Çatışmaların yavaşladığı bir sırada Halep'e 15 km uzaklıktaki Merra'ya doğru yol alıyoruz. Yanımda silahını hazırlayan Muhammed Emin henüz 20 yaşında. Geçen yıl Lazkiye'de askerliğini yaparken amca oğlunun Esed güçleri tarafından öldürüldüğünü öğrenmiş. Ardından komutanlarının kadın-çocuk demeden öldürme emri vermesine üzülen Türkmen genci, ordudan kaçmış.
M.Emin gibi Esed güçlerine karşı savaşan yüzlerce Türkmen var. Kadın ve çocuklar güvenli görülen Türkiye sınırındaki köylerde konaklarken erkekler Halep'e savaşmaya gidiyor. Silah ve mermi sıkıntısı had safhada. Muhalifler "Eskiden 2 dolara binlerce mermi alınırdı, şimdi tek mermi 2 dolar." diyor. Ortak olduğumuz sahurun menüsünde ise 'hıbız' dedikleri ekmek ve gazı kaçmış bir portakal suyu var.
Mera kasabasına doğru yol alırken arabada silahını hazırlayan Muhammed Emin, rejime bağlı askerler tarafından öldürülen amcasının oğlunun tek suçunun Facebook'a Humus'ta başlayan eylem görüntülerini yüklemek olduğunu söylüyor. Bu olayın ardından ordudan firar etmeyi düşünen Emin, bu konudaki kesin kararı alışını ise şöyle anlatıyor: "Silah zoruyla komutanlarımız kadın ve çocuklardan oluşan kalabalığa ateş etmemizi istiyordu, bir Müslüman olarak suçsuz insanlara ateş edilmesini kabul edemedim. İlk fırsatta ordudan kaçtım." diyor.
Türkmen olan Muhammed Emin gibi Halep'te Esed güçlerine karşı savaşan yüzlerce Türkmen var. Kadın ve çocuklar güvenli görülen Türkiye sınırındaki köylerde konaklıyor. Erkekler ise günlük veya haftalık olarak toplanma merkezinden Halep'e savaşmaya gidiyor. Birkaç gün ya da hafta çatıştıktan sonra geri güvenli karargâhlara dönüyor. Burada dinlenip ihtiyaçlarını giderdikten sonra komutanlarından aldıkları emirlere göre yeniden cephenin yolunu tutuyor.
Muhaliflerin Beşşar Esed'in askerlerinden bile daha çok korktukları bir güç var: Şebbihalar... Esed'e bağlı bu paralı güçler, çatışma bölgelerinde sivil kıyafetle hareket ediyor. Kimi uzun namlulu silahlarla araçların üzerinde, kimi de kimliğini gizleyerek belindeki silahlarla muhalifleri öldürüyor.
Düzenli bir savaş biçimleri yok. Muhaliflerin verdiği bilgilere göre, en çok can kaybı Şebbiha saldırıları yüzünden yaşanıyor. Esed'in üniformalı askerlerinden korkan yok. Bir muhalif, "Onlar bizim kardeşlerimiz. Zorunlu olmasalar savaşmazlar, zaten bir karışıklık çıktıklarında üniformalarını çöpe atıp kaçıyorlar. Keşke Esed büyük bir birlik halinde gelse... Bizi gördüklerinde firar ediyorlar.
Ama Şebbihalar öyle değil, asker kaçınca onlar geliyor." diyor. Halep'in en önemli Şebbiha liderlerinden Zeyno Berri ve yakın çevresi canlı olarak ele geçirilmiş. Ardından Berri'yi 'sorgulayıp, yagılayan' muhalifler, sonra da kurşuna dizerek infaz etmişler. Operasyonun tümü kamera ile görüntülenmiş. Önce Berri'ye ve adamlarına tek tek isimleri soruluyor. Ardından tümü duvarın kenarına diziliyor, sonra da kalaşnikoflarla üzerlerine kurşun yağdırılıyor.
Sahur menüsü: Ekmek ve gazı kaçmış gazoz
Muhalifler ne büyük ihtiyaçlarının silah ve mermi olduğunu anlatıyor sürekli. Özgür Suriye Ordusu'ndan bir komutan cephane sıkıntısını, "Eskiden 2 dolara binlerce mermi alınırdı, şimdi tek mermi 2 dolar. Sürekli takviye yapılıyor ancak kimi zaman yeterli olmuyor." sözleriyle anlatıyor. Yiyecek sıkıntı yaşansa da herkes bulduğunu yiyor. Bizim de ortak olduğumu sahurun menüsünde 'hıbız' dedikleri ekmek ve gazı kaçmış bir portakal suyu var.
Muhalifler Halep'te çatışmanın yanı sıra ele geçirdikleri yerlerde 'belediyecilik hizmeti' de vermeye başlamış. 'Bir salgın hastalık olmasın' diyerek, buldukları 2 traktörlerle şehrin içindeki çöpleri toplayıp, uzak yerlere taşıyor, arabalarla sokaklarda ekmek dağıtmaya çalışıyorlar. Halep'teki Şifa Hastanesi de muhaliflerin elinde. Burada yaralıları tedavi ediyorlar. AA muhabiri Sinan Gül de vurulduğunda bu hastaneye getirilmişti.
Timeturk