“Sarraf’ın İddiaları İhbar Kabul Edilip Soruşturma Başlatılmalı”

​​​​​​​Akademisyen yazar Vahap Coşkun, Radyo Selam’da, Zafer Burakmak’ın hazırlayıp sunduğu programda ABD’deki Reza Sarraf davasını yorumladı.

Reza Sarraf’ın ABD tarafından ele geçirilmesi/yakalanmasından ziyade bir pazarlık sonucu teslim olduğunun anlaşıldığını belirten Coşkun, Sarraf’ın hem Türkiye hem de İran’da kendisini koruyan kalkanın kalmadığı inancını taşıdığını belirtti. Özellikle ortaklarından Babek Zencani’nin İran’da tutuklanarak idama mahkum edilmesinin Sarraf’ı ABD ile anlaşmaya götürdüğü ihtimali üzerinde duran Coşkun, Türkiye’nin ambargo meselesinde bu kadar yakın iş tuttuğu Sarraf gibi bir ismin ABD’ye gitmesine nasıl izin verdiği sorusunun da sorulması gerektiğini vurguladı.

ABD’de yürütülen davanın hukuki olmaktan çok siyasi bir dava olduğunu belirten Vahap Coşkun şunları kaydetti; “Davanın iki boyutu var. Bir tanesi İran’a ambargonun delinmesi meselesi. Bu hem uluslararası bankacılık hem de Amerikan bankacılık konusunu yakından ilgilendiren oldukça teknik ve hukuki bir mesele. Yargılama süreci içerisinde böyle bir ambargo delinmesinin olup olmadığı muhtemelen ortaya çıkacak. Amerika, bu iddia ile daha önce aralarında İngiltere, Almanya ve Fransa bankalarının da bulunduğu 15 banka hakkında da işlem yaptı ve çeşitli cezalar verdi. Bu dava sonucunda da eğer ambargonun delindiği kararı verilirse bu ticarete aracılık eden bankalara da -ki Halkbank’ın adı geçiyor- bir ceza kesilmesi söz konusu olacak. Davanın bir de siyasi boyutu var. Elbette Amerika’nın koyduğu bir ambargoyu delmenin bir siyasi sonucunun olduğunu düşünülmeli. Aslında Amerikan ambargosuna Türkiye’nin uyma yükümlülüğü yok. Türkiye’nin bağlı olduğu kurallar, onu Birleşmiş Milletlerin uyguladığı ambargolara bağlı kılıyor ki, Türkiye’nin BM’nin ambargosunu deldiğine dair bir ifade yok. Amerika’nın ambargosu ise , ABD çıkarlarını koruyor. Onlar da bazen uyguluyor, bazen esnetiyor, bazen de daraltıyorlar. Buna karşın ABD’nin, diğer ülkelerin de kendi koyduğu kurallara uymasını istemesi hem ekonomik hem de siyasi gücünden kaynaklanıyor. Dolayısıyla aslında ABD ambargosunun Türkiye’ye yönelik hukuki bir yönü yok.”

ABD AMBARGOSUNU DELMENİN HÜKÜMETE SİYASİ BİR MALİYETİ OLMAZ ANCAK RÜŞVET İDDİALARININ YANSIMALARI OLACAKTIR

Hükümetin ABD ambargosuna karşı İran’la ticaret yaptığı için siyasi bir maliyetle karşılaşmayacağını belirten Coşkun, “İnsanların, AK Parti’ye ve hükümete çok sayıda eleştirileri olabilir ancak Amerikan ambargosunu delmiş olabileceği için eleştirileceği ve tepki gösterileceğini sanmıyorum. Fakat burada siyasi açıdan sonuç doğuracak en önemli mesele, hiç kuşkusuz mahkemede gündeme gelen rüşvet iddiaları. Çünkü Sarraf, dudak uçurtacak rakamlar zikrediyor, isimler veriyor ve bu işlerin yürütülmesi ve kolaylaştırılması için rüşvetler verdiğini ifade ediyor.” ifadelerini kullandı.

HÜKÜMET 17/25 ARALIK DARBESİNE DİRENDİĞİ GİBİ İDDİALARIN ÜZERİNE DE GİTSEYDİ ABD’DEKİ DAVA SES GETİRMEZDİ

17/25 Aralık süreci ardından yazı ve mülakatlarında operasyonları, “hükümete yönelik bir darbe süreci” olarak değerlendirdiğini vurgulayan Coşkun, hükümetin bu sürece karşı direnmesinin de son derece meşru olduğunun altını çizerken şu hususları kaydetti; “Bununla beraber dile getirilen çok ciddi yolsuzluk iddiaları vardı. Hükümet (17/25 Aralık operasyon ) darbesiyle mücadelenin yanında bu iddiaların da açığa çıkartılması ve kamuoyunda şüphe bırakmayacak şekilde bir tavır alması gerekiyordu. Adı geçen dört bakan hakkındaki iddiaların Yüce Divan’da açığa çıkarılması talebi hem toplumdan hem de siyasetten gelmişti. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu da bakanlara Yüce Divan’a gitmeleri ve orada aklanmaları noktasında yaptığı bir çağrısı vardı. Fakat AK Parti’de sonrasında surda gedik açmama zihniyeti hakim oldu ve dört bakan hakkındaki çok ciddi iddialara rağmen üzerleri örtüldü ve Yüce Divan’a gitmeleri engellendi. Rıza Sarraf da çok kısa süre içerisinde salıverildi. Hatta daha da vahimi siyasal iktidarın kendisi Sarraf’a neredeyse kefil olacak kadar sahiplendiler. Hayırsever bir insan olduğu söylemleri ön plana çıkarıldı ve Türkiye’nin dış borç açığını kapatan kahramanlardan biri olduğu ifade edildi. Bu tamamen yanlış yürütülen bir süreçti. Hiç kuşkusuz yolsuzluk ve rüşvet boyutunu Türkiye kendi mahkemelerinde yargılasa, bütün boyutlarıyla açığa çıkarsaydı şuan ABD’deki dava basit bir ambargo davası olacaktı. Nitekim farklı ülkelerden 15 banka hakkında bu tür işlemler yapıldı ancak hiçbirinin ülkesinde bir hükümet sorununa dönüşmedi. Dolayısıyla Türkiye kendi yapması gereken yargılamaları yapmadığı için büyük bir sorunla karşı karşıya.”

“SARRAF’IN İDDİALARI İHBAR KABUL EDİLİP SORUŞTURMA BAŞLATILMALI”

Sürecin salt bir kumpas davasıyla atlatılmasının mümkün olmadığını belirten Coşkun, “Türkiye’deki yargı güçleri şimdi de harekete geçebilirler. Sarraf’ın ifadelerinin hepsinin doğru olduğunu söylemiyorum elbette, bunlar yargı sürecinde açıklığa kavuşturulması gereken açıklamalar. Belki tamamı iftiralardan da müteşekkil olabilir. Bunların hepsi ihtimaller arasında. Ancak Türkiye’deki yargı makamları, ifadeleri ihbar kabul edip, bir soruşturma yapabilirler. Çünkü kamu yetkisini kullanan şahısların o yetkileri kötüye kullandıkları, suistimal ettikleri, kendi şahsi menfaatleri yönünde kullandıklarına dair çok ciddi iddialar var. Bu iddialarla Türkiye’nin şu ya da bu şekilde yüzleşmesi gerekiyor” dedi.

Kaynak: Yöneliş Haber

Gündem Haberleri

Suriyelilerin ülkelerine dönüşlerini kolaylaştıracak yeni adımlar devrede
Şanlıurfa’da cinsel sapkınlık programı tepki çekti
AK Parti'de yeni İstanbul İl Başkanı belli oldu
“Şam fehedildiyse Kudüs'ün de fethi yakındır"
Muğla'da Sağlık Bakanlığı'na ait ambulans helikopter düştü: 4 ölü