Tam da biz, “kendisine yanlış yapılan” tarafa hatırlatmada bulunup, “Cumhurbaşkanı, bu ülkenin vatandaşlarının hepsine kucak açmalı..
(..) Ama ‘Bu tavır devam edecek’ diye edebsizce tahriklerde bulunanlara değil” diye yazdığımız saatlerde; meğerse, “Bu tavır devam edecek” diye küstahça yazılar kaleme alan, askerleri seçilmiş insanlara karşı kışkırtan/cesaretlendirmeye çalışan zat kostümünü giymiş, papyonunu takmış, Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün yanına yaklaşmak üzere fırsat kolluyormuş!
Biz televizyonu açtığımızda, Cumhurbaşkanımızın yanına sokulmuş, gülücükler dağıtıyordu!
Utanmazlığa bakın!
Daha o gün, gazetenizde yayınlanan makalenizde, “Yazılı kurallar dışında tavır sürer” diyerek, komutanların, başkomutan sıfatını taşıyan Cumhurbaşkanı’na mesafeli duracağını ileri sürüp, bu tavrın önemsenmesi gerektiğini yazacaksınız...
Generallerin TBMM’deki yemin törenine katılmamalarını, önemli bir karar gibi gösterip, bunun üzerine hayali kurgular yapacak, bu