Sahte ilahlar ve sapmalar...

Yaşar Değirmenci, İslami değerlerin ötelendiği bir vasatta kazanımların gerçekten ziyan olacağını ifade ediyor.

Yaşar Değirmenci / Yeni Akit

İlahlaştırma yanlışı

İnsanın önce şu soruları kendisine sorması gerekiyor: 

Kendi değerlerimden, neden uzağım? Niye kendi kutsallarımla buluşmuyorum? 

 “Ben çözümün bir parçası mıyım, yoksa sorunun bir parçası mıyım?” sorduğu bu soruyu dürüstçe cevapladıktan sonra içinde bulunduğu yapıyı sorgulaması gerekiyor.

Bu sorulara bulunabilecek her tür cevap iki tasavvurdan neşet eder. Birincisi vahyin inşa ettiği bir tasavvur, ikincisi vahiy dışı bir kaynağın inşa ettiği bir tasavvur. Vahyin inşa ettiği bir tasavvura sahip olan için problem yok. Onlar probleme doğru teşhis koymayı bilirler. Diğerleri ise problem hakkında en azından tereddüde düşerler. Bir “acaba” oluşur. Değerleriyle ilişkisini değil, değerlerini sorgulama yanlışını tercih eder. Önce, tasavvurumuzu yoklamamız gerekiyor. Ondaki istikamet sapmalarını tesbit etmemiz gerekiyor. Bu sapmaları doğru ölçüye göre yeniden kontrol etmemiz ve düzeltmemiz lazım.

Batı’da, daha düne kadar şeytanlaştırılan İslâm’ın, bir anda evrensel ilkeleri, önerileri sebebiyle yeniden cazibe merkezi haline getirildiği bir sırada, İslâm tarihinin öncü milletinin çocukları; bizim ülkemizde İslâm’ın, İslâmî değerlerin ülkenin sözüm ona aydınları tarafından aşağılanması ülkenin geleceği açısından düşündürücüdür.

İnanmıyor olabilirsiniz, başka bir dine, ideolojiye vesaire inanıyor olabilirsiniz; ama bu toplumun kahir ekseriyetinin inandığı, dünyanın büyük saygı duyduğu İslâm’a, İslâmî değerlere, kendi medeniyetimiz İslâm’a, o medeniyeti devlet olarak uygulayan Osmanlı’ya karşı yapılanları düşünelim. 

Resmi törenlerde olanları kendi değer süzgecinden geçirerek. 

Ayetlerden başlayarak. Sadece meallerini vereceğim. İsteyenler meallerle yetinmeyip tefsirlere bakabilirler. 

“Onun gibiler, kendileri için izzet ve kuvvet kaynağı olsun diye Allah’tan başka birtakım ilâhlar edindiler.” (19 Meryem 81)

“Ey insanlar! Size bir örnek veriliyor; şimdi onu iyi dinleyin: Allah’tan başka ilâh yerine koyup taptığınız putlar, bütün imkânlarını toplayıp bir araya gelseler de, tek bir sinek bile yaratamazlar. Hatta sinek onlardan bir şey kapıp götürse, onu dahi kurtarıp geri alamazlar. İsteyen de âciz, kendisinden bir şey istenilen de!” (22 Hac 73)

“Allah’ı bırakır da, kendisine zararı da faydası da olmayacak şeylere yalvarır durur. İşte bu, içinden çıkılmaz derin sapıklığın ta kendisidir.” (22 Hac 12)

“Buna rağmen müşrikler Allah’ı bırakıp birtakım ilâhlar ediniyorlar ki, bunlar bir şey yaratamadıkları gibi, üstelik kendileri yaratılmaktadır. Sonra, ne başlarına gelecek bir zararı savma, ne de kendilerine herhangi bir fayda sağlama gücüne sahiptirler. Ayrıca bunlar öldürmeye de, hayat vermeye de, yeniden diriltmeye de muktedir değildirler.” (25 Furkan 3)

