Sabır ve kardeşlik ayı Ramazan geldi...

Süleyman Gülek, Ramazan'ın mahiyeti hakkında hatırlatmalarda bulunuyor.

Süleyman Gülek / Yeni Akit

Oruç ve Kur’an ayı ramazan

İslam’ın beş esasından biri de Ramazan ayında oruç tutmaktır. Oruç, niyet ederek imsak vaktinden iftar vaktine kadar yeme-içme ve orucu bozan şeylerden uzak durularak yerine getirilen ibadettir. Oruç; ergenlik çağına girmiş, akıllı ve sağlıklı Müslümanlara farzdır. Orucun farz bir ibadet olduğu Kur’an’da şöyle belirtilmiştir: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi sizlere de farz kılındı.” (Bakara, 2/183)

Sağlık durumu elverişli olmayanlar, yolculuğa çıkanlar, hamile ve bebeklikadınlar oruç tutmakla sorumlu tutulmamıştır.Bu kişiler oruç tutabilecek duruma geldiklerinde tutamadıkları gün sayısınca oruç tutarlar. Buna kaza orucu denir. Kur’an’da bu konuyla ilgili olarak şöyle buyrulur: “... Kim hasta olur yahut yolculukta bulunursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde oruç tutsun (kaza etsin). Allah sizin için kolaylık ister, güçlük istemez...” (Bakara, 2/185)

Ramazan ayı ibadet, rahmet ve mağfiret ayıdır. Bereketi bol, hayrı çok olan bir aydır. Bu ay, yardım, bağış, rahmet ve ihsan ayıdır. Ramazan ayı, bir yıllık maddî ve manevî kirlerden temizleneceğimiz, insanî duyguların coştuğu, tevbe edip Hakk’a yönelme bilincinin geliştiği maddî ve manevî bir terbiye ayıdır.

İnsanlığı, fikrî ve ahlâkî yanlışlıklardan kurtarıp, ilme, medeniyete ve dolayısıyla dünya ve ahiret saadetine ulaştıran Kur'an-ı Kerim, bu ayda nazil olmuştur. Bu ayın faziletini Yüce Allah, "Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak kendisinde Kur’an’ın indirildiği aydır. Sizden her kim bu ayda bulunursa oruç tutsun." (Bakara, 2/185.) buyurmak suretiyle, orucun farz kılınmasındaki hikmetlerden bazılarını açıklamıştır. Bunlar; kötülüklerden uzak durmak, nefsi terbiye etmek, ahlâkı güzelleştirmek, merhamet duygularını geliştirmek, sıkıntılara katlanmayı ve sabretmeyi belletmek, nimetlere şükretmeyi öğretmek, kısaca maddî ve manevî bakımdan huzura kavuşturmaktır. Bu nedenle bu ayda Kur'an'ı daha çok okuyup anlamaya ve hayatımızda tatbik etmeye çalışmalıyız.

Çünkü oruç, ahlâkımızı güzelleştirir. Oruç, belirli bir süre sadece aç kalma olayı değildir. Oruç, köklü bir irade terbiyesi insanı kötü alışkanlıklardan koruyan, iyi huylar kazandıran bir ahlak eğitimidir. Oruç, insana sabırlı olmayı öğretir. Zor işler sabırla başarılır ve her engel onunla aşılır. Bunun için Kur'an-ı Kerim'de sabredenler müjdelenmiş ve sonsuz ecirle ödüllendirilecekleri vaat edilmiştir. (Bakara, 2/155) Yani insan, nefsinin aşırı isteklerine karşı koyabilmeli, öfkesini yenebilmeli ve eline, ayağına, diline, gözüne, kulağına, kalbine, düşüncesine sahip çakabilmelidir. Bu da ancak sabırla olur.

Oruç insanda başkalarına yardım etme duygularını geliştirir. İnsan, elinde olan nimetlerin kıymetini ancak bunlar elinden çıktıktan sonra anlar. Fakat iş işten geçtiği için bunun bir faydası olmaz. Oruç tutmakla bir süre nimetlerden uzak kalan insanın gözünde bu nimetlerin değeri daha iyi anlaşılır. Bu anlayış insana, Allah’ın verdiği nimetlere şükretmesine ve sıkıntıda olan fakir kişilere de yardım etmesine sebep olur. İşte oruç, insana yoksulların çektikleri sıkıntıyı yaşatır da onlara yardım elini uzatma alışkanlığı kazandırır. Ramazanın sonunda bir malî ibadetimiz daha vardır ki, o da fıtır sadakasıdır. Zekât ibadeti de genelde bu ayda yerine getirilmektedir. Bu da, toplumun huzur ve mutluluğuna katkı sağlar.

Oruç, aynı zamanda insanın beden ve ruh sağlığına, toplum hayatına sayısız faydalar sağlayan önemli bir ibadettir. Oruç tutmanın maddî manevî pek çok faydaları vardır. Orucun sağlık ve tedavi yönünden de önemi büyüktür. Peygamberimiz: "Oruç tutunuz ki, sıhhat bulasınız" buyurmuştur. (Camiu’s-Sağir, Tercume, İsmail Mutlu, c. 2, s. 521, Hds. 5060.)

Ramazan ayının fazileti hakkında, Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bir hutbesinde şöyle buyurmuşlardır: "Ey insanlar! Büyük ve mübârek bir ayın gölgesi üzerinize düştü. Bu ay Ramazan sabır ve yardımlaşma ayıdır, sabrın ve yardımlaşmanın mükâfatı ise cennettir. Ramazan bereket ayıdır, mü'minin rızkının çoğaldığı bir aydır. Kim bu ayda bir oruçluya iftar ettirirse, onun bu davranışı günahlarının bağışlanmasına, cehennemden kurtuluşuna ve iftar ettirdiği kimsenin tuttuğu orucun sevabından pay almasına vesile olur. Oruç tutan kimsenin sevabından da bir şey eksilmez." (Mişkatü''l-Mesabih, Hds. 1965.)

Yüce Allah şöyle buyurur: "Müslüman erkek ve müslüman kadınlar... Oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar... Allah, bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır." (Ahzâb, 33/ 55) Ramazana mahsus ibadetlerden biri de teravih namazıdır. Peygamberimiz bu namazı tavsiye etmiş ve şöyle buyurmuştur: "Faziletine inanarak ve mükâfatını umarak Allah rızası için Ramazan gecelerini ibadetle geçiren (teravih namazını kılan) kimsenin geçmiş günahları bağışlanır." (Buhari, İmam, 27) Tabi ki, farz olan beş vakit namazı da aksatmamaya çok özen göstermeliyiz.

Bu Mart ayının 11’inde, yani 3 gün sonra inşallah Ramazan ayına girmiş olacağız ve oruç tutmaya başlayacağız. Ramazan ayının hepimize, İslâm âlemine hayırlar getirmesini ve dünyanın çeşitli yerlerinde Filistin başta olmak üzere, zulüm altında olan Müslüman kardeşlerimizin kurtuluşuna vesile olmasını yüce Allah’tan diliyorum. 

Yorum Analiz Haberleri

“BM Siyonizm'i ırkçılık saysın”
Gazze katliamında ABD'nin rolü
Endonezya’da “Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen” madde: Filistin davası
"Mustafa Kemal'in askerleri"ne ne zaman dur diyeceğiz?
Gazze katliamı ve Hasbara’nın iflası