Sayın Baykal, siz de bankacı değil misiniz?

Ali İhsan Karahasanoğlu

İlk defa doğru söyledi, onda da büyük bir gafa imza attı!.. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’dan bahsediyorum.

Sayın Baykal, hayatının en doğru cümlesini dün söyledi..
ABD’de ekonomik kriz olduğunda, bankaların iflas ettiğini, ama Türkiye’de aynı krizin, bankaların astronomik kâr elde etmesine yol açtığını şöyle ifade etti: “Ziraat Bankası, yüzyılın en büyük kârını yaparken, çiftçi, en perişan dönemini yaşadı. ABD’de ekonomik kriz olduğunda, bankalar battı, vatandaş zarar gördü. Türkiye’de vatandaş zarar gördü, bankalar kâr etti. Başbakan ‘Bu kriz bizi teğet geçti’ diyor. Eğer sen bankaysan, bankacıların adamıysan sana teğet geçti. Ama sen milletin, çiftçinin adamıysan sana teğet geçmedi. Kazanacaksak hep beraber kazanacağız. Banka da, çiftçi de, esnaf da, sanayici de kazanacak. Eğer ülkenin şartları zarar etmemizi gerektiriyorsa, çiftçi zarar ederse, banka, herkes zarar edecek.”
Evet, doğru tesbitler bunlar..
Bir ülkede ekonomik kriz yaşanırken, bankalar kâr ediyorlarsa, gerçekten burada bir çarpıklık var demektir.
Var demektir de, bu tesbiti yapan Sayın Baykal, aynı anda hayatının gafını da yaptığının farkında mı acaba?
Farkında olmasa da, şimdi farkına varacaktır mutlaka..
Zira CHP, öyle sıradan partilerden değil. Öyle klasik partilerden biri değil, CHP!
Ya?
CHP, bugün Türkiye’nin en büyük bankalarından biri olan İş Bankası’nın dörtte birinin sahibi..
Her ne kadar, “Biz kâr almıyoruz,biz sembolik olarak ortağız. Bizim bankacılıkla bir ilgimiz yok” diyorlarsa da, sonuçta CHP, İş Bankası’nın Yönetim Kurulu’na dört üye vermiş bir siyasi parti..
O halde?
O halde SayınBaykal, astronomik kâr eden bankalardan birisi olan İş Bankası Yönetim Kurulu’na gönderdiği eski politikacılarını çağırıp, sorması gerekmez mi; “Nedir bu işin sırrı? Ekonomik kriz var. Ama siz kâr ediyorsunuz.Hem de yüksek oranda! Ne yapıyorsunuz, vatandaşın gırtlağına mı basıyorsunuz, yoksa başka incelikleri mi var bu işin?”
Evet, Sayın Baykal’ın çağırıp; sorması gerekmez mi, Adnan Keskin Beyefendiye: “Adnan Bey, siz partide milletvekili idiniz. Parti içi muhalefete düştünüz. Sizin, parti içindeki muhalefetinizin zararlarını önlemek için, bir anlamda sizi de kazanmak için, İş Bankası’na Yönetim Kurulu Üyesi yaptık. Siz; partide başaramadığınız işleri, bankacılıkta başardınız. Hem de ekonomik kriz döneminde..Nedir bu işin sırrı?”
Adnan Keskin Bey sorulara yeterli cevap veremezse, Ali Sözen Bey’i çağırıp sormalı Baykal: “Ali Bey.. Biraderiniz; partimizden milletvekili. Siz de partimizde üyesiniz. Ama partimiz yerinde sayarken; siz, banka işlerinde almış başınızı gidiyorsunuz. Bu ülkede dar gelirlilere CHP’nin sosyal devlet politikaları gereği, ne hizmet veriyorsunuz? İş Bankası Yönetim Kurulu’nda, bir CHP’li gibi mi, yoksa tam bir kapitalist yönetici gibi mi hareket ediyorsunuz? Anlatır mısınız?”
Öyle ya; Sayın Baykal, ABD’nin tam aksine, Türkiye’de bankaların, ekonomik kriz döneminde bile çok büyük kârlar elde etmesinin eleştirisini yapıyorsa, önce bunu İş Bankası yönetimine soktuğu arkadaşlarına sorması gerekmez mi?
“Sizin yüzünüzden, partimiz zarar görecek. Siz astronomik kâr elde ediyorsunuz. Ben çıkıyorum, dalgınlıkla, ‘Bankacıların adamı iseniz, kriz teğet geçmiştir’ diyorum. Sonra o lâf dönüp geliyor, bizi vuruyor. Nedir şu yüksek kârların sırrı? İzah edin de, durumu nasıl kurtaracağımızı bir düşünelim” demesi gerekmez mi, Sayın Baykal’ın?
Şahsen ben de merak ediyorum, ekonomik krizde, icra takipleri tavan yapmışken, bankalar nasıl daha fazla kâr elde edebiliyorlar?
Bu nasıl olabiliyor?
Ve en önemlisi, Sayın Baykal, ‘Hükümete eleştiri getireceğim’ derken, kendi partisinin İş Bankası’ndaki dörtte birlik hisse sahipliğini nereye oturtuyor ki, “bankacıların adamı isen” yakıştırması ile, birilerini eleştirmeye kalkıyor?
Kimdir bankacıların adamı?
CHP’den daha layık birileri var mı gerçekten?

VAKİT