Hiroo Onoda. En ünlü Japon Teğmen. 2. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru 1944’te Japon ordusu onu Filipin adalarından Lubang’ın ormanlarına gerilla savaşı için hazırlık yapmak üzere göndermiş. Bir yıl sonra savaş bitmiş. Ama Teğmen Onoda’nın bundan 29 yıl sonra haberi olmuş. 29 yıl savaş durumunda adadaki ormanda yaşamış.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Emine Erdoğan’ın Çankaya Köşkü’nde ilk resepsiyonlarında konuklarını karşılama törenini televizyonda izlerken insanın aklına Japon teğmen geliyor.
Sırayla askerler, Aydın Doğan ve ailesi, TÜSİAD üyesi iş adamları, HDP’li vekiller tokalaşarak geçiyorlar…
Milli Güvenlik tehditleri sıralamasında bölücü terörden daha tehlikeli ilan ettikleri, partilerini kapatıp, hapse attırdıkları, muhtıralar, darbe girişimleri, parti kapatma davalarıyla karşısına çıktıkları bir siyasetçinin ve görmemek için resepsiyonlarına katılmadıkları/eşini eşsiz davet ettikleri başörtülü eşinin elini sıkan askerler…
Muhtar bile olamaz manşetini attığı, parti kapatmalardan muhtıralara, Gezi’den 17 Aralık’a kadar karşı cephesinde durduğu siyasetçiyi cumhurbaşkanı olarak tebrik eden medya grubu başkanı…
30 yıl silahlı mücadele verdiği ülkede, 10 yıldır silahlı/silahsız kavga ettiği iktidarın liderinin Zafer Bayramı resepsiyonunda Genelkurmay Başkanı’yla sohbet eden, Cumhurbaşkanı’yla espriler yapan HDP’liler…
Bütün bu görüntüler aynı şeyi söylüyor: Savaş bitti. Bir devir kapandı. Yeni bir dönem başladı.
Günün sonunda AK Parti’nin, Erdoğan’ın karşılarında en çetin mücadeleleri verdiği aktörler, ordu, merkez medya ve PKK savaşın bittiğinin farkına vardı, demokrasiye, meşruiyet çizgisine saygılı bir yere geldi. Bu teslimiyet değil, normalleşme.
Çünkü diğeri demokratik mücadele değil, savaştı.
AKP karşısındaki iki silahlı güç, Ordu ve PKK, AKP’ye karşı silahlarını bıraktı, barış masasına oturdu. Normal bir demokraside olması gerektiği gibi bir ilişki kurmaya karar verdiler.
Peki ya hâlâ savaşı sürdüren Japon teğmenler?
Medeni bir siyasetçi gibi cumhurbaşkanı seçilmiş rakibini alkışlayan Demirtaş, Cihangir Engizisyon Mahkemesi, Okmeydanı Devrim Mahkemeleri ve Twitter Gezi’ci İstiklal Mahkemeleri’nde yargılanıp çoktan anti-Erdoğan dininden aforoz edildi bile.
Kampanyası başladığında o kımıl zararlılarına karşı şöyle uyarmıştık bu köşeden: “O yüzden o büyük şamatanın, övgülerin ömrünün bir kelebeğin ömründen biraz daha uzun, en fazla 10 Ağustos'a kadar olduğunu o da biliyor olmalı.”
Erdoğan nefretinden doğan bu aşk uzun sürmedi beklendiği gibi.
30 yıl bir devletle savaşmış, on binlerce kayıp vermiş bir hareketin sivil kanadının liderinin bile gösterdiği siyasi nezaketi, olgunluğu gösterememek?
80 yıldır karşısında mücadele ettiği bir siyasi çizgiye karşı demokratik sınırlara çekilmiş bir ordunun yaptığını yapamamak.
Hadi, elleri böğürlerinde devrim oldu olacak bekleyen, kendilerine Berlin Duvarı’nın enkazından yaptıkları minik Sovyetlerde yaşayan, proleter diktatörlük kurmak için güya diktatörlüklere karşı çıkıyor numarası yapan devrimcilerin her türlü demokratik siyasete karşı öfkesini, uzlaşma, iş birliğine olan nefretlerini anlamak zor değil. Anlaşılması zor olan Kandil’dekilere bile marjinal gelen bu Doğu Alman solculuğunun Türkiye entelektüel, kültürel hayatında hâlâ bu kadar taraftarı olması…
Peki ya diğer Japon teğmenler?
Gezi’lerden, olağanüstü hallerden medet ummaktan, gayri-meşruluk siyasetinden, sokakta iktidar devirmecilikten, ekonomik krizden, tape’den, savcıdan, askerden, polisten, Batılı abilerden medet ummaktan ne zaman vazgeçecekler?
Daha üç yıl önce onlarca sivili öldürmüş silahlı bir hareketin siyasi kanadının bile rahatça gölgesine girerken, AKP’ye daha ne kadar zaman Gezi ayaklanmasında hayatını kaybedenler için “düşman” gözüyle bakmaya devam edecekler?
“Davam”dan “Kavgam”a ulaşıveren absürt, kibirli, öfkeli Hitler benzetmelerinden (ki Erdoğan kavgam da demişti aynı konuşmasında), Halk Tv’lerden inmezken, halkı tercihleri yüzünden aşağılarken, neo derin devletin polis ve savcılarının şefkatli kollarında liberalcilik oynarken, Kemalizmin emekli kahvehanelerine düşmüşken Erdoğan’a neo-Kemalist ilan etmelerden ne zaman bıkacaklar?
Kılıçdaroğlu, daha kaç yıl köşe bucak kaçacak Erdoğan’dan?
Bitti. Bir devir sona erdi.
Erdoğan’a ve AK Parti’ye bayılmak zorunda değilsiniz. Fikren, siyaseten ona ve partisine karşı mücadele edebilirsiniz, önümüz yine seçim. Bu görüşleri iktidardan indirmek için var gücünüzle çalışabilirsiniz. Ama artık bunun demokratik ve medeni yollarını bulmak zorundasınız.
Muhtemelen 8 ay sonra 5 yıl daha iktidarını sürdürmek için onayı alacak, en az 10 yıl daha başta kalması muhtemel bir iktidar var karşınızda. Yine çok muhtemeldir ki bu iktidar yeni anayasayı yapacak. Kürt meselesini çözecek. Reformlar yapacak, yasalar çıkaracak. Daha kötü haber ona oy veren milyonlarla da beraber yaşayacaksınız Ormandan çıkın, kamuflajlarınızı çıkarın, süngünüzü indirin, savaş bitti...
TÜRKİYE