Öncelikle tüm okuyucularımızın ve bütün İslâm âleminin bayramını tebrik ediyorum. Yüce Allah bu mübarek bayramı bütün Müslümanlar için hayırlara vesile kılsın. Hacc yapan kardeşlerimizin bu güzel ibadetlerini de kabul etsin. Hacc yolculuğunu siyonist işgalden kurtularak özgürlüğüne kavuşmuş Mescidi Aksa'yı da ziyaret ederek yapma fırsatına da bizleri kavuştursun.
Bayram mutluluk ve sevinç dönemi. Allah'a şükür, bu vesileyle akraba ve dostlarımızla, mü'min kardeşlerimizle birlikte bu mutluluk ve sevinci idrak ediyoruz. Fakat bir yandan da gerek uluslararası emperyalizmin gerekse onun İslâm âleminin kalbine hançer olarak sapladığı siyonist işgalin tehdit açıklamalarından dolayı savaş havası estiriliyor.
Bu açıklamaların esas sebebi çağdaş emperyalizmin ve onun kapı köpeği siyonist işgalin ayakta kalmak için savaşa ya da tehdide sürekli ihtiyaç duymasıdır. Fakat dikkat çeken savaş ve tehdit stratejisinde taktiği kökten değiştirmeye ihtiyaç duymalarıdır. Önceden savaş açıklama ve tehditlerinde karşı tarafın gücünü abartmaktan kaçınır, aksine "silahlarımızı kuşanırsak birkaç günde işlerini bitiririz" mesajı verirlerdi.
Son dönemde gündeme gelen savaş tamtamlarının ve yapılan tehditlerin asıl amacı psikolojik savaştır. Mevcut şartlarda bir savaş ihtimali pek görünmüyor. Çünkü savaşı başlatacak taraf ABD ve İsrail'dir. Gerek ABD ve gerekse siyonist işgal devletindeki askerî strateji uzmanlarının da itiraf ettiği üzere hâkim şartlarda başlatılacak bir savaşın her ne kadar karşı tarafa ağır maliyeti olsa da sonuç itibariyle her bakımdan ABD ve işgal devletinin aleyhine olacaktır.
İşgal devleti bir yandan savaş tehditleri yaparken bir yandan da düşman ilan ettiği tarafların gücünü aşırı şekilde abartıyor. Oysa bu hem işgal devletinin geçmişte izlediği tutuma terstir hem de askeri açıdan onun pek yararına değildir. Örneğin Hamas'ın askerî kanadı durumundaki İzzettin Kassam Birlikleri'nin elinde Tel Aviv'i vuracak menzile sahip füzeler olduğunu ileri sürüyor. Ayrıca bazı helikopterleri ve uçakları vurabilecek füzelerinin bulunduğunu söylüyor. Kassam Birlikleri'nin bu imkânı elde etmesi ise çok önemli bir gelişmedir. Çünkü işgalci katiller en çok hava güçlerini kullanarak saldırı düzenliyor, en büyük zararı Filistin direnişinin, hava saldırıları karşısında eli kolu bağlı olmasından dolayı veriyorlar.
İşgalci siyonistler aynı türden açıklamaları Hizbullah ve İran hakkında da yaptılar. Hizbullah'ın elinde İsrail'in bütün önemli merkezlerine ulaşabilecek menzilde füzeler bulunduğunu söylediler. İran'ın elindeki füzelerin Amerika'yı vurabileceğini iddia ettiler. Bütün bu iddialarından hareketle yeni savaşın tüm cephelerde ve çok çetin olacağını vurgulayan açıklamalar yaptılar.
Konuyla ilgili birtakım yorum ve açıklamalarda işgal devletinin bu iddiaları kendi savaş hazırlığını ve tehditlerini haklı çıkarmak amacıyla yaptığı ifade edildi. İşgal devleti ve ABD son dönemdeki savaş, saldırı ve yıkımlarından dolayı yoğun tepkilere maruz kalmış; muhtelif sivil toplum kuruluşlarının sert eleştirilerine ve tepkilerine hedef olmuştur. Ondan dolayı yeni bir savaşın gerekçesini hazırlamak ve düzenleyecekleri herhangi bir saldırıyı kendilerince haklı gerekçeye dayandırmak amacıyla düşmanın gücünü abartan medyatik faaliyete ihtiyaç duyuyorlar. Bu doğrudur. Ama bizim gördüğümüz kadarıyla son dönemde izlenen stratejinin amaçlarının tümü değil sadece biridir.
ABD ve onun himayesindeki işgal devleti mafya ve eşkıya düzeniyle çalışıyor olmalarından dolayı askerî tehdit güçlerini bir şekilde koruma ihtiyacı duyuyorlar. Siyonist devletin buna özelikle ihtiyacı var ve bir bakıma varlığını sürdürmesi buna bağlıdır. Dolayısıyla bölgede sürekli savaş endişesinin canlı tutulmasını istiyor. Bu da onun tehditlerine, "İsrail her an saldırabilir" korkusunu canlı tutmasına bağlıdır. Fakat bir yandan da eleştirilere muhatap olduğundan bir tarafa "tehdit ediyorsak sebebi var" mesajı veriyor. Öte yandan savaşın kendisine ağıra oturacağını biliyor. Onun için bir tarafa da "savaşı şimdilik erteliyorsak sebebi var" mesajı vermeye çalışıyor.
YENİ AKİT