Wendie Zantman ile Hollanda’nın ikinci büyük şehri olan Rotterdam’daki İtidal Meclisi’nin kafesinde bir araya geldik. Hollandalı mühtediler tarafından kurulan ve her hafta 6 ile 15 arası insanın İslam’a girmesine ev sahipliği yapan İtidal Mescidi’nde Wendi Hanım’la konuşurken bir kez daha hidayetin modern dünyanın kural ve sınırlarını aşan bir olgu olduğunu, eğer fark edebilirsek her mühtedinin aşkın olan dünyadan adeta haberler verdiğini fark ettim. Bir zamanlar satanistken içine girdiği arayışın ardından bir secde ile Allah ve İslam’la tanışan Wendi Hanım’ın İslam’a ve Müslümanlara duyduğu sevgi, yaşadığı taptaze heyecan beni öyle etkiledi ki bunu sizlere anlatmakta zorlanırım. Fakat benim anlatmakta zorluk çekeceğim duyguları sizlerin röportajı okurken anlayacağınızı umuyorum.
Sizi daha yakından tanımak istiyoruz. Bize çocukluğunuzdan itibaren hayatınızın önemli dönemlerini anlatır mısınız?
Rotterdam’a bağlı bir ilçe olan Zwihndrecht’da doğdum. Daha sonra buradan Spijkenisse isimli yine Rotterdam yakınlarındaki başka bir ilçeye taşındık. Çocukluğumun çok iyi geçtiğini söyleyemem. Çünkü sürekli kavga eden bir anne ve babaya sahiptim. Anne ve babam bana ve kardeşlerime her istediğimizi yapabilme hakkı tanıyorlar, bizi son derece özgür insanlar olarak yetiştirmeye çalışıyorlardı. Fakat insanın küçük yaşlardan itibaren her istediğini elde edebilmesinin, hayatında hiçbir sınırın olmamasının zararlarını ileriki yaşlarımda daha iyi anladım. 11 yaşımda anne ve babam ayrıldı ve ben annemle kalmaya başladım. Annem ne yazık ki tıpkı babam gibi bir alkolikti ve benimle pek fazla ilgilenemiyordu. Dedelerim Hristiyan Katolik olsalar da bizim hayatımızda dinin hiçbir yeri ve değeri yoktu. Ben de birçok Hollandalı genç gibi küçük yaşlarımdan itibaren ateist olarak büyüdüm.
Batı’da yetişen, Hollandalı ateist bir gencin genel ruh halini anlamak istiyorum. Neler hissediyordunuz, bize biraz o yaşlardaki duygularınızı anlatır mısınız?
İçimde hep bir sıkıntı ve bu sıkıntıyı bastıracak bir arayış vardı. İstediğim gibi yaşıyordum ve kimse bana karışmıyordu. Fakat kendimi hep yorgun hissediyordum. Sadece zevk için yaşamaktan geriye ağır bir yorgunluktan başka hiçbir şey kalmıyordu. Ayrıca gerçek anlamda sevmek ve sevilmek istiyordum. Çünkü alkol benimle ailemin arasına girmişti ve küçüklüğümden itibaren ihtiyacım olan sevgi ve ilgiyi ailemden alamamıştım. 19 yaşımda Hristiyan Evanjeliklerle tanıştım. Hristiyanlığın Protestanlık mezhebinin içinde mutaassıp bir kol olan Evanjelikler bana ilgi gösteriyorlardı. İnançları pek fazla mantıklı olmasa da bana gösterdikleri ilgi ve sevgi hoşuma gidiyordu. Bu nedenle Hristiyan olmaya karar verdim. 19 yaşımdan 23 yaşıma kadar Hristiyan bir Evanjelik olarak yaşadım. Fakat eşim Stefhan’la tanışmam hayatımda yeni bir dönüm noktasının başlangıcı oldu.
Nasıl bir dönüm noktası, biraz açar mısınız?
Stephan’la bir kafede tanıştık ve birbirimizden hoşlandık. Kısa bir süre sonra da evlenip birlikte yaşamaya başladık. O zamanlar Hristiyan bir Evanjelik olduğum için Stephan bana uzun bir süre Hristiyanlığın ne denli saçma ve kadın düşmanı bir din olduğunu anlattı. Bunu yaparken de sık sık İncil’den örnekler veriyordu. Stephan’la evlendikten 1 yıl sonra Hristiyanlığı terk edip ben de onun gibi satanist olmaya karar verdim.
Bize biraz satanizmden bahseder misiniz? Satanist olduğunuz dönemlerde nasıl bir inanç ve yaşama sahiptiniz?
