Sapanca’da ‘Dinin Anlamı ve Kafirun Suresi’ Semineri

SABED “Hayat Kitabımız Kur’an Seminerleri” Ali Fuat US’un sunduğu “Dinin Anlamı ve Kafirun Suresi” konulu seminerle devam etti.

Seminere Dinin anlamını vererek başlayan Ali Fuat US dinin tanımını şu şekilde yaptı:

"DİN, Arapça bir kelime olup 'deyn' kökünden gelir... Deyn, Arapça da BORÇ demektir... Ben buna " varoluşun borcu " diyorum... Şöyle ki, bugün herhangi bir yerde çalışırken size maaş veren patronunuz nasıl sizin üstünüzde hakkı oluyorsa/tasarruf yetkisi oluyorsa, yani size emretme yetkisi, 'ben varım' diyen bir insanın varlığının tamamının ait olduğu rabbi karşısında olan KULLUK BORCUDUR din... Dolayısıyla herşeyimizi Allah verdiği için mutlak manada üzerimizde yetkisi olan ad Allah'tır."

Ali Fuat US Din ile ilgili olarak daha sonra Kur'an'da kullanılış anlamıyla ilgili olarak şu vurgulara değindi:

"1. İtaat ve boyun eğme

"De ki: 'Ben, Allah'a din'i halis kılarak, ibadet etmekle emrolundum. Bana Allah'a teslim olan müslümanların ilki olmam emredildi,'" (Zümer: 39/11-12)

Bu ayette 'din' bir otoriteye boyun eğme, ona itaat etme ve kul olma anlamında kulanılmıştır... Kulluğa ait bütün hükümleri Allah'tan almak demektir...

2.Ahiret,ceza anlamında

Hani hepimiz fatiha'yı biliriz..MALİKİ YEVMUDDİN deriz.YAni DİN GÜNÜNÜN SAHİBİ... İşte bundan kasıt, ahiret ve Allah cc bizi mahşerde hesaba çekeceği ve bizlere yaptıklarımızın karşılığını vereceği gün anlamındadır...

"(İbrahim dedi ki: Din (ceza) günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum da O'dur." (Şuara: 26/82)

3.Hüküm, adet, şeriat ve kanun anlamında

Bunun üzerine (Yusuf, öz) kardeşinin kabından (yükünden) once (hemen onu suçlama çekincesinden dolayı), onların kaplarını (aramaya) başladı. Sonra onu, kardeşinin kabından çıkardı. İşte biz (Yusuf'a, kardeşi Bünyamin'i geri alması için) böyle bir plan hazırlattık. Yoksa hükümdarın dînine (kanununa) göre, Allah'ın dilemesi dışında kardeşini alamazdı. (Biz) dilediğimizi yükseltiriz. Her ilim sahibinin üstünde, daha iyi bilen vardır (Allah eşsiz ilim sahibidir). (yusuf 76)

Allah) Nuh'a dinden buyurduğu şeyleri, size (de aynen) şeriat (din ve umûmî kanun) yaptı. Gerek sana vahyettiğimiz, gerek İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya vasiyet ettiğimiz şey: Dîni dosdoğru tutmanız ve onda ayrılığa düşmemenizdir. Fakat müşrikleri davet ettiğin şey (yani tevhid), onlara ağır geldi. Allah (niyet ve amellerine göre) dilediğini bu (tevhid dîni)ne seçer ve (kendisine itaatle) yöneleni de buna eriştirir. (şura 13)

Burada görüyoruz ki, Din, kanun ve yasa anlamındadır... ALLAH'IN HÜKMÜ OLAN ŞERİAT dışında kanun ve yasa beğenenler beğendikleri bu yasayı kendilerine DİN edinmişlerdir...

"Bilesiniz ki, yaratmak ta, emretmekte Ona mahsustur" (Araf,54)

Üzerimizde Allah'tan başka hiçbir otorite yoktur...Tüm beşeri ideolojiler insanlara zulümdür ve insanlığa kargaşa getirir..Bu anlamda Allah'ın hükmü varken kendilerine Komünizm'i,Kemalizm'i vs beğenenler Allah'ın hükümlerini beğenmeyip biz bu hükümlerle yaşayacağız demiş olurlar ki,bu da ALLAH'a şirk koşmaktır...

4.Allah'ın gönderdiği TEVHİD dini anlamında

Kur'an'da 'din' en çok bu anlamda kullanılmaktadır ki, bu mana içerisinde hem Allah'ın hâkimiyeti, otoritesi, hükmünün üstünlüğü, hem bu üstünlüğe kulların boyun eğip itaat etmeleri, hem de Allah'tan gelen hüküm, kanun ve şeriat konuları yer almaktadır.

Din, aslında bütün bu anlamları içerisinde barındıran, Allah'ın hakimiyetine bir teslimiyet ve O'ndan gelen hükümleri kabullenmektir.

İslâm'dan önceki araplar (yukarıda geçtiği gibi) 'din' kelimesini çok farklı, biraz da karışık anlamlarda kullanıyorlardı. Kur'an bu kelimeye bir ıstılah (terim) anlamı kazandırdı ve bu kelime çok önemli bir ilâhí gerçeği ve bu gerçek karşısında insanın konumunu ifade eder hale geldi.

Bu kelime, her ne olursa olsun yüksek bir otoriteyi ve bu otoriteye boyun eğmeyi, bu otoriteden kaynaklanan emir ve hükümleri uyulması gereken kurallar olarak kabul etmeyi, bu kurallara uyulduğu zaman mükâfat, karşı gelindiği zaman ceza alınacağına inanmayı içine alan bir hayat sisteminin genel adıdır. Bu bakımdan bu kelimeyi başka dilde karşılayacak hiç bir sözcük mevcut değildir. Batılıların kullandığı 'religion' sözcüğü de 'din' kavramının ifade ettiği derin anlamları karşılayamaz.

Bunu İbrahim oğullarına vasiyet etti, Yakub da: 'Oğullarım, şüphesiz Allah sizlere bu dini seçti, siz de ancak müslümanlar olarak can verin' (diye aynı vasiyette bulundu)." (Bakara: 2/132)

"Hiç şüphesiz din, Allah katında İslâmdır…" (Âli Imran: 3/197)

"Peki onlar Allah'ın dininden başka din mi arıyorlar. Oysa göklerde ve yerde her ne varsa -istese de, istemese de- O'na teslim olmuştur ve O'na döndürülmektedir." (Âli İmran: 3/83)
"...Bugün size dininizi kemâle (olgunluğa ) eriştirdim, üzerinizdeki nimeti tamamladım ve size din olarak İslâmı seçip beğendim..." (Maide: 5/3)

"Ki O, kendi peygamberlerini hidayetle ve hak din ile, diğer bütün dinlere karşı üstün kılmak için gönderdi. Şahid olarak Allah yeter." (Fetih: 48/28)

Seminerin sonunda soru ve katkılar bölümünde katılımcılar da şu hususlara dikkat çektiler:

1-Mekke döneminin başlangıcı sayılabilecek bir zamanda "Deki Ey Kafirler" şeklinde bir hitap o dönemde rahatlıkla anlaşılabiliyor ve direkt olarak hedefe Mekke'nin ileri gelenleri alınabiliyordu. Bugün ise yaşadığımız coğrafyada bu tür bir hitap anlaşılması zor olabileceği gibi müslümanı toplumdan koparan bir sonuca sebep olabilir.

2-Surede "din" vurgusu kadar diğer önemli bir kavram da "ibadet" yani kulluktur.

3-Din statik bir kavram değil aksine dinamik bir kavramdır çünkü bugün "din" konusunda ve dini algılama noktasında zafiyet taşıyan geleneksel çevreler bir tarafa tevhid diyen kesimler arasında dahi "din" konusunda önemli bazı tartışma ve ayrışmalar yaşanabilmektedir.

4-Din bu anlamıyla tekamül eden bir yapıya sahiptir. Zira yine günümüzde coğrafi etkenlerden tutun da etnik unsurlara kadar kültür yapılarından tutun da demografik yapılanmalara kadar dinin anlaşılmasında ve belirlenmesinde birçok unsur etkili olabilmektedir.

5-Yaşanılan şartlar ve durumlara göre dinin öncelikleri değişkenlik gösterir. Bugün Suriye'deki dinin öncelikleri ile bugün Yüksekova'daki dinin öncelikleri ve yine bugün Sapanca'daki dinin öncelikleri aynı değildir.

6-Din konusunda uzlaşılabilecek ittifak edilebilecek olmanın asgari şartları vahye bakış açısı, zulme karşı duruş ve tevhidin ikamesi olarak sıralanabilir.

SABED seminerleri onbeş gün sonra Özgür-Der Sakarya Şube başkanı M. Baki KIZILTEPE'nin sunacağı "Necm Suresi ve Vahiy-Cebrail-Peygamber İlişkisi" konulu seminerle devam edecek.

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Gazze nöbeti devam ediyor
Çocuklar "Hayat Namazla Güzeldir" sloganlarıyla yürüdü
Aksa Tufanı ve kazanımları
Özgür-Der Üniversite Gençliği programlarına başladı!
Diyarbakır Özgür-Der Gençlik Çalışmaları başladı