D. Mehmet Doğan / TYB
İktidar fakat ne pahasına?
Bu ülkede kesin inançlı bir kitle var: Bunlar CHP’li; ideolojik olarak yerleri belli. İdeolojinin sahasından çıkıp gerçeklerle yüzleşmek gibi bir meseleleri yok.
Kafaları tek parti dönemine takılmış, bugüne gelemiyorlar. Tıkırları yerinde, iktisadî durumları iyi. Çünkü her devirde onlar seçkin bir zümre olarak milli gelirden paylarını alırlar.
Onlar siyasî iktidarın hizmetine, yaptıklarına, memleketin hayat şartlarını değiştiren uygulamalarına asla bakmıyorlar. Böyle şeyler oylarının yönünü değiştirmiyor. İzmir, malûm çok meşhur bir örnek. Türkiye’nin belediyecilik açısından en kötü yönetilen şehri İzmir. Bu zümre belediyenin bu durumundan şikâyet etseler de siyasi mağaralarından çıkamıyorlar.
Türkiye İzmir’den ibaret olsa idi!
Eğer Türkiye’de İzmir gibi iller çoğaltılabilse idi, Kılıçdaroğlu kolaylıkla iktidara gelebilirdi. Hem de bin bir kılığa girmeden, sağa sola taviz vermeden, kişiliğini koruyarak bunu başarabilirdi. Va esefa, Kılıçdaroğlu bu durumda en nihayet İzmir büyükşehir belediye başkanı olabilir!
Türkiye İzmir değil ve İzmir Türkiye kadar büyük değil, büyümesi de mümkün değil. İşte o zaman milletten istenilen şeyi almak için vermek, çok vermek, daha çok vermek, kandırıcı hamleler yapmak gerekiyor. Herkesle düşüp kalkmak, herkese onlardan olduğunu isbat etmek ve zaman zaman kendisi olduğunu inkâr etmek icab ediyor!
“Altılılı masa”nın ittifak dahilinde iki AK Parti düşkünü var, bunlar mağduru oynuyorlar. Bunların fikri-zikri yoktur, varsa da ayrıldıkları partide kalmıştır.
Artı bir bayan “milliyetçi” lider var, erkek rolü oynuyor, fakat kadınca refleks gösteriyor ve ulusalcılık çukuruna yuvarlanıyor. Saadet Partisi var, Tayyip Erdoğan kompleksi ile her türlü yanlışa razı oluyor. Bunlar kinlerini din edinmişler. DP’yi ve hatta bunları bir kenara bırakalım: HDP faktörü var. HDP’liler kampanya boyunca her zamanki borazanlarını öttürdüler. Terörün nasıl olağanlaştırılacağını, “serok”un nasıl hapisten çıkacağını her yerde davul zurna ile ilan ettiler.
Bu sayılanların CHP’nin yüzde yirmilerdeki oyuna ihtiyacı var, CHP’nin de 1950’den beri iktidara ihtiyacı var! 73 üç yıl geçmiş, tek başına iktidar olamamış. Şimdi de haline bakmadan iktidarın zirvesine oynuyor.
İttifak partileri yüzde 20-25’e ne kadar ilave yapabilir? Dört partiden küsurat ilave beklenebilir. Yüzde bire varır mı bu ilave? Yüzde bire varsa küsurat demeyeceğiz. Görünüş o ki, İYİP ile HDP (bu arada terör uzantıları bayağı yeşillenmişler, yeşil sol gömleği giymişler) var. Yuvarlak hesap 10 İyi Parti, 10 HDP. Ne etti? % 45!
Diğer küsuratlar sadece CHP’yi geniş gösterme stratejisinin malzemesi.
Birinci tur hüsranla sonuçlandı…İkinci turu hezimet bekliyor!
Şimdi hüsrana yol açan açılımları yapmak lâzım. “İnce’nin oyları nasıl olsa döner, biz Ogan’a bakalım!” Hemen bir beyanat: “Türkiye’ye 10 milyon mülteci doldurdular, bir 10 milyon daha dolduracaklar!”
Sinan Oğan taraftarları bu beyanat üzerine hemen safa girmeye başlamış olmalılar! Bunlar saf ülkücüler ya!
Bu iş bu kadar kolay mı?
Kim bu yüzde 5 küsurluk seçmen? Önce on tahlil etmek lâzım.
Başlangıçta muhtemelen MHP’den kaçanlardı, seçim sürecinde İyi Parti’den kaçanlar da bunlara eklendi. Bayağı bir yüzde 5’lik kitle ortaya çıktı. Son yıllarda milliyetçilik yükseliyor, fakat bu yükselişi fikirle takviye edecek bir vasat yok. Kahvehane milliyetçiliği, stadyum milliyetçiliği bu. Slogandan öteye gidemiyor.
Bunların bir kısmının seçime katılmaktan imtina edeceğini düşünebiliriz. Ne de olsa vazifelerini yaptılar, protestolarını ortaya koydular. Daha ötesi zahmete değmez!
Bir kısmı asıl düşmanın terör olduğu bilinciyle terör uzantısı partiyle gizli müttefik Kılıçdaroğlu’na oy vermeyeceklerdir.
Hadi bir kısmı da versin! Sırf yabancı düşmanlığı, mülteci düşmanlığı takıntısıyla!
Bu üç zümreyi eşit saysak bile sonucun ne olacağı ortada.
Beyhude gayretin mezarcı bu milleti gömemezsin!
“Anketlerin c. başkanı”nın kimliği hakkında ne diyebiliriz?
Seyyid, dede, atatürkçü, islâmcı, milliyetçi-ülkücü, demokrat, batıcı, Amerikancı, yabancı düşmanı-mülteci düşmanı…Bu haliyle yedi tül dansı yapan rekkase gibi. Her kıvırtmada bir bir tülü atıyor. Önce hangisini atar? demokratlığı mı, milyetçi-ülkücülüğü mü, İslâmcılığı mı?
Seçim onu yuvaya döndürecek: “Seyyidlik?”, dedelik soydandır. Kala kala atatürkçülük kaldı. Onun da seçim kazandırma gücü yok!
*
Diyelim ki kazandı…Şahsiyeti bu kadar deforme olmuş, bin bir kılığa girmiş, sağdan soldan didik didik edilmiş bir zavallı böyle bir ülkeyi yönetebilir mi?
Kaybederse kendisine ve partisine zarar verecek. CHP bir daha bu gücüne bile erişemeyecek. Son c. başkanı adayı da emekli olup, hatıralarını yazacak. 6+1’li masa entrikaları bu hatıratın en eğlenceli (ve maalesef trajik) bölümünü teşkil edecek!