şebbiha bu arada Türkiye’yi de sürekli mahkum etmeye yönelik iddialar, yorumlarla yazısını süslemiş. Son gelişmelere ilişkin olarak ısrarlı bir biçimde Moskova-Tahran-Şam perspektifinden gelişmeleri değerlendirip Türkiye’nin iddialarını itibarsız kılmaya yönelik tutumu açıkça sırıtıyor.

Yazı boyunca Esed ve Rusya tezlerini hiç sektirmeden tekrarlayan, meşrulaştırmaya çalışan bu gazeteci kılıklı şebbiha, yazısına şöyle başlamış: Soçi’de 29-30 Ocak’ta planlanan Suriye Ulusal Diyalog Kongresi yaklaşırken Suriye ordusunun Hama’nın kuzeyi ve Halep’in güneybatısından İdlib’e yönelik başlattığı operasyonlar Ankara’nın sinirlerini zıplattı.”

Hemen devamında ise şu cümleyi kuruyor: Nihai hedefi İdlib’i özgürleştirmek olan ama yakın plana Ebu Zuhur Üssü’nü koyan operasyon …”

Neymiş, Esed ve suç ortakları ne yapıyorlarmış: İdlib’i özgürleştiriyorlarmış! İşte utanmadıktan sonra her şeyi söyleyebileceğinin bir göstergesi olan bir ifade!

Açıkçası bu tiplerin yazıp çizdikleri, karaladıkları hiç şaşırtmıyor, garip de gelmiyor, şebbiha şebbihalığını yapacak elbette! Ama gazeteci kılığıyla ortalıkta dolaşmaları gerçekten de ciddi bir saçmalık, daha ötesi had safhada bir gariplik değil mi?

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!