Sapancada İman ve Salih Amel Semineri

Sapanca Bilgi Eğitim Dayanışma Derneği’nin İman ve Salih Amel başlıklı semineridernek merkezinde yapıldı.

SABED; Sapanca Bilgi Eğitim Dayanışma Derneği’nin Kur’ani Kavramlar Seminerlerinin ilki İman ve Salih Amel konusunda dernek merkezinde yapıldı.

Sezai Arıcıoğlu’nun sunduğu seminerde ele alınan başlıklar;

İman nedir mümin kime denir?

İman ve Salih Amel Bütünlüğü

İman ettik demekle kurtulmak mümkün mü?

Kimlerin imanı makbul değildir?

La İlahe İllallah demek yeterli midir?

İmanda pazarlık olur mu?

İmanın e-m-n köklerinden türeyen bir kelime olduğu ve anlam olarak kalben tam bir mutmainlik içerisinde olmak huzur barış ve güvene kavuşmak şüphe ve korkulardan kurtulmak anlamlarını barındırdığı vurgulayarak konuya giriş yapan Sezai Arıcıoğlu’nun sunumunda değindiği konuların özeti şu şekildedir:

İman makro (icmali) ve mikro (tafsili) olarak genel anlamda ikiye ayrılabilir. İcmali imanı kısaca tevhid olarak karşılayabileceğimiz gibi tafsili imanı da Allaha meleklere kitaplara ahrete olarak dört ana başlık altında toplayabiliriz.

Herhangi bir şeyin kirlenmeden tertemiz kalabilmesi ancak sağlam bir imanla mümkündür. İman ilk defa kalpte gerçekleşen bir durumdur. Dille ikrar edilmesi yeterli değildir. Kalbin tasdikinde ise Gaybi tasdik etmek ve Şahitlikle tasdik etmek olarak iki temel bakış açısı ileri sürebiliriz.

İnanılması gereken unsurlar açısından artıp eksilmeyen iman nitelik açısından keyfiyet açısından artıp eksilebilir.

Mümin ise iman iddiasında bulunan kişi demektir. Kur’anda bununla ilgili iki tane süre ve onlarca ayeti kerime vardır.(Mümin ve Müminun sureleri ile Hucurat Enfal Nisa Tevbe Rad Müminun Enbiya Zümer Secde Furkan Ahzab ve İnsan surelerinde ilgili ayetler mümin ve türevleri ile ilgilidir.

Genelde mümin ile müslüman ayrımı bazı müfessirler tarafından Hucurat 14.ayetteki “eslemna” kelimesinden hareketle yapılmasına rağmen nitelik açısından mümin ve müslüman farklı kavramlar değildir ve aralarında kategorik bir durum yoktur. Zira Hucurat suresindeki ayetteki eslemna kelimesi müslüman olduk demek olabilse de buradaki durum İslam’ın gücüne yani Devletin otoritenin gücüne teslim olduk anlamını içerir.

İman ve Salih Amel bütünlüğü konusunda da Rabbimiz “biz müslümanız nasıl olsa bağışlanacağız” diyerek sakınmaktan kaçınanları dünyayı tercih etmekle eleştirmektedir.(Araf 169) .Ayrıca imandan sonra imanın gereğini yerine getirmemek sözünde durmamak Salih amel işlememekle ilgili olarak da Casiye suresi 21.ayetteki vurgular önemlidir.

Rabbimiz sınanmayan bir imanın makbul olmadığını da belirtmektedir.(Ankebut 1–4) Ali İmran 57) Nisa 34)Maide 62–63–69)

İman bir sonuç değildir. İman bir başlangıçtır. Bir iddianın başlangıcı. Sahih bir iman Allah’ın vahyinde belirttiği gibi yaşanan imandır ve böyle bir iman zulmü haksızlığı ölçüsüzlüğü ve adaletsizliği yoksulu ve yetimi gözetmeyenleri rahatsız etmelidir.

Kuran’da ayrıca imanın makbul olmadığı durumlara ilişkin de vurgular mevcuttur. Mesela Firavun’un imanı mesela Mekke müşrik sisteminin sembol isimlerinden Ebu Cehil’in imanı makbul olmayan imanlardandır. Ayrıca fasıkların münafıkların imanları da makbul değildir.

Son olarak da iman Allah’a karşı yapılan pazarlıksız bir alışveriştir. Mucize talep ederek bahane üreterek Allah’ı görmek isteyerek Allah’ın ayetlerini bölüp parçalayıp gizleyerek Allah’la pazarlık yapmaya kalkışanlar karınlarına sadece ateş doldurabilirler.

Sunumun ardından program soru cevap ve katkıların ardından sona erdi.

SABED Seminerlerine 16 Şubat 2013 Cumartesi günü Sat 19:30’da ay Ali Fuat US’un sunumunu yapacağı İlim ve Alim konulu seminerle devam edilecek.

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Gazze nöbeti devam ediyor
Çocuklar "Hayat Namazla Güzeldir" sloganlarıyla yürüdü
Aksa Tufanı ve kazanımları
Özgür-Der Üniversite Gençliği programlarına başladı!
Diyarbakır Özgür-Der Gençlik Çalışmaları başladı