Sayın dindar yazarlara!

Ali İhsan Karahasanoğlu

Süleyman Gündüz, geçenlerde “Dolmabahçe camii’nde alkol alınmadı.. Ayakkabı ile camiye girmede kasıt yok, çünkü göstericiler ilk gün ayakkabılarını çıkartmışlar, ikinci gün acele ile girildiği için ayakkabılar çıkartılmamış” mealinde yazdığında kan beynime sıçramıştı..

“Ne yani, o bira kutusunu, ben mi götürüp caminin içine koydum? Fotoğraf orda.. Hem ilk gün ayakkabısız girildiğini nerden çıkarttınız? Hani bir tek kare görüntü var mı, o yönde? Biranın resmi var, yalanlıyorsun. Ayakkabısız girildiğine dair görüntü yok, kabul ediyorsun.. Nedir  bu şirinlik?” diye yazmış, devam etmiştim: “Kaldı ki, ikinci gün ayakkabılı girişin sebebi acele ise, görüntülerdeki sigara içen, yattığı yerden cep telefonu ile mesajlaşan, hatta mihrapta imamın secde ettiği yere ayakkabısı ile bağdaş kurup oturanlar ne idi? Koskoca cami yetmemiş, ayakkabısı ile minbere çıkıp inenler ne yapıyorlardı öyle?”

“Dindarlara bu kadar saldırı varken, bir dindara mı cevap vereceksin Ali”’ dedim, kendi kendime.

“Sağlık olsun” deyip, yazıyı “girmeyen yazılar” klasörüne atıp, başka konuya geçtim..

Ama laikçi hokkabazlar “Sağlık olsun” demediler.. Hep bir ağızdan Süleyman Gündüz’ü referans alıp, “Bakın AK Parti eski milletvekili de, camiye ayakkabı ile girilmediğini yazmış. Gündüz gibiler, cici dindar.. Diğerleri ise müfteri din istismarcıları” söylemi ile, bize saldırdılar..

“Beğendin mi Süleyman Bey” diyecektim.. “Dindarla uğraşma” dedim, kapattım yine konuyu..

Dün de Ahmet ağabey çıktı..

28 Şubat’ı birlikte yaşadığımız Ahmet Taşgetiren ağabey.

Çocuklarımıza tek suç olarak “İmam Hatip’e gitmek” gerekçesi gösterilip, ahlaksızca yapılan zulümlerin şahidi..

Sadece ve sadece başlarında örtü olduğu için üniversite kapılarında yerlerde sürüklenen kızlarımızın şahidi Ahmet ağabey..

O zulümleri yapanlar, şimdi Gezi Parkı’nda toplanan, % 74’ünün CHP’li olduğu ortaya çıkan topluluğun ebeveynleri değilmiş gibi..

Geçmişi boşverelim..

Bugün Danıştay’ın kararına rağmen, “Avukatlar duruşmaya başörtülü olarak girmemeli.. Girmek isteyip de engellenen avukatlar için biz bir şey yapmayız” diyor, barolar.. Biliyorsun değil mi Ahmet ağabey..

Aynı barolar, molotoflarla polisi diri diri yakmak isteyen teröristler için ise,  adliyeyi ayağa kaldırdılar..

Üç yıl, bey yıl öncesinde değil, daha bu hafta oldu bunlar, Ahmet ağabey..

Tek bir gazetede, manşetten verilemedi, “polisi molotofla yakmak isteyen teröristler”in hainliği.

Ama 20 senedir, “Madımak’ı yakan dinciler” diye bizimle birlikte tahkir edildin Ahmet ağabey.. Manşetlerden inmedik, “diri diri insan yaktılar” diye..

Onlar, “görevleri”ni yapıyorlar, Ahmet ağabey.

Madımak sebebi ile 30 yıldır cezaevinde yatanları, 30 yıl daha yatırmak için uğraşıyorlar.. Mezardan çıkartıp, bir daha, bir daha kontrol ediyorlar “Gerçekten ölmüş mü?” diye..

Ve onlar, “Biz Hacı Bektaş-ı Veli geleneğinden geliyoruz” diyorlar..

Ya biz?

Biz ise, gözlerimizi yaşartacak derviş edası ile, Başbakan’a mektup yazıyoruz.. “3. Köprü’ye Yavuz isminden vazgeç” diyoruz..

Etrafımızı kuşatan bir avuç ahlaksızın kompleksine girip, “Topçu Kışlası’nı yapmaktan vazgeç..” diyoruz..

Birilerinin “Yüzde 99 oy alsanız bile iktidar olamazsınız” sözüne hak verircesine, “Yüzde 50 oy kafi gelmez” diyoruz..

28 Şubat’lardan, bu noktaya mı geldik biz de, Ahmet ağabey..

Oysa sen yazmıştın, bir gün önce Ahmet Ağabey..

“Ah alçaklık” diye..

“Gezi Parkı’ndaki üç ağaca dokunma” diye yola çıkıp, başörtülü bir anne ve 6 aylık bebeğini hastanelik eden soytarılar için..

Diyebilir Ahmet ağabey: “Taksim’dekiler başka, Kabataş’takiler başka!”

İyi de, o “alçaklığı” duyunca, Taksim’dekiler ne tepki verdiler?

“Böyle alçaklık olmaz. Bizim sırtımızdan bunun yapılmasına onay veremeyiz. Biz bu işi bu dakika bitiriyoruz” dediler mi?

Demediler..

Ya ne dediler?

Onların en çok okudukları Emin Çölaşan’ın söylemi ile:

“Gelin hanımın başına gelenler!”

Evet Ahmet ağabey..

Dün böyle dalga geçiyordu Emin Çölaşan..

Sizin “Ah alçaklık” dediğiniz olay ile..

Şimdi siz “Yunus” diyorsunuz.. “Mevlana” diyorsunuz..

Bence Başbakan’a yazmayın siz mektubu..

Kendinize yazın Ahmet Ağabey..

6 aylık bebeği ile dayak yiyen annenin mağduriyetini gördüğünüz halde..

“Ah alçaklık” diye yazı kaleme almayın..

Başbakan’a tavsiye ettiğiniz, “Yaratılanı sevmek Yaratan’dan ötürü”yü tavsiye edin, kendinize..

Dayak mağduru anneye de, “Size dayak atanları sev kızım.. 6 aylık bebeni tırmalayanları sev, onları Allah yarattı” deyin.

Diyebiliyorsanız eğer..

İslam’ın emri, gerçekten bu ise eğer..

Not: Bugün tüm laikçiler, “Ahmet Taşgetiren diyor ki:...” ifadesi ile yazılarına başladılarsa.. “Ben ne yaptım” diyerek, durup bir daha düşünün, Ahmet ağabey..

YENİ AKİT