Hamza Türkmen / Haksöz Haber
Kemalizmin ufkumuza ördüğü zincirleri aşan ve bizi ümmet coğrafyasıyla buluşturan ilklerden Salih Özcan 03 Ağustos 2015 günü vefat etti.
İslami kimliği hedef alan yasaklar, sürgünler, idamlardan geliyorduk. Düşkünlüğümüze yetimlikler ekleniyordu. Bu neslin henüz öyküsü de, romanı da, şiiri de yazılmadı. Filmi çekilmedi. Mehmet Akif’in hüznü, Necip Fazıl’ın ağıtları, Osman Sarı ve Ömer Özbay’ın isyanı, Yücel Çakmaklı ve Mesut Uçakan’ın katrajları sadece bir başlangıçtı.
Tohumlanma aynı zamanda başlangıçtır. Artık filizimi yeşertme yollarını arama zamanı.
Salih Özcan, Kemalist sistemin ve küresel cenderenin Müslümanlar üzerindeki vesayetini aşma çabası gösteren ilklerimizdendi. Arapların Kureyş sülalesiyle sıhri bağları olan Özcan Urfalı idi. Vefat haberini Abdurrahman Dilipak ağabeyden öğrendim.
05 Ağustos günü yoğun bir katılımla Fatih Camii’nde cenaze namazını eda ettik. Beşir Eryarsoy, Kazım Sağlam, Kenan Alpay gördüğüm isimlerdi. Gözlerim Türkiye İslami uyanış veya tevhidi bilinçlenme sürecinde yer almış diğer kardeşleri, ağabeyleri aramadı değil…