“İbrahim onlara şöyle dedi: “Sizin Allah’ı bırakıp bir takım putlar edinmenizin sebebi, sırf bu dünya hayatında birbirinize duyduğunuz sevgi bağları ve aranızda oluşturduğunuz kirli çıkar ilişkileridir. Fakat kıyamet günü birbirinizi tanımayacak ve birbirinize lânet yağdıracaksınız. Sizin varacağınız yer ateştir; sizi oradan kurtaracak yardımcılarınız da olmayacaktır.” (29 Ankebut 25)

“Aslında bu putlar, sizin ve atalarınızın uydurduğu bir takım kuru isimlerden, gerçekliği olmayan boş lafızlardan ibarettir. Allah onların ilâhlığı hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Dolayısıyla bunlara tapanlar, başka şeye değil sadece kuruntuya ve nefislerinin arzularına uymuş olurlar. Halbuki onlara Rableri tarafından doğru yol rehberi olan Kur’an ve Peygamber de gelmiş bulunmaktadır. Yoksa insan, arzuladığı her şeye sahip olacağını mı sanı-yor? Hayır! Gerçek böyle değildir! Âhiretin de dünyanın da mutlak sahibi ve hâkimi Allah’tır. Kimse O’nun hükmüne karışamaz ve kime neyi vereceğini yalnız O takdir eder.”

  (53 Necm 23- 25)

Yazım; Kemalistlere, paganistlere, nihilistlere, bütün oryantalistlerin emrinde olan aydınlara, uygulamak için Batı’dan talimat bekleyenlere. Hayran oldukları Batılı sinemacının konuşmasıyla bitirmek istiyorum. Dersler yapılacak konuyu uzatmama adına.  

Bu milletin, bu ümmetin, bu insanlığın derdiyle dertli Allah’a kulluk şuuru” ile yaşamaya çalışan, özgürlüğün “Allah’a kulluk” ile başladığını hatırlatarak, başka kulluk gösterilerine ‘hayır!’ diyerek, kendi kutsallarımızla buluşalım çağrısı yaparak… 

Film yönetmeni Francis Ford Coppola, Fas’ta düzenlenen Uluslararası Film Festivali’nde bütün dünyanın İslâm hakkındaki ezberlerini bozacak çok önemli bir konuşma yaptı. Türkiye’deki Müslüman bir ülkenin entelektüelleri olarak seküler aydınların asla yapamayacakları çapta, seviyeli, kaliteli nefis bir konuşma bu. 

Şöyle diyor Coppola irticalî olarak yaptığı ilginç konuşmada:

 “Dünyadaki sorunlar yürek burkuyor. Evet, yürek burkuyor ancak eğer Kur’ân’ı biliyorsanız, Kur’ân’ın ilk sözleri şu şekildedir: 

‘Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla! Tüm övgüler ve minnet O’nadır. O ki, tüm varlık dünyalarının/ âlemlerinin Rabbidir. O ki, Rahman ve Rahim’dir. Hesap gününün sahibidir.’ Bu ayetlere göre merhametlilik ve rahmet ilk sayfada iki kez tekrar ediliyor.

 ‘Yalnız Sana ibadet eder ve yalnız Senden yardım dileriz. Bizi doğru yola ilet. Nimet verdiklerinin yoluna. Gazab(ın)a uğrayanların ve sapkınlarınkine değil.’ 

Bu sebeple kim bu güzel dini bilirse, hatta öyle güzel ki, 13. yüzyılda medeniyetin zirvesiydi, bize matematiği ve bilimi veren Arap medeniyetinin. Herkes bilir ki, bu dinin köklerindeki en önemli iki kelime şunlardır: Allah, Rahman ve Rahim’dir. Ve biz inanıyoruz ki, bizi bu dünyadaki anlamsızlıktan ve insanlara acı veren korkunç şeylerden kurtarsın. Allah, insanların acı çekmesini istemiyor. 

Çünkü Allah Rahman’dır ve Allah Rahim’dir. Söylemek istediklerim bunlar.”

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!