AK Parti'yi kapatma davasının "işaret fişeği" Cumhuriyet gazetesinin "Gizli Amerikancı" patronu İlhan Selçuk'tan gelmişti…
İlhan Bey, geçen hafta yayınlanan "Sonra oturup ağlamasınlar" başlıklı yazısında şöyle diyordu:
"Bu gidişle bir şeyler olacak…
Bir şeyler olduğunda sonuç düşündükleri gibi çıkmazsa oturup mazlum rolünde ağlamasınlar…"
Selçuk, 24 Ocak tarihli yazısında da başsavcıyı tehdit eder mahiyette şu satırları yazmıştı:
"Savcı kırmızı çizgiyi çiğneyip bölücülük ya da dincilik yapan siyasal partiye dava açmasın…
Görür gününü…"
* * *
Başsavcı Yalçınkaya'yı giderayak Ahmet Necdet Sezer atamıştı…
AKP'ye kapatma davası açılması için hazırlıklar yapıldığı bilgisine ulaştığımda Sezer henüz Çankaya'yı terk etmemişti…
Başsavcıya "AKP'ye dava açması yönünde bir yükleme yapılması" sürecinin Sezer'le birlikte başladığı anlaşılıyor…
Çankaya tartışmalarının kıyasıya yapıldığı o günlerde böyle bir kapatma davasını yetiştiremediler…
Yaklaşık bir yıl sonra adeta "gazete kupürlerinden, karpuz kabuğundan" müteşekkil mevhum ithamlarla dolu, yalınkat gerekçelerle dava açtılar…
"Ahmet Necdet Bey"in Çankaya'da iken "tandem oynadığı" zat İlhan Selçuk'tan başkası değildi…
Selçuk'un dava açılacağından haberdar edildiği belli…
Başsavcıya, bir şekilde vazgeçebilir diye olsa gerek sütunundan "tehditkar mektup" bile yazıyor, İlhan Bey…
Selçuk, 2006'nın Kasım'ında da bir "açık mektup" yazmak suretiyle Bush Amcası'ndan "AKP iktidarını alaşağı etmesini" istemişti!
Hangi İlhan Selçuk'tu bu?
Gazetesinin 2006'nın Mayıs ayında peş peşe üç kere bombalanması olayını bu zamana kadar özenle örtbas etmeye çabalayan İlhan Selçuk'tu!
Kamuoyuna "dinci" diye sunulan "Ulusalcı" Danıştay saldırganı Alparslan Arslan, Cumhuriyet'i bombalayan kadroda yer almıştı…
* * *
Şimdi, geliyoruz Yalçınkaya'nın iddianamesine…
"Yargıtay Cumhuriyeti" Başsavcısı, laikliğe karşı işlendiğini iddia ettiği Danıştay cinayetini delil olarak AKP'nin kapatma davasına koymuş bulunuyor!
Burası çok önemli…
Alttan alta "En iyi savunma hücumdur" anlayışı belirginleşiyor, bu noktada…
İddianamede kurulan akla ziyan bağlantı şu: "Erdoğan'ın Mersin'deki bir konuşmasında Danıştay İkinci Dairesi'nin türban kararını eleştirmiş olmasının Danıştay'a saldırıya neden olduğu" iddia ediliyor!
Başsavcının hurafeler üreten hayal gücü ve de faşizan yaklaşımı burada nasıl sırıtıyor görüyorsunuz…
Bir Başbakan Danıştay İkinci Dairesi'nin kararını eleştiremeyecek, öyle mi?
Eleştirdiğinde de böyle bir iftira ile karşı karşıya kalacak!
Başsavcımız, çoktan kanıtlanmış bulunan Danıştay-Ergenekon bağlantısının üzerine örtmeye çabalıyor olmasın, sakın!
Yalçınkaya, Arslan'ın son duruşmada "Şeriatı engellemeyin" diye konuşmasını da AKP'nin dosyasına koyuvermiş…
Dikkat ediniz, Başsavcı, Arslan'ın "ulusalcı" olduğunun ortaya çıkmasıyla hiç ilgilenmiyor…
Kendisine, Danıştay Provokasyonu'nu pekiştirmek için "şeriatçı replikler" söylettirilmiş olabileceğini düşünmüyor bile…
Ümraniye cephaneliğine atılan bombaların Cumhuriyet'e atılan bombalarla aynı olduğunun ispatlanmış olması, başsavcının umurunda değil!
İşbu son kanıt Yalçınkaya'nın peşin hükümlü ve gerçeği hasıraltı etmeye çalışan bir yargıç olduğunu resmen ortaya koyuyor…
Kapatma davasının arka plandaki nedenlerinden birinin, Ulusalcı-Darbeci Ergenekon Çetesi'nin daha fazla üzerine gidilmesini engellemek olduğu aşikardır!
* * *
Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan'ın 27 Mayıs'ı yücelten ve üç masum devlet adamının idamını öven konuşmasını da hesaba dahil ediniz…
Çölaşan'ın; Alparslan Arslan'ın saldırı esnasında söylemeyi unuttuğu repliği, söylemiş gibi kamuoyuna anlatmış olduğu gerçeğini de hatırlayınız…
Kapatma davasının açılacağından haberdar edilen bir diğer sima ise "Morrison Süleyman"dı…
Demirel, kısa bir süre önce "Türban şeriat istemenin aracıdır" çıkışıyla Eski Statüko çizgisindeki vazifesini yerine getirmişti…
Peki, Demirel'in yeğeni Murat Demirel'i kim kurtarmıştı?
Murat Bey'in "bir yıl hapis cezasına çarptırıldığı dava dosyası" Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nda kaybolmuş…
Zamanaşımına uğradıktan sonra dosyamız birdenbire bulunuvermişti…
Yeğen Demirel de kurtulmuştu!
Yeni Şafak Gazetesi