HAKSÖZ HABER
Kanser hastası Ayşe Özdoğan tedavi olabilmek için infazının ertelenmesini talep eden bir mahkum. Kocası hapiste, anne babası hasta olduğu için çocuğuna bakacak başka kimsesi de olmayan bir anne. Halihazırda hastalığı nedeniyle tahliye edilmiş olmasına rağmen tekrardan hapse girme korkusu yaşıyor zira Adli Tıp Kurumu yerel hastanelerin gönderdiği raporları yeterli bulmayarak ek raporlar istemiş durumda. Bu sürecin uzaması kanser gibi bir illetle mücadele eden Özdoğan’ın tedavisini aksatan başlı başına bir sebep kaldı ki hastalığının son evresinde ölmeye yakın tahliye edilen mahkum örneklerinin yakın zamanlarda dahi yaşandığı bir ülkede Adli Tıp kurumunun tedavisi devam ederken hapishanede kalabileceği yönünde karar vermesinden korkması çok da yersiz değil.
Tüm bu bilgiler vicdanı olan herhangi bir kişi için meseleyi değerlendirirken yeterli aslında… Yani insan olmanın asgari bir şartı olarak herkes sesini duyurmaya çalışan bu kadının sesine kulak verir, sesini duyurmasına yardımcı olur demek isterdik ama diyemiyoruz… Çünkü bir “detay” var ki yukarıdaki hikayede birileri için her şeyi değiştiriyor. Kanser hastası birisinin tedavisi sürerken hapse girme korkusunu “hainlerin mağduriyeti”ne, sesini duyurma çabasına yardım etmeyi “Fetö’ye gönüllü propaganda”ya çeviren bir detay…
Ayşe Özdoğan Fetö üyeliğinden hüküm giymiş biri! Dolayısıyla suçunun cezasını çekmesi gerektiğinden kanser hastalığına yakalanmamalı, yakalandı mı susup yerine oturmalı, oturmadı mı yaşadığı mağduriyete kimse kulak vermemeli, hiçbir yerde dile getirilmemeli!
Evet Hilal hanım Muhammed Emin Yıldırım’ın paylaşımından rahatsız olup hiçbir ölçü tanımayan bir adaletsizlik ve vicdansızlıkla zehirlediğiniz kitlelere “ajitasyon”un alasını yaparak dile getirdiğiniz üzere bu konuda “kamuoyuna çağrı yaparken belirtilmesi gereken” önemli hatta en önemli “detay” bu kadının Fetö üyeliğinden hüküm giymesi!