Genelde siyah giyinir, saçlarımızı siyaha boyar, metal müzik dinler, sol elle yemek yerdik. Gerçekten saçma sapan inançlarımız vardı. Mesela karın üzeri yatmanın sırt üstü yatmaktan daha doğru olduğuna inanıyorduk. Bazı zamanlar da diğer satanist arkadaşlarımızla bir araya gelip ayinler yapıyor ve bu ayinlerde şeytana tapıyorduk. Ben de diğer satanist arkadaşlarım gibi şeytanın ruhani bir varlık olduğuna inanıyordum. En temel felsefelerimizden biri de “İçindeki nefis neyi istiyorsa onu yap!’” anlayışıydı. Satanist olduktan sonra zamanla insanlığımı yitirip bambaşka bir şeye dönüşmeye başladığımı farkettim. Hayatımda hiçbir kural, hiçbir değer, hiçbir sınır kalmamıştı. Dinlerin, toplumun, geleneklerin kurallarından tamamen uzaklaşıp özgür olmayı umarken adeta şeytanın ve nefsimizin köleleri olmuştuk. Yıllar geçtikçe içimdeki çaresizlik daha da büyüyordu. Stephan da artık tamamen değişmişti. Satanizm onu da zamanla insanlıktan uzaklaştırmıştı. Ben bu kötü hayattan kurtulmak, kendimi yeniden insan gibi hissetmek istiyordum. Arayış içine girmiştim; farklı gruplara gidip onları inceliyor, anlamaya çalışıyordum. Gittiğim grupların, araştırdığım dinlerin hiçbiri beni ikna edemedi. Bu sıralar gittiğim grupların birinde “Anı” isminde bir Müslümanla tanıştım. Aslında pek dindar biri değildi. Fakat hayatımda ilk defa bir Müslümanla tanıştığım için ona İslam üzerine sorular sormaya başladım. Konuşmamızın sonunda Müslümanları daha yakından tanımak istiyorsam beni Müslümanların bulunduğu bir mescide götürebileceğini söyledi. Daha sonra birlikte Rotterdam’daki İtidal Mescidi’ne gittik ve Anı kapıda beni bırakıp gitti.
Daha sonra neler oldu?
İtidal Mescidi’ne girdikten sonra bir hareketlilik olduğunu fark ettim. Bu hareketliliğin sebebini sorunca insanların namaz için hazırlık yaptıklarını öğrendim. Müslümanların nasıl ibadet ettiklerini seyretmek için ben de mescide girdim ve namaz kılan kadınların arasına karıştım. Kollarım, her tarafım döğmeliydi ve kıyafetim Müslümanların kıyafetlerinden oldukça farklıydı. Fakat buradaki Müslümanlardan hiç biri beni yadırgamadı. Daha sonra namaz kılanları seyretmeye başladım ve bu sırada Allah karşısında secde ettiklerini fark ettim. Benim içimde de yoğun bir şekilde secde etme isteği doğdu ve oturduğum yerden kalkıp ben de namaz kılanlarla birlikte secde ettim. İşte o an tüm hayatım değişmeye başladı.
Secde anında nelerin olduğunu, hayatınızın nasıl değiştiğini anlatır mısınız?
Allah’ı düşünerek secdeye kapandığımda bambaşka bir hal yaşadım. Yıllardır yoğun şekilde hissettiğim ağırlık yavaş yavaş kaybolmaya başladı. İçimi büyük bir rahatlık ve ferahlık sardı. Beni uçurumun kenarından kurtaracak, tekrar insan olmaya döndürecek gücü bulduğumu hissediyordum. Öyle güzel bir an yaşıyordum ki o anı kaybetmemek için uzun süre secdede kaldım. Daha sonra eve döndüm. Secdedeki o anı tekrar yaşamak istiyordum. İnternetten namazın nasıl kılınacağını araştırdım ve eşimden gizli bir şekilde odada tekrar secdeye kapandım. Allah’ı düşünerek secde etmek beni rahatlatıyor, bambaşka duygular yaşamama neden oluyordu. Uyumadan önce beni içinde bulunduğum durumdan kurtarması için Allah’a uzun uzun dua ettim ve sabahleyin erkenden tekrar İtidal Mescidi’ne gittim. O gün Kurban Bayramı’ymış; fakat benim bundan haberim yoktu. İmamın okuduğu hutbeyi dinledim ve namazdan sonra imamın yanına giderek Müslüman olmak istediğimi söyledim. İmam İslam hakkında neler bilip bilmediğimi kontrol ettikten sonra bana biraz daha İslam’ı araştırmamı, ondan sonra İslam’a girmemi tavsiye etti. Fakat ben bir an önce Müslüman olmak istiyordum. İslam’ın hak din olduğuna artık bütün kalbimle inanıyordum. Beni içinde çırpındığım bataklıktan kurtaracak yolu bulmuşken bir an önce bu yola girmek istiyordum. İmam Müslüman olmak için gösterdiğim ısrar üzerine Kelime-i Şehadet getirmemi kabul etti ve böylece Müslüman oldum.
İslam’a girdiğinizi satanist olan eşinize haber verdininiz mi? Onun tepkisi ne oldu?
Müslüman olduktan sonra öyle heyecanlandım ki mescidden eve döner dönmez “Stephan ben Müslüman oldum” diye bağırarak eşime haber verdim. Stephan Müslüman olduğumu öğrenince önce şaşırdı. Daha sonra da benden hemen İslam’ı terk etmemi istedi. Günlerce tartıştık hatta beni ölümle bile tehdit etti. Fakat ben asla İslam’ı terk etmeyi, eski kötü günlerime dönmeyi düşünmüyordum. Kararı vermiştim bundan sonraki hayatımı bir Müslüman olarak yaşayacaktım. Stephan benim kararlılığımı görünce bir Müslümanla asla aynı evi paylaşamayacağını söyledi ve karşılıklı boşanmaya karar verdik. Stephan’ı veya eski hayatımı değil; dinim İslam’ın yolunu tercih ettiğim için de bugüne kadar hiç pişman olmadım.
Müslüman olduktan sonra hayatınızda en çok neler değişti?
Müslüman olmadan önce sürekli olarak bir yorgunluk ve tedirginlik duygusu hissediyordum. Müslüman olduktan sonra bu rahatsız edici duyguların yerini tevekkül ve teslimiyet duyguları aldı. Tevekkül ve teslimiyet duyguları daha önce yabancı olduğum iki duyguydu. İslam bana bu iki duyguyu hediye etti ve hayata, özellikle de yaşadığım zorluklara karşı bambaşka bir açıdan bakmamı sağladı. Artık bu dünyanın geçici olduğunun ve asıl dünyanın ahiret yurdu olduğunun farkındayım. Böyle bir inanca sahip olmak yaşarken karşılaştığım zorluklarla daha güçlü bir şekilde mücadele etmemi sağlıyor.
Müslüman olduktan sonra İslam’ı uygulama anlamında zorlandığınız emirler oldu mu? Örneğin yıllarca satanist olarak yaşadıktan sonra başörtüsü takmak size zor gelmedi mi?
Müslüman olduktan sonra aslında başörtüsü takmama konusunda kendi kendime söz vermiştim. Kendimi başörtülü düşünemiyordum ve başörtüsü takmadan da İslam’ın yaşanacağına inanıyordum. Fakat Müslüman olduktan iki hafta sonra aniden başörtüsü takmaya karar verdim.
Başörtüsü takmama kararınızdan sizi caydıran ne oldu? Nasıl böyle bir karar aldınız?
Müslüman olmadan önce her Hollandalı genç kız gibi ben de zaman zaman sokakta erkeklerin tacizlerine uğruyordum. Bu durum beni oldukça rahatsız ediyordu. Müslüman olduktan iki hafta sonra Müslüman bir arkadaşım bana bir video gönderdi. Videoda bir genç kız önce başı açık bir şekilde Hollanda sokaklarında dolaşıyordu. Yanında gizli kamera olan genç kız birçok Hollandalı erkeğin laf atmalarına maruz kalıyordu. Aynı kız daha sonra başörtülü bir şekilde Hollanda sokaklarını gezmeye başlıyor ve hiçbir erkek onu sözlü veya başka türlü rahatsız etmiyordu. Bu videoyu seyredince başörtüsünün bir kadın için nasıl bir korunak olduğunu fark ettim ve hemen bir başörtüsü takıp Hollanda sokaklarında gezmeye başladım. Başörtüsü gerçekten de beni koruyor ve hiç kimse beni rahatsız etmiyordu. O gün örtünmeye karar verdim ve 6 aydır da başörtümle Hollanda sokaklarında güven içinde geziyorum.
İslam’ın sizi en çok etkileyen yönünü öğrenebilir miyim?
İnanın dinimi öğrendikçe İslam’ı seçtiğim için her geçen gün daha çok mutlu oluyorum. Önceden bu dünyada yaptıklarımın daha sonra başka bir dünyada karşılığı olacağını düşünmezdim. Fakat artık düşüyorum ve hayatımı da ona göre yaşamaya çalışıyorum. İslam’daki ahiret inancı beni çok etkiliyor ve bana bu dünyada daha iyi bir insan olarak yaşamayı öğretiyor.
Bundan sonraki hayatınızda en büyük hayaliniz ve hedefiniz nedir?
Yeni evlendiğim Mısırlı eşimden iki güzel çocuğumun olmasını ve onları iyi bir Müslüman olarak yetiştirmeyi istiyorum. Dünyadaki en büyük hedefim ise bundan sonraki hayatımda cenneti kazanacak bir şekilde yaşamak ve kurtulmuş bir Müslüman olarak ölmek.
Gördüğüm kadarıyla İtidal Mescidi size Müslümanlardan oluşan yepyeni bir çevre kazandırmış. Müslümanların İslam’dan önceki hayatınızda bir arada olduğunuz Batılı insanlardan en büyük farkları sizce nelerdir?
Ben buradaki insanlarda gördüğüm kardeşliği, Müslümanların birbirlerini bu denli sevip saygı göstermelerini daha önce tanıdığım hiçbir toplulukta görmedim. Hollanda’da insanlar genelde yalnız yaşarlar. Birbirlerine saygı gösterseler de birbirleriyle asla Müslümanlar gibi kardeş olmazlar. Müslümanlardaki kardeşlik kültürü Batı toplumlarına oldukça yabancı bir kültür. Ben Müslümanlar arasında kendi öz ailemden görmediğim sevgi ve sıcaklığı görüyorum. Bunun için de Rabbime şükrediyorum.
Peygamberimiz Hz. Muhammed sizin için ne anlama geliyor?
Peygamberimiz benim için geçici olan dünya ile cennet arasında bir köprüdür. İnsanlar ona tabi oldukları zaman rahat bir şekilde cennete ulaşırlar.
İslam’a girişinizde Allah’a secde ettiğinizdeki anların büyük etkisi olmuş. Şu an namaz kılarken neler hissediyorsunuz?
Size nasıl izah edeceğimi bilemiyorum ama namaz kılarken kendimi adeta bir bulutun üzerindeymiş gibi hissediyorum. Namaz ruhumu hafifletiyor, kulluk görevimi yerine getirdiğim için beni tam anlamıyla rahatlatıyor.
İslam sizce yeryüzünün kadınlarına ne verebilir?
İslam aslında kadınlara hak ettikleri saygıyı verebilir. Batı’da anne ve babalar yaşlandıklarında genelde çocukları tarafından huzur evlerine gönderilirler. İslam özellikle Batı’daki insanlara anne ve babaya saygıyı yeniden kazandırabilir. Ayrıca Batı’da aile yok oluyor. İnsanlar gün geçtikçe daha da yalnızlaşıyorlar. İslam bu yalnızlığı giderip insanlara uzun zaman önce kaybettikleri aileyi yeniden verebilir.
Batı’da sürekli olarak kadın haklarından bahsediliyor hatta medya üzerinden yoğun şekilde İslam’ın kadını ezdiği yönünde bir propaganda yapılıyor. Fakat siz İslam’ın kadınlara kaybettikleri saygıyı yeniden kazandırabileceğini söylüyorsunuz. Bu konuyu biraz daha açabilir misiniz?
Batı kadın ile erkeğin birbirinden farkı olmadığı düşüncesini kendi toplumuna kabul ettirerek aileye çok büyük bir zarar verdi. İslam ise kadın ile erkeğin birbirinden farklı olduğuna vurgu yapıp ikisini de bu farklılık içinde adil ve birbirine karşı saygılı olmaya çağırıyor. Batı’nın kadın hakları propagandası kulağa hoş gelse de İslam’ın kadın ve erkek üzerine ortaya koyduğu emirler daha gerçekçi ve aileyi korumaya yöneliktir.
Yeryüzündeki bütün Müslümanlara, bütün kardeşlerinize bir mesaj verme imkânınız olsa onlara neler söylemek isterdiniz?
Özellikle Müslüman genç kızlara örtünmelerini ve örtünmenin verdiği güven ve saygı içinde bir yaşam sürdürmelerini söylemek isterdim. Müslüman erkeklere ise kadınlara karşı daha saygılı ve anlayışlı olmalarını tavsiye etmek isterim. Çünkü saygı ve anlayış ailelerimizde mutlaka mutluluğa vesile olacaktır.
Çok teşekkür ederiz…
Ben de sizlere teşekkür ederim…