Şaibeli Silah İhaleleri İddianameye Girecek mi?

Merakla bekliyorum, 28 Şubat iddianamelerinden birine, geçmiş yıllara dönük şaibeli silah ihaleleri de dâhil edilecek mi, diye.

Lale KEMAL

28 Şubat iddianamesine şaibeli silah ihaleleri girecek mi

Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu (DDK), bir ilke daha imza atarak, bırakın kamuoyunu parlamentoda dahi mercek altına alınmayan silah alımlarının denetlenmesi kararını aldı. 7 kasım tarihli açıklamada, silah alımları ifadesi geçmiyor ama biliyoruz ki DDK’nın, denetim yapacağını belirttiği kısa adı SSM olan Savunma Sanayii Müsteşarlığı, Türkiye’nin silah alımlarını gerçekleştiren bir kurum. DDK açıklamasında, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün talimatıyla, diğer bazı kurumların yanı sıra SSM’nin, 2010, 2011 ve 2012 yılı faaliyet ve işlemlerinin (gerektiğinde önceki yıllara da bakılmak suretiyle) denetimi kararı alındığı bildirildi. Bu açıklamada dikkat çeken bir husus da, diğer kurumlar için öngörülmemesine rağmen yalnızca SSM için parantez içinde belirtilen ve kurumun gerektiğinde önceki yıllardaki faaliyetlerine de bakılması ibaresi.

DDK’nın, SSM’yi denetim kararı alması bağlamında şu noktanın vurgulanması gerekiyor; SSM, DDK’nin inceleme altına alacağını belirttiği üç yıl içinde belki de 27 yıl önce kurulduğundan bu yana göreceli olarak en şeffaf dönemini yaşıyor basınla iletişim açısından zayıf bir kurum olmaya devam etse de. Göreceli diyorum, zira, SSM’nin önceki yıllarında yaptığı silah alımlarında başıboşluk adeta kural hâline gelmişti. DDK’nın, SSM’nin faaliyetlerini denetim kararı almış olması, 2010 yılında kabul edilen ve ilk kez, istisnai hükümlerine rağmen askerî harcamaların denetlenmesinin önünü açan Sayıştay Yasası’nın, bağımsız denetim yapma işlevini yerine getiremediğini de gösteriyor.

Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’nun, TSK’nın harcamalarını ve son yıllarda artık ayyuka çıkan asker intiharı vakalarını ise Anayasa’nın 108. maddesindeki kısıtlayıcı hüküm nedeniyle denetleyemediğini bu vesileyle belirtmekte yarar var. Dolayısıyla, DDK, önemli silah tedariki işlemlerini yapan SSM’yi, siyasi iradeye bağlı olmasından dolayı bu alanda kısıtlayıcı bir hüküm bulunmaması nedeniyle denetleme kararı almış bulunuyor.

Diğer yandan, her ne kadar SSM, silah alımlarının önemli bir bölümün gerçekleştirse de TSK vakfına bağlı 18 silah firmasının denetimi, yeni Sayıştay yasasındaki istisnai hükümler nedeniyle yapılamıyor. Dolayısıyla DDK’nın, SSM’yi denetlemek suretiyle silah firmalarının da faaliyetlerini inceleyeceğini umuyoruz.

SSM, her ne kadar kanunen siyasi iradeye bağlı olsa da özellikle AK Parti dönemi öncesinde, silah alımlarında TSK’nın kontrolü altında bulunuyordu. Oysaki yine vurgulamakta yarar var, başta yolsuzluk iddialarına maruz kalmamaları ve silahı kullanıcı pozisyonunda olmaları nedeniyle, demokrasilerde askerler, silah alımlarında karar alıcı olamazlar. Halen, başbakanların başkanlık ettiği ve Genelkurmay başkanları ve Milli Savunma bakanlarının katılımıyla yapılan dolayısıyla sınırlı bir oluşum olan icra komitesinin silah alımlarına karar verdiğini ve bunun şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkesine ters düştüğünü belirtmekte yarar var.

DDK’nın, SSM’nin, gerektiğinde 2010 öncesi faaliyetlerini de denetleme kararı, kritik bir konu. Zira bu kurum, yukarıda da belirttiğim üzere silah alımlarında askerin kontrolü dışına çıkamamış ve kontrolsüz hâle gelmişti. Özellikle, 28 Şubat post modern darbe dönemi silah ihalelerinde ciddi şaibelerin konuşulduğu yıllar olmuştur.

DDK’nın, SSM’yi denetim kararı almasında, 28 Şubat post modern darbe dönemini de kapsayan silah alımlarıyla ilgili önemli belgeler içeren bazı ihbarların rol oynadığını düşünüyorum.

28 Şubat post modern darbesine ilişkin ilk iddianamenin üç hafta içinde açıklanması bekleniyor. Bu darbe kapsamında şu anda cezaevinde olan bazı emekli generallerin, kimi önemli sivil şahsiyetlerle birlikte 28 Şubat dönemine denk gelen yıllarda silah ihalelerinde önemli rol oynadığını biliyoruz.

Merakla bekliyorum, 28 Şubat iddianamelerinden birine, geçmiş yıllara dönük şaibeli silah ihaleleri de dâhil edilecek mi, diye.

Türkali’ye hatırlatmak lazım

Oyuncu Deniz Türkali, hayat karartan 301 kararına imza attığı hâlde ironik bir biçimde, hak arama yeri olan kamu başdenetçiliğine atanan Yargıtay eski üyesi Ömeroğlu’na yönelttiği eleştiriyi yeminli AK Parti düşmanlığına çevirmiş adeta. “Bu kadar kötü, bu kadar hain bir dönem ne zaman yaşadık” diye soran Türkali’ye, belli ki görmezden geldiği geçmişimizi ve geleceğimizi çalan, karanlık askerî darbeler dönemlerini hatırlatmakta yarar var.

loglu@superonline.com

TARAF 

Yorum Analiz Haberleri

"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango
Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye