Sadece Şener’in, Balbay’ın, Özkan’ın mı kızı var?

Ali İhsan Karahasanoğlu

Nedim Şener’in, dünkü duruşma girişinde eşine yönelttiği “Kızımız Vecide’nin karnesi nasıl?” sorusu, Ergenekon medyasının verdiği habere göre, salonda “duygusal anlar yaşanması”na sebeb olmuş!

Duygusal anlar, hep onların hakkı zaten.

Nedim Şener, ağababası Uğur Dündar ile birlikte, Ergenekoncuları ekrana çıkartıp konuştururken, İHL’li kızların başlarının açtırılması için kumpaslar kurulurken, kimse ağlamıyordu.. Dolayısı ile, duygusal anlar da, hiç yaşanmıyordu..

Ne zaman ki Nedim içeri girdi. Kızının üzerinden, duygusal anlar yaşanmaya başlandı..

Mustafa Balbay, Genelkurmay karargahında komutanlarla buluşup, “hangi haberi nasıl yapacağı”nın direktifini alıp, “Başbakan’ın generaller tarafından çocuk azarlanır gibi azarlandığı” haberlerini yaparken, kimsede “duygusal anlar”la ilgili bir muhabbet yoktu.

Ne zaman ki, Balbay hesap vermeye başladı.. Yazdığı mektup panellerde okunup, ilköğretim öğrencisi kızı Yağmur’un gözyaşlarına boğulduğunun haberleri yapıldı..

Tuncay Özkan, Vakit gazetesini televizyon ekranında canlı yayında buruşturup, yere atarak çiğnemeye kalkıştığı zaman, kimsede “duygusal anlar” sohbeti yoktu..

Ne zaman ki Tuncay Özkan’ın bu küstahlıkları, derin bir yerlerden aldığı destekle yaptığı ortaya çıkınca... Bunun hesabını vermesi istenince.. Özkan’ın kızı Nazlıcan’ın hangi okula gittiği, okula devamsızlığı, okulun kendisine “Ya okulun, ya baban” diye çıkıştığı ve Nazlıcan’ın da “babasını seçtiği” haberleri üzerine, uzun soluklu romanlar okumaya başladık.

Gariban başörtülülerin doğru dürüst bir medyası mı var ki; Tıp Fakültesi’nin 5. sınıfında iken sokağa atıldığının hikayesini anlatsın.. 5 sene okuduğu fakülteden, bir sabah ansızın, rektör efendinin aklına esen başörtü yasağı ile, polisler eşliğinde kapı önüne konulmasının “duygusal anları”nı yazsın..

İHL’li kızın; onlarca televizyona yerleşmiş, oralarda toplum mühendisliğine soyunan gazeteci ağabeyleri mi var ki, daha lise çağında okul önlerinde polisler tarafından itilip kakılmasının oluşturduğu psikolojik bunalımın haberlerini yaptırsın..

Bir akit var. Birkaç tane daha gazete, birkaç tane daha televizyon..

Hepsi, birkaç taneden ibaret..

Onların da çoğu, “Biraz sabredelim. Sert haberler yaparsak, daha ağır haksızlıklara maruz kalabiliriz” endişesi ile, teraziyi dengede tutmaya çalışıyorlar..

Bizimkiler dengeyi şaşmamaya çalışırken, alın size, patronları cezaevinde iken bile, odatv’nin yaptığı bir haber..

Sadece kendi yandaşlarının haberlerini dramatize ederek vermiyorlar. Saldırıya da devam ediyorlar..

Bugün bile..

İşte, yepyeni bir haber: “İmam Hatipliler 19 Mayıs kutlamalarını neden istemiyor?”

Devam ediyorlar “İşte o ilginç ayrıntı” diye..

Ve haberin görsel malzemesi de, okul töreninde çekilmiş, hepsi başörtülü bir grup İHL’li kız..

Neden istemiyormuşlar, 19 Mayıs törenlerini?

İmam Hatip lisesi mezunu olduğunu belirten LDT Eğitim Politikaları Araştırma Koordinatörü Ufuk Coşkun isimli bir kişi üzerinden aktarılıyor, başörtülü kızların, 19 Mayıs törenlerini niye istemedikleri!..

Kel kafaya şimşir tarak usulü..

Ortada başörtülü kızların görüntüsü var ama.. Birilerine, başörtülü kızları hedef gösterme niyeti var ama..

Haberin içinde, başörtülü bir kız değil, resmi bile yayınlanmayan, bir erkek İHL mezununun hatırası var..

Hoş; o İHL mezununun aktardığı anıya da bir cevap verememişler ya..

Olsun..

Maksat, milli bayramlar üzerinden, dindar insanlara çamur atmak..

İHL mezunu Coşkun, istediği kadar “Biz İHL’de iken, 19 Mayıs törenleri sebebi ile oynanan tiyatro oyununda, kasten bizi düşman asker rolüne çıkartıyorlardı. Düşman rolünde oynamak, bizim ağrımıza gidiyordu” desin..

Onlar, başlık ve fotoğrafla, mesajlarını çoktan verdiler bile..

Aynen, kızımız Vecide’nin, kızımız Nazlıcan’ın, kızımız Yağmur’un üzerinden, “duygusal anlar” mesajlarını verdikleri gibi..

YENİ AKİT