İdeolojiler sonradan inşa edilmiş, kurgulanmış bir zemin olmadan ayakta duramazlar. Kimi ekonomi-iktisad ilişkilerini merkezine almış kimi insanı maddi varlığından ibaret görerek yola çıkmış kimi de üst yapısını ırk ve hamaset üzerine inşa etmiştir. Her birisinin ortak noktası ise çarpıtılmış gerçeklik algısında yatmaktadır. İdeolojiler açısından ortaklık ruhunu oluşturmak adına hakikatin gözden çıkarılması kaçınılmazdır.
Hakikate karşı savaşım içeren ideolojik yaşamlar ise ifsadın en koyu temsilcilerini oluşturmaktadırlar. Böyleleri için çok üzülecek bir şey yoktur. Zira kendisinden oldukça emin olan bu gibiler gözlerini karartmış bir şekilde kendileriyle birlikte nesilleri de aynı cehenneme sürükleme yolunu seçerler. Nihal Atsız’ın Türkçülük ideolojisi tam da bahsettiğimiz bu zeminden neşet ediyor.