SADAT tezviratı ve Kılıçdaroğlu’nun ciddiyeti!

Kemalist medya organları aracılığıyla köpürtülmeye çalışılan Kılıçdaroğlu’nun SADAT tezviratı CHP zihniyetinin komploculuk ve hayali tehdit üretme yeteneğini gözler önüne seriyor.

HAKSÖZ HABER

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz hafta çok şaşırtıcı bir çıkış daha yaptı ve beraberindeki milletvekilleri ve gazetecilerle SADAT’ın kapısına dayandı. SADAT hakkında birbirinden ilginç iddialar sıralayan Kılıçdaroğlu, özetle “iktidarı seçimlerle devralmamız kesinleşti, buna karşı birtakım ayak oyunlarına girişileceğini biliyoruz, SADAT da bu işlerin merkezinde, şimdiden uyarıyoruz” mealinde sözler sarfetti.

Bunun bir seçim stratejisi olduğu açıktı. Kılıçdaroğlu’nun “geliyoruz, iktidar olacağımız kesin” algısıyla taraftarlarını motive etmeye çalıştığı görülüyordu. Yani, Kılıçdaroğlu çoktan seçimi garantilemiş, iş sandık güvenliğine kalmıştı! SADAT kapısı önünde yapılan eylemle bu algı pekiştirilmek isteniyordu.

İlginç olan ise tüm bu kampanya ortamında Kılıçdaroğlu’nun onca ithamda bulunduğu SADAT hakkında ortaya tek bir delil, veri koyma ihtiyacı dahi hissetmemesiydi.

Açıkçası izlediğimiz şey CHP kadrolarının sahneleme hususunda gayet tecrübeli olduğu “Tehlikenin farkında mısınız?” tiyatrosundan bir bölümdü. Ve bu korku oyunu birkaç gündür CHP medyası eliyle sahnede tutulmaya çalışılmakta.

Cumhuriyet gazetesinin bugünkü nüshası bu tiyatroyu bolca yansıtıyor.

Gazete yazarlarından Orhan Bursalı konuyla ilgili Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmüş ve onun cevaplarını köşesine taşımış. Gazete de bu söyleşiyi manşetine taşımış. Bakın orada Kılııçdaroğlu neler söylemiş?

Cumhuriyet haberin girişinde Kılıçdaroğlu’nun eylemini şöyle tanımlıyor: “Kılıçdaroğlu, kimseye haber vermeden kapısına gittiği Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin (SADAT) iç siyasete müdahale için kullanılabileceğine dikkati çekti.”

Burada ne görüyoruz? SADAT’ın bir şirket olduğu vurgulanıyor, değil mi?

Orhan Bursalı ise şöyle soruyor:

- Sayın Kılıçdaroğlu, aniden SADAT örgütünün kapısına dayandınız milletvekillerinizle beraber, gündemde yokken.. Ciddi bir duyum almadan hareket etmezsiniz. Size gelen mesajda ne deniyordu?

Burada SADAT örgüt oluyor. Bursalı’nın Kılıçdaroğlu’na hitaben “ciddi bir duyum almadan hareket etmezsiniz” iltifatı da not edilmeli!

Peki cevap?

SADAT gibi bir kuruluş demokratik bir ülkede dernek adı altında örgütlenemez. Gayri nizami harp, sabotaj, terör gibi konularda insanları alıp eğitmek bir derneğin işi değil. Eğer bunu bir dernek üstlenmişse ve bu bağlamda iktidardan da destek alıyorsa, Türkiye sağlıklı bir demokratik sistem oluşturamaz. Bu durumu eleştirmek lazım ama insanlar korkuyor, çünkü bu kuruluşun ne yapacağı belli değil.”

Ne derneği? Dernek de nereden çıktı? Pejmürdeliği görüyor musunuz? Kapısına gittiği kuruluşun ne olduğunu dahi bilmiyor.

Devam edelim.

“…Özellikle Suriye konusunda bu derneğin Erdoğan’ın talimatıyla farklı roller üstlendiği kanısındayım. Buna ilişkin açıklamalar, duyumlar, görseller hepsi var. Yasadışı bir işlem yasal görünümlü bir dernek aracılığıyla yapılıyor.”

‘Açıklamalar, duyumlar, görseller hepsi var’ ama ‘kanısında’ imiş! O ‘hepsi var’ olanlardan birkaçını ortaya koysana! Sende bile net bir bilgi oluşturmamış olduğu anlaşılan ‘o hepsi’ nerede?

Orhan Bursalı soruyor:

- Size ulaştırılan belge-duyumda ne söyleniyordu?

Ve Kılıçdaroğlu’nun cevabı:

“Bu konuya girmek istemem… Kamuoyunun dikkatini bunların üzerine çekmemiz lazım; bunlar, toplumu sarsacak olaylar yapmasınlar.”

Ne güzel değil mi? Ortalığı ayağa kaldır ama “Bu konuya girmek istemem” diyerek güya sana ulaşan bilgi ve belgeleri gizle, ne kadar inandırıcı değil mi?

Komedi devam ediyor. Bursalı soruyor:

SADAT örgütünün toplumu sarsacak eylemlere girişmesi konusunda endişeniz ne ölçüde?

Cevap yine çok sarsıcı:

SADAT ve benzer kuruluşların hepsine meydan okuyoruz, herkes korkusuzca gitmeli ve oyunu kullanmalı, bu süreç bu tür olayları düşünenleri planlayanları hayal kırıklığına uğratacak…”

Kardeşim ne SADAT’ı ne seçimi, ne güvenliği? Bu birbiriyle ilgisiz şeyleri nasıl bir araya getiriyorsun? Hangi kafayla irtibatlandırıyorsun?

Tabi Bursalı bunları sormuyor. Daha ötesi bu komikliğe alet olmaktan da utanmıyor. Ne de olsa Cumhuriyet yazarı! Tehlikenin farkında!

Yine Cumhuriyet’in bugünkü nüshasında yayınlanan bir başka köşe yazısına daha göz atalım ki tehlikenin derinliğini ölçelim!

Arif Kızılyalın yazısına “SADAT’ın Farkında mısınız?” başlığını atmış Siz bunu “Tehlikenin farkında mısınız?” diye de okuyabilirsiniz elbette

Yazıdan bir bölüm:

“…burası Türkiye, anı anına uymayan bir ülkeyiz.

İşte bu hengâmede, üstelik il başkanı için tutuklama kararı yazılırken CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu birdenbire SADAT’ın İstanbul Beylikdüzü’ndeki merkezinin önüne gitti.

Yakın danışman grubu hariç kimsenin bilgisi yoktu bu eylemden.

Üstelik, “SADAT paramiliter bir kuruluştur... Burası terörist yetiştiren bir kurumdur” diye açıklama yaptı, sözü “yaklaşmakta olan” seçimlere getirdi.

Ülkenin ana muhalefet lideri olarak, olası siyasi suikast ve iç karışıklık imasında da bulundu Kılıçdaroğlu, “Seçimi gölgeleyecek, seçimin güvenliğini sarsacak herhangi bir şey olursa sorumlusu burasıdır ve Saray’dır” cümlesiyle.

Evet, Kemal Kılıçdaroğlu bu çıkışı boşuna yapmadı. Kulağına bir şeyler gelmese (ki Söğütözü 13. kattaki kaynaklar doğruladı) terör, suikast, sabotaj, baskın gibi riskli sözcükleri kullanmazdı sakinliği ile tanınan CHP lideri.

Bir anlamda suç duyurusunda bulundu.

Şimdi burada, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya büyük bir görev düşüyor. Soylu ivedi olarak, “Bay Kemal..” polemiğini bırakıp CHP liderinden randevu almalı ve “Kemal Bey bildiğinizi, duyduğunuzu devlet kurumlarıyla paylaşın, şu suikastların önüne geçeyim” demeli...”

İşe bakın! Yazar Kılıçdaroğlu’nun hiç kimsenin hakkında bilgisi sahibi olmadığı bir konuda eylem yaptığını vurguluyor ama buna ilişkin bilgi, belge sormuyor.

Üstelik sarsılmaz bir itimatla da “Boşu boşuna bu çıkışı yapmamıştır” buyurarak topu İçişleri Bakanına atıyor. Süleyman Soylu Kılıçdaroğlu’na gidip suikastleri önlemek için harekete geçmeliymiş!  

Ne güzel memleket!

Arif Kızılyalın SADAT hakkındaki tüm bilgileri yine gazetesinin yazarlarından Işık Kansu’nun iki yıl önce yazdığı bir yazıdan derlemiş. Yazı da gerçekten çok derinlemesine bir yazıymış! Aynı yazıda şu çok müthiş delili de okuyabiliyoruz:

“Cumhuriyet’teki haberlerde AKP’nin geçmiş yıllardaki Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın SADAT Başkanı Tanrıverdi’ye “Ooo paşam, ordular kurup silahlar yapıyormuşsunuz” diyerek yaptığı yarı şaka yarı ciddi çıkışı da okuduk.”

Yarı şaka, yarı ciddi öyle mi?

Bülent Arınç’ın saçmalığa dikkat çekmek için ti’ye alarak söylediği sözlerden bile vehimlerine delil üretmeye çalışmak gazetecilik mi oluyor?

Cumhuriyet Kılıçdaroğlu’nun pasını gole çevirme konusunda çok hevesli. İşte bugünkü nüshada SADAT konulu 3. köşeyazısı. Bu da Cumhuriyet’in dedikodu uzmanı bir başka yazarı Barış Terkoğlu’nun kaleminden. Başlık şöyle: “Sokak Eylemlerine SADAT hazırlığı

İçerikte ne var? Hiçbir şey! SADAT’ın defalarca izahını yaptığı, cevabını verdiği iddiaları bir daha sıralamış Terkoğlu. Ve yazısını bitirirken de şunları söylemiş:

Öyle anlaşılıyor ki seçime doğru, suikast-provokasyon-terör duyumu alan Kılıçdaroğlu, SADAT hamlesiyle, iktidara bir mesaj verdi. Testi kırılmadan “Aklınıza bile getirmeyin” dedi.”

Anlaşılıyor değil mi?

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!