Şapka Kanunu, İstiklal Mahkemeleri ve Şalcı Bacı Olayı

Latif Salihoğlu tek parti döneminin zulüm aracı İstiklal Mahkemelerinin Erzurum'da mesaisine başlamasının yıldönümünde Kemalist zulümleri ve Şalcı Bacı cinayetini ele alıyor.

L. Latif Salihoğlu’nun bugünkü Yeni Asya’da (7 Aralık 2017) yayınlanan yazısını ilginize sunuyoruz:

33 İdam! ‘Bir de Kadın Asalım’ Dediler...

GÜNÜN TARİHİ: 7 Aralık 1925

Adına "Şapka Kànunu" denilen yeni kıyafet düzenlemesine dair kànun maddesi, 25 Kasım 1925’te Millet Meclis’inde oylanarak kabul edildi.

Aynı günden itibaren, yurdun çeşitli merkezlerinde bir takım itirazlar, nümayişler başgösterdi.

Bu gösterileri bastırmak ve sorumluları cezalandırmak için, yer yer Sıkıyönetim ilân edildi ve ardından gezici İstiklâl Mahkemeleri devreye sokuldu. Neticede, yüzlerce kişiye idam cezası verilirken, binlerce vatandaş da türlü cezalara çarptırıldı.

* * *

İlgili kànunun Meclis’te kabul edildiği aynı gün, halk arasında şiddetli rahatsızlığın yaşandığı Erzurum’da da Sıkıyönetim ilân edildi. Hemen ardından, İstiklâl Mahkemesini aratmayan bir Örfî İdare Mahkemesi kuruldu.

7 Aralık 1925’te faaliyete başlayan bu ceberut mahkemenin en selâhiyetli kişisi Vali Zühtü Durukan ve Müstahkem Mevki (Garnizon) Kumandanı Tatar Hasan Paşa olarak belirlendi.

Yazının başlığında vurgulamış olduğumuz “kadın idamı”nın günahkârı da olan Garnizon Komutanı Tatar Hasan Paşa, meşhur  gazeteci-yazar Çetin Altan’ın dedesidir. Çetin Altan, “Şalcı Bacı” lâkaplı kadını astıran dedesi hakkında, bir vesile ile şunları söyler: "Dedem Hasan Paşa çok sert bir askerdi. İsmet Paşa topçu okulunda öğrenci iken, Hasan Paşa okul müdürüydü. Sonrası ünlü komutanlar olan o dönemin öğrencileri, anlatıp dururlar Hasan Paşa‘nın sertliğini. Bir şapka isyanını bastırmakla görevlendirildiği bir kentte, hızını alamayıp bir de kadın asmıştı. Sanırsam siyasal suçtan ilk asılan kadın odur tarihimizde. Kadın sehpaya çıkmadan önce ‘Ben bir hatun kişiyim. Şapka ile ne derdim ola ki!’ demiş galiba. Ben o tarihte henüz doğmamışım. Çok ama çok sonradan öğrendim bunları. Ve inanın ince sızı gibi tatsız bir burukluk kaldı içimde." (Kahrolsun Komünizm Diye Diye: 59.)

* * *

Alparslan Yasa, “Milletimize Revâ Görülen Kültür Jenosidi” isimli kitabında, “Şapka Kànunu”na muhalefet sebebiyle idam edilen Şalcı Şöhret Kadın, kısaca “Şalcı Bacı” hakkında şunları yazar: “Şalcı Bacı, çok haysiyetli dindar bir hanım şahsiyetiyle, kimseden yardım kabul etmez. Kendi el işlerini satarak binbir güçlükle ve kıt-kanaat (Sinan, Ayten ve Aziz) adlı çocuklarının rızkını çıkarırdı. Esnaf onu çok sever, himaye eder ve kendisini, ördüğü pek güzel şallara atfen ‘Şalcı Bacı’ diye çağırırdı. O dışarıda nafakasını kazanmaya çalışırken, iki odalı küçük kerpiç evlerinde, (3 yaşındaki) küçük oğluna, çocuğun ablası ve ağabeyi bakardı.”

* * *

Taş Ambarlar Mevkii: Şalcı Bacı’nın da dahil olduğu otuzdan fazla mazlûmun idam edildiği yer.

Şapka Hadisesi sebebiyle Erzurum’da idam edilenlerin sayısı  hakkında, kaynaklarda farklı bilgiler var. Bu faklılığın sebebi, sıkıyönetim şartları altında düzenli bilgi akışının sağlanamamasıdır.

Bununla beraber, hemen bütün bu kaynaklarda “Şalcı Bacı” lâkaplı bir kadının idam edildiği bilgisi yer verilmektedir ki, bunda hiçbir şüpheye yer kalmamaktadır.

Tarihimizde muhtemelen ilk ve son kez olmak üzere, bir kadının—üstelik şapka kànunu bahanesiyle—1926 yılı başlarında Erzurum’da idam edilmesinin esas sebebi olarak şunu tesbit etmiş bulunuyoruz: İdamlıklar listesine bir de kadın dahil edilmeli ki, herkese ders-i ibret olsun. Herkes kabuğuna çekilsin. Korkudan kimse sesini çıkaramasın. Vesaire...

Bu arada, Şapka Hadisesi sebebiyle idama mahkûm edilen İskilipli Mehmed Âtıf Hocaya verilen ceza 4 Şubat 1926’da infaz edildi.

* * *

Erzurum’daki aynı hadise ile ilgili olarak, Necip Fazıl’ın “Son Devrin Din Mazlumları” isimli kitabında da aşağıdaki ifadeler yer almakta: “Çarşıda kapatılan dükkânların kepenk sesleri... Heyecanlı bir kalabalık... Kalabalık, Vilâyet binasının önünde... Sesler: ‘Şapkayı istemiyoruz! Gàvur kılığına giremeyiz!’ Kalabalık, süngülü jandarma zoruyla dağıtılıyor. Erzurum’da Sıkı Yönetim... İstiklâl Mahkemesi... Başta Gavur İmam lâkaplı bir hoca ile Hoca Osman isimli bir din adamı, aralarında da bir kadın, sehpada 33 ceset...”

Prof. Dr. Zeki Başar, “Eskilerimizin Baş Giysileri ve Şapka” isimli çalışmasında, idamlıklar arasında tesbit edebildiği isimleri şu şekilde sıralıyor: Pırtın Köyü İmamı Abdülmecid, Küllebioğlu Akif, Kacıroğlu Hacı Osman, Demirci Ethem Usta, Manav Hacı Ali, Hacı Galip, Fırıncı Halil, Gez Mahalleli Müezzin Hafız, Hızarcı Ismail, Karga Mehmet, Bakkal Ziya Oğlu Kâzım, Mahmut Efendi, Şöhret Kadın.

* * *

Velhâsıl, Erzurum’da 7 Aralık 1925’te çalışmaya başlayan o ceberrut mahkemenin insanlık dışı kararıyla, gerek idam edilenlerin ve gerekse ölüme sevk edercesine verilen diğer ağır cezaların, otuz kişiden fazla mazlûmun hayatına mal olduğu anlaşılıyor.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!