Şam’ın Fethi Cephesi (Cebhetu’l Fethuş-Şam) sözcüsü Husam eş-Şafiî, Al-Jazeera muhabiri Muhammed el-Kennas ile Astana barış görüşmeleri hakkında çok önemli bir röportaj gerçekleştirdi.
Röportajın tam metni:
Muhammed el-Kennas: Rusya, Ankara’da ateşkese imza atan tüm grupların Kazakistan’ın başkenti Astana’da olacak olan anlaşma toplantısına iştirak edeceğini söyledi. Yine Cebhetu Fethuş-Şam’ın bu toplantıya iştirak etmeyeceğini belirtti. Astana’da yapılması beklenilen görüşmelerle ilgili olarak Cebhetu Fethuş-Şam’ın tutumu nedir?
Husam eş-Şafiî: Tutumuzla ilgili cevabımı vermeden önce bizi bu ittifaka ulaştıran süreçten bahsetmeliyiz. Rusya doğrudan müdahalesi, sivillere, okullara ve hastanelere yaptığı hunharca bombardımanlarla askeri dayatma ortamını istemiştir. Son olarak Halep’te yaptıkları, – sadece ciddi açıklamalarla bile olsa- Halep halkına az bir yardımda bile bulunmadan uluslararası sessizlik ve yüzüstü bırakmayla gerçekleşmiştir.
Rusya, dosyayı askeri olarak kapatmayı sürdürmüştür ve bu durum konuyla ilgili tarafları ortak siyasi çözüm arayışına sürüklemiştir. Rusya Amerika ile ittifaklarındaki başarısızlıklarından sonra Türkiye ile ortak çözüm oluşturma üzerine anlaştı. Şöyle ki Rusya Halep ve diğer yerlerde yaptıklarını kapatmak için diplomatik bir çizgi izlemeye başladı. Bununla Suriye’deki krizi çözmeye kadir olduğunu göstermeye çalışmaktadır. Türkiye gruplara baskı yaparak bir taraftan onlara kefil olacak, aynı şekilde Rusya da nizam tarafına kefil olacak.
Rusya bölgede nüfuz sahibi olan, sözü geçen ve çözüm önerileri olan İranlı milisleri unutmuştur. Rusya kendi çıkarlarını korumaya çalışmaktadır. Suriye’ye girmesinin nedeni de budur. Bundan farklı olarak İran bir akide projesine sahiptir ve bölgedeki hedeflerini gerçekleştirmek için Beşar’ın şahsının temsil ettiği mücrim nizamın kalmasını istemektedir.
‘Suriye krizinin bitirilmesi’ başlığını taşıyan sahnede Suriyeli oyuncular bulunmuyor. Oraya katılıp imza atan muhaliflerin tarafına baktığımızda, onların ateşkes ve ittifak konularındaki muhayyerliklerinin tam bir iradeyle olmadığını görürüz. Şöyle ki; sonuç olarak imza atmaları için büyük bir baskı oluşturulmuştur. Güvenlik konseyi ise Astana görüşmelerini kanuni olarak tamamlamak için ittifak zeminini hazırlamıştır. Böylece Esed’in ve İranlı milislerin ne olacağı hususuna girilmeden bir ittifaka girilmiştir. Muhaliflerin haklarına kefil olan Rus işgalcisi olmuştur! İttifak, direnişin etkin güçlerinden birisi olan Fethuş-Şam’ın bombalanmasını onaylamaktadır.
Yapılan ittifakı büyük bir hata, oraya katılıp imza atan herkesin taşıyacağı bir sorumluluk ve hesaba çekilecekleri büyük bir emanet olarak görüyoruz. Şam halkı tüm bu bedelleri böyle alçaltıcı bir ittifakla karşılaşmak için ödememiştir. Sonuç olarak mücrim nizam korunacak ve ondan razı olunacak, Şam halkını koruyup müdafaa edenlere yönelik ise bombardıman ve katliamlar devam edecektir. Buna imza atanlar ve razı olanlar ise ateşkes nedeniyle seyirci konumunda olacaklardır!
Mücrim nizamla işgalci Rusya’nın garantörlüğünde “Siyasi çözüm” adı altında yürütülen bu alçaltıcı uygulama, insanları aldatma ve fedakârlıklarını hederdir. İstemiş oldukları siyasi çözüm nedir?
Eğer çözüm mücrim nizamın temellerini sağlamlaştırmak ya da direnişi yürüten ve bu uğurda bedel ödeyenlerin dışında herkesin çıkarlarını koruyacak bir şekilde olursa, böyle bir çözüm Şam’daki Ehl-i Sünnet’in dışında geri kalanların ilgili devletler arasında taksim edilmesiyse sonuçlanacaktır. Bu bizim reddettiğimiz ve kabul etmeyeceğimiz bir şeydir. Halkımız ve ehlimiz hakkında böyle bir ittifakı kabul edenler için ise, ar ve ihanet damgası olacaktır.
Bizler siyasi çözüme karşı değiliz. Bizim bugün yürütmüş olduğumuz cihadımız, siyasi bir çözüme ulaşmamız içindir. Kanları koruyacak, hakları sahiplerine verecek ve Müslümanlara şeriatın gölgesi altında şerefli ve izzetli bir yaşam sunacak bir çözüm.
Son olarak şunu belirtmek isteriz ki; bazı grupların ve görüşme heyeti olarak oluşturulan yapının imza atmış olduğu başlıklar ve görüşmeler, hatalı başlangıçlardır ve bunlardan Şam meselesinin çözümü çıkmayacaktır. Hatta mesele daha da çetrefilleşecek, uluslararası kulislerde görüşülecek ve insanlar hafızalarında, gelecek nesilleri ve geçmiş fedakârlıkları zayi edecek yeni görüşme ve ittifakların rakamlarını taşıyacaktır.
Muhammed el-Kennas: Cebhetu Fethuş-Şam Astana’da yapılacak görüşmelerden çıkacak kararları kabul edecek mi?
Husam eş-Şafiî: Dediğimiz gibi, bu ittifakın gerçekleştiği ortam ve ona imza atanlar hakkında uygulanan baskılar ve yazılan maddeler bir hayrı müjdelememektedir, bilakis bunlar şerdir, ödenen bedellerin heder edilmesi ve zamanın zayi edilmesidir. Bugün saha direniş saflarını güçlendirecek, ruhunu geri getirecek ve siyasi konumunu güçlendirecek başarılara ihtiyaç duymaktadır. Bugün iş içerdedir. Eğer cihadımızda güçlü olursak, herkes bizim yanımızda duracaktır. Saflarımızın ve sözümüzün birliğiyle güçlü olursak... Hatta –küçük birkaç grup bir yana- tüm gruplar bile tüm halk adına sonuçlarını belirleme ve buna imza atma hakkına sahip değildir. Bu, herkesin hakkıdır, belirli bir kesimin hakkı değildir. Akıllı bir kimse çıkacak olan neticenin, Esed’in gitmesi ve halkımıza bizzat mücrim nizamdan daha fazla cürümlerde bulunan Rusya tarafından Ehl-i Sünnet’in otoritesi olacağına inanabilir mi? Bu kadar saflık ve gaflet yeter. Filistin meselesi için yürütülen görüşmeler, toplantılar ve vaatler, sürgünü daha fazla artırmadan, orada bulunan Ehl-i Sünnet’i zayıflatmaktan ve Yahudileri ve uşaklarını güçlendirmekten başka ne getirmiştir?
Muhammed el-Kennas: Cebhetu Fethuş-Şam ile ateşkes ittifakına imza atan diğer gruplar arasında bir çekişme olma ihtimali nedir?
Husam eş-Şafiî: Öncelikle biz diğer gruplardan olan kardeşlerimizle ortak olduğumuz bir sahada yaşamaktayız. Zayıflıklarımızı onlarla kapatıyoruz, onların da durumları bizimle güçleniyor. Bizi bir araya getiren bağlar, kesinlikle bizi ayıracak olanlardan daha fazladır. Yaşadığımız vakıa gereği aldıkları kararın hatalı olduğunu gördüğümüz için biraz sertleşirsek, bunun varacağı sonuç, savaş ya da zıtlaşma olmayacaktır.
Kendisini Rusya’nın önerilerine hizmet eden bir konuma koyan, dolaylı olarak ya da dolaysız olarak mücrim nizama hizmet edenlere kan sahipleri acımayacaktır. Her evde bir şehid, dul, yetim ve müzmin hastalar bulunmaktadır.
Sonuç olarak ortada herkesin itiraf ettiği bir realite vardır; bu da, mücrim nizamın düşürülmesinde, güç, cihad, sabır, saldırı ve fedakârlıkların sürdürülmesinden başka bir çözüm olmadığıdır. Beşar yönetimde kalabilmek için ülkemizde yapmadığını bırakmadı, orada burada yapılan ittifaklarla ve barışçıl çözümlerle bundan çekileceği düşünülebilir mi? Bu mücrim nizamı ve haberlerini bilenler bir yana, bunu aklı bulunan bir kimse kabul edemez.
Muhammed el-Kennas: Cebhetu Fethuş-Şam’dan, onu el-Kaide’ye bağlılıktan uzaklaştıracak ve diğer gruplarla karşılaşmaktan uzaklaştıracak bir birleşme mümkün müdür?
Husam eş-Şafiî: Cebhetu Fethuş-Şam beyanatında, hiçbir dış tarafa tabi olmadığını, cihadının ve çalışmalarının tüm rumuz ve müesseseleriyle nizamın düşürülmesine yönelik olduğunu açıklamıştır. Birçok kez -Şam’daki Ehli-Sünnet’in maslahatına olduğu sürece- tüm birleşmeler için hazır olduğumuzu açıkladık. Sabitlerini koruyan, hedeflerin gerçekleşmesi için cihad eden, siyasi ve askeri olarak direnişi temsil eden, Allah’ın dininin ikamesini hedefleyen ve Müslüman halkın kimliğini koruyan bir birleşme. Bu merhalenin, birlikteliği, mezhebi ihtilafların görmezden gelinmesini ve Şam’da cihad eden cemaatlerin ihtilaflarını besleyen yönelim ve ekollerin aşılmasını gerektirdiğini bildiğimiz için bizimle diğer gruplar arasında birçok ihtilafı aşmış bulunmaktayız. Bu gün bizim görevimiz, mücrim nizamın ve İran milislerinin saldırılarını def etmekte, Ehli-sünnet’i koruyup müdafaada ve direnişimizin ve cihadımızın hedeflerini gerçekleştirmede belirginleşen tek bir amaca yönelmektir.
Çeviri: Muhammed Atta / Küresel Analiz