‘Savaşta Karşı Tarafın İradesini Kıran Kazanır’

İdlib’de Hey’et Tahriru’ş-Şam genel komutanı Ebu Muhammed el-Cevlani özgür kuzey Şura Meclisi, Kurtuluş Hükumeti üyeleri, bölge ileri gelenleri ve akademisyenlerin de katıldığı bir oturum düzenledi.

Özgür kuzeyde bulunan İdlib ve kuzey Hama kırsalları ve özellikle kuzey Lazkiye Ekrad Dağı bölgelerinde askeri ve siyasi gelişmelerin hızlanması üzerine Hey’et Tahriru’ş-Şam genel komutanı Ebu Muhammed el-Cevlani özgür kuzey Şura Meclisi, Kurtuluş Hükumeti üyeleri, bölge ileri gelenleri ve akademisyenlerin de katıldığı bir oturum düzenledi. Oturumda bölgedeki son gelişmeler ele alındı, açıklamalarda bulunuldu ve katılımcıların soruları cevaplandı.

Son Askeri Hamle ve Rejimin Bazı Bölgelere İlerleme Nedeni

Cevlani ilk üç ay boyunca askeri hamlede mücahid gruplarla mücrim rejim ve arkasında bulunan Rusya ve farklı milisler arasında askeri bir denge bulunduğunu, sonra savaş yöntemindeki bazı değişikliklerin bir takım kayıplara neden olduğunu açıkladıktan sonra şunları söyledi: “Bizim üzerimize düşen, son yenilgiye teslim olmamamız ve bir yenilginin savaşın sonu olduğunu kabul etmememizdir. Belki bir çatışmayı kaybedebiliriz, ancak savaşı kazanmamız gerekir. Geçmişe odaklanmak, yenilginin başlangıcıdır. Savaşın çoğu maneviyattır, karşı tarafın iradesini kıran kazanır. Ateşkes hakkında söylenilenlerin hepsi zaman kazanmak içindir, başka bir nedeni yoktur. Rejim, Rusya ve İran çok külfetli bir savaşa girdiklerini çok iyi biliyor. Uzun soluklu oldukları doğrudur, ancak onlar da kan kaybediyor ve bedel ödüyor. Bunun delili ise, savaş faturalarını ödemesi için rejime yapılan baskılar ve yine zorunlu askerlik uygulamalarıdır.

Güç Kaynakları Hala Mevcut ve Sivil Müesseseler Rejimin Uykusunu Kaçırmakta

Hey’et genel komutanı oturum sırasında Rusya ve rejimin saldırılarını durdurabilecek bir siyasi proje bulunmadığını, savaş türünün askeri olduğu ve siyasetin yönünü bunun çizeceğini, Allah’tan sonra tek garantörün mücahidler ve arkalarında bulunan halk olduğunu tekit etti. Yine özgür bölgelerdeki güç kaynaklarının hala var olduğunu, bunun en belirgin faktörünün ise gruplar arasındaki uyum, kurumların kalması ve faaliyetlerini sürdürmeleri olduğunu ve bu durumun rejimi kızdırdığını belirtti. Kurumları gerileyen ve dağılmakla yüz yüze olan rejime mukabil, gruplarla halk arasında kaynaşma bulunduğunu belirtti. Cevlani’nin ifadesiyle: “Kendisini yönetebilecek, üniversiteler ve kurumlar bina edecek ve bunlardaki sorumluluklarını yerine getirebilecek bir yapının varlığı, gitmesinin kurumlarını da götüreceğini dillendiren düşman rejimi ve efendilerini tehdit eden bir tehlike olarak görülecektir.”

Cevlani: “Tahkimat Kültürü Yaygınlaşmalıdır… Uzlaşma Fikrine Müsamaha Gösteremeyiz.”

Hey’et komutanı sözlerine şunları da ekledi: “Tahkimat, mevzi ve yeri güçlendirme kültürünün yayılması ve kökleşmesi gerekir. Tehcir çözüm değildir. Bölgenin halkından arındırılması rejime diğerleri karşısında gerekçe oluşturacaktır.”

Tahkimatın ve safların işbirlikçilerden arınmasının direnişin en belirgin etkenlerinden olduğunu tekit ettikten sonra rejimin devrim saflarına sızmayı amaçladığını şu sözleriyle ifade etti: “Ğuta’dan beri düşman, safları bozmaya, fitne yaymaya ve uzlaşmacılara itimat etmekte. Bundaki yöntemi ise: ‘Sorun falanca grup, falanca bölge ve falanca komutandır…’ şeklindedir. Allah’ın fazlı ile düzenlediğimiz emniyet operasyonları ile uzlaşmacı fikrine son verildi. Bugün rejim bu fikri yeniden getirmek istiyor. Biz uzlaşmacılar fikrine müsamaha göstermeyeceğiz ve canlıyken onu yerine gömeceğiz.”

Rusya’nın Sorunu Hey’et’le midir?

İşgalci Rusya’nın Hey’et Tahriru’ş-Şam’a karşı savaşması ya da feshettirmesi meselesiyle ilgili olarak şunları söyledi: “Çığlık acıya göredir. Tüm gruplara saygıyla birlikte, Ruslara en fazla acı veren Hey’et’tir. Hey’et’in Ğuta’dan çıkarılması Ceyşu’l-İslam ve Feylakur-Rahman’ı kurtardı mı? Hey’et’le eski husumetleri olan ve Türkiye vb. yerlerde ailesini ve yakınlarını güvenceye alan bazılarının kinleri, onları devrimin sonlanması ve herkesin sonunun bir olması isteğine kadar vardırmıştır.”

Savaş Herkesin Varlık Savaşıdır, Bölge Savaşın Seyrine Göre Şekillenecektir

Cevlani’ye göre bölgenin şekli bu çatışmaya göre şekillenecektir: “Grupların omuz omuza vermeleri ve tek saf halinde olmaları durumunda özgür bölgede bulunan imkanlar rejimi yenmek ve bölgeleri geri almak için yeterlidir.” Yine şunları söyledi: “Sivil-asker ayrımı bulunmamakta, hepimiz durduğu yere göre bir hattayız. Her hangi bir taraftan gösterilecek ihmalkarlığın faturasını hepimiz ödeyeceğiz. İç safların kenetlenmesi gerekir. Çin hala medeniyetlerinin nişanesi olarak duran bir duvar ördü. Duvarın bitiminden sonra bir işbirlikçi düşmanı içeri soktu. Tahkimatları son derece sağlamdı. Ancak bazı insanlar uzlaşmacılara aldandılar ya da yol uzun geldi veya aslında rejim yanlısılardı ve sızma gerçekleştirdiler. Allah bunu göstermesin.”

Ebu Muhammed el-Cevlani Rusya’nın Suriye’ye girme ve İdlib savaşına katılma hedefleriyle ilgili olarak şunları söyledi: “Rusya büyük bir devlettir. Zafer kazanması onun da varlık savaşıdır ve tüm insanlığı etkileyecek düzeydedir. 2. Dünya savaşından sonra günümüze kadar “kazananlar” ve “kaybedenler” nitelemesinde bulunulmakta. Sovyetler Birliği’nin yıkılışından şimdiye kadar Rusya dünyadaki konumunu geri almak istiyor. Bunu, Suriye’de girdiği savaşla gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Savaşın boyutunu bilmemiz gerekir. Ruslar en az faturayla bir zafer elde etmek istiyor ve asla yenilmek istemiyorlar, zira bu durum onları eski konumlarına geri döndürecektir.”

Rusların savaşa girmeleriyle ilgili olarak jeopolitik nedenleri sıralarken de; bunun Akdeniz’e ve gaza açılan bir pencere olduğunu, Suriye’de askeri karargahlar inşa etmeyi ve bu karargahların güvencesini sağlamayı hedeflediğine değindi.

Hey’et Tahriru’ş-Şam komutanının oturumu Rusya askeri hamlesinin beşinci ayına girmesiyle özgür bölgede bulunan yerel hükümet ve akademisyenlerin katılımı eşliğinde düzenlendi. Gözlemcilere göre, bölgede bulunan devletlerin ve tarafların gerginliği, her an gerçekleşebilecek ve bölgedeki çatışma haritasını köklü bir şekilde değiştirecek gelişmelerin yaşanabileceği izlenimi vermekte. (İBA HABER)

Suriye Haberleri

Ahmed el-Şaraa: Türkiye her zaman Suriye'nin yanında yer aldı, bunu unutmayacağız
Hakan Fidan: Doğru tarafta yer almış olmanın haklı gururunu yaşıyoruz
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye devrim lideri Ahmed el-Şaraa ile görüştü
İşgalci Çin’den Suriye’nin yeni yönetimine Uygur küstahlığı
Suriye'de 14 yıl sonra köyüne kavuşan Semir Akça evini mayınlarla çevrili buldu