Sayın Soylu, İki Çocuğuyla Birlikte Çin’e İade Edilen Zinnetgül Anne Skandalını İnkar Etmekle Geçiştiremezsiniz!

İzmir Göç İdaresi’nin zalim Çin’e iade ettiği iki çocuklu Uygur bir anne skandalını İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ivedilikle soruşturması gerektiği yerde olayı inkar etme ve skandalı gündemleştirenlere efelenme yolunu seçiyor!

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu kameraların önünde başka konuşuyor, ortaya koyduğu icraat ile ise başka bir profil çiziyor.

Suriyelilere yönelik startını verdiği uygulamalar kamuoyunda tartışma yaratırken politikalarının yol açtığı tepkilere kulak tıkayan Süleyman Soylu, kameraların karşısına geçerek olayların gerçekliğini sulandırıyor.

Son olarak İzmir Göç İdaresi tarafından iki çocuğuyla birlikte zalim Çin’e iade edildiği ortaya çıkan Zinnetgül Tursun olayı hakkında konuşan Süleyman Soylu, İzmir Göç İdaresi’nin olay sonrası yaptığı yalan açıklamayı sahiplenerek skandalı inkar etme yolunu seçti. Skandalın peşini bırakmayıp gündemleştirenleri ise haksızlık yapmak ve yalan söylemekle suçladı!

Halbuki Zinnetgül Tursun skandalının doğru olduğu konuyla yakından ilgilenen kişi ve kurumlarca açıkça teyit edilmiş durumda. Mesela Doğu Türkistan Meclis Başkanı Seyit Tümtürk’ten “Göç İdaresi Genel Müdürü beni aradı, üzüntü ve mahcubiyetle olayı doğruladı. İki yetim anneanelerinde, Zinnetgül de cezaevinde...” diyor. Türkistander ve benzeri kuruluşlar da olayın gerçekliğini teyit ediyor. Süleyman Soylu ise skandalı yalanlayıp gerçeği arayanları tehdit ediyor!

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kahramanmaraş Geçici Barınma Merkezi'ne yaptığı ziyarette gazetecilere yaptığı açıklamanın konuyla ilgili kısmı şöyle:

"Bugün bir gazetenin manşetinde Uygur Türkü bir kardeşimizle ilgili bir ifade var. Şimdi o gazetenin manşeti tam bir cehalet ürünüdür diyorum çünkü maksatlıysa daha kötü. Eğer maksatlı yapıldıysa hakikaten daha kötü. Daha da üzücü. Bir cehalet ürünüdür. O manşeti kim attıysa onunla ilgili, 'kardeş sen bunu bilerek mi yaptın, bilmeyerek mi yaptın' diye bir soruyu ortaya koymak gerekir. Bir gazetenin böyle bir manşet atabilme hakkı yok. Hele kendilerini, beni bağışlasınlar, konuşurken mangalda kül bırakmayan, entelektüelizm çabası içerisindeki arkadaşların bunu atlamamaları gerekirdi. Kimse kusura bakmasın, hak sadece bu dünyada değil öteki dünyada da var. Onun için bize müracaat etmiş bu kardeşimiz ki bu politikaya bizim ne kadar hassas olduğumuzu benimle çalışanlar çok yakında bilirler. Uygur Türkü kardeşlerimiz, o gazeteye manşet atanlardan çok daha iyi bilirler. Ayıptır, günahtır, yazıktır. Müracaat etmiş. Ne için? Uzun süreli ikamet belgesi için. Bizimkiler de 'senin şartların uzun süreli ikamet belgesini tutmuyor' demişler. Ya kısa süreli ikamete başvur ki başvurmuş, vereceğiz, verilecek de. Veya rutin olarak orada yazılan maddeler var. Ülkemizden, kendi gittiği ülkeden insan haklarıyla ilgili bir sıkıntıya uğrayacak, zulüm görecek hiçbir yere, hiç kimseye göndermiyoruz. Böyle sınır dışı etmemiz mümkün değildir. Benim İçişleri Bakanlığı dönemimde iki üç defa oldu, sehven, hatayla oldu, hala yarası içimdedir. Bilgimiz dışında oldu. Birisi Mısır'a gitti kardeşimiz ama zinhar en ufak bir kusurumuz söz konusu değildir. Ama vicdanen kendimi mesul hissederim. Böyle bir şeyi bizim yapabilmemiz mümkün değildir."

Hukuk Haberleri

Gazze eylemlerine hakaret eden Fatih Altaylı hapis cezası aldı
Sinan Ateş cinayeti davasında gerekçeli karar açıklandı
Mülakat sistemi yeni mağdurlar üretmeye devam ediyor: Yazılıda rekor kırdı, mülakatta yok sayıldı!
Bu ne acele! Suriyeli muhacirlere aile hekimliği uygulaması sonlandırılıyor
Cumaya giden işçisini ekmeğinden eden işveren müstehakını buldu