Kenan Alpay’ın Yeni Akit’te yayımlanan ve sitemiz için genişletilmiş yazısı (25 Haziran 2019) şöyle:
31 Mart’tan 23 Haziran’a nasıl da büyük gerilimler, amansız stresler içerisinde sürüklendik!? Hayır, hiç kimse Yüksek Seçim Kurulu’nun gerekçeli kararına atıflar yapmaya, çalınan oyların hesabını sormak için seçim tekrarının zaruretine, üst aklın kuşatmasına, hızla yaklaşan küresel kumpasa, ancak yerli ve milli vicdanların görebildiği en büyük resme filan müracaat etmeye kalkışmasın. Ortaya çıkan tablo bütün bunları ve benzeri mazeretleri güçlü bir biçimde yalanlıyor, çürütüyor ve sahiplerinin yüzlerine çarpıyor çünkü. Kimi inatçı muzip çocuklar gibi “acımadı ki, acımadı kii” diyerek bozuntuya vermediğini zannetse, kimileri İstanbul’un kaybına olabildiğince acıklı sözler eşliğinde “üzülmedim ki, üzülmedim kii” tarzı arabesk tepkiler verse de İstanbul’da net, sarsıcı ve telafisi çok güç bir mağlubiyet yaşanmıştır.
Hemen başta söyleyelim; AK Parti açısından 31 Mart’ta seçimi kaybetmekle 23 Haziran’da kaybetmek arasında 13 binden 800 bine çıkan devasa oy farkı yok sadece. Siyasi ve ahlaki üstünlüğünü çok ciddi bir biçimde aşındırmakla beraber AK Parti, CHP ve İYİ Parti ittifakı nezdinde her ne kadar epeyce revize edilmiş olsa bile lanetli bir ideolojiyi, köhnemiş bir mantığı da tekrar umut kapısı haline getirmiştir maalesef. Kendi kurucu değerlerine yabancılaşma ve kurucu kadrolarına düşmanlaşma trendi ahlaksız troller tarafından bir kahramanlık destanı gibi ne kadar yıkanıp yağlandıysa da toplumdaki kredibilitesini epeyce örselediği bundan daha aşikâr hale gelemezdi herhalde.
(…)