Sapkınlığın bu kadarına Avrupa bile onay vermedi! 

Cinsi sapkınlık meşrulaştırılmaya çalışılırken AB makamları da kalkıştıkları işte bir “sorun” olduğunu kabul etmek durumunda kalıyor.

HAKSÖZ HABER

DW’nin aktardığına göre 1982 doğumlu O.H. “cinsiyet değiştirerek” erkek oldu ve 2010'da mahkeme kararıyla ön adını erkek adı olarak değiştirdi. 2011 yılında da mahkeme kararıyla resmen erkek olarak tanındı. O.H., mahkeme kararının ardından sürdürmekte olduğu hormon tedavisini kesti ve yeniden doğum yapabilecek hale geldi.

O.H. isimli sapık 2013 yılında hamile kalarak bir erkek çocuğu dünyaya getirdi. Ancak O.H. Nüfus Müdürlüğünde, isminin bebeğin annesi değil, babası olarak kaydedilmesini isteyince bu isteği reddedildi. Alman yasaları uyarınca doğum belgesine cinsiyet değişikliği öncesinde kullandığı kadın adıyla, bebeğin annesi olarak kaydedildi. Almanya'da mahkeme ve temyizden de sonuç alamayan O.H. konuyu AİHM'e taşıdı. AİHM de Almanya makamlarını haklı bularak O.H.’nın doğurduğu bebeğin “babası” olarak kaydedilme talebini reddetti.

Bilindiği üzere geçtiğimiz ay Dünya Atletizm Birliği de “cinsiyetini değiştiren” erkek atletlerin kadınlar kategorisinde yarışmasını yasaklamıştı. “Cinsiyeti değiştirilen” ancak bir erkeğin fiziksel imkanlarına sahip olan kimseler kadın yarışmacılarla yarıştırıldığında ister istemez ön plana çıkıyorlar. Kadınlar eski bisiklet şampiyonu Hannah Arensman da “eskiden” erkek olan yarışmacılarla yarışmayı kabul etmeyerek yarışmalardan çekildiğini duyurmuştu. Arensman ne kadar sıkı antrenman yaparsa yapsın bir erkeğin androjen seviyesine sahip olamayacağını, bunun da cesaretini kırdığını söylemişti.

Batı'da yaşanan bu gelişmeler her alanda meşrulaştırılmak istenen sapkınlığın akıl ve mantık dışı bir zeminden güç aldığını kanıtlıyor. Ahlaki olarak ise böyle bir şeyin zaten kabulü mümkün değil. İnsanın insanlığının dahi anlamsız hale getirilmek istendiği bir zaman diliminde “cinsiyet” tartışmalarıyla insan fıtratı reddedilerek sapkınlık normalleştirilmek isteniyor.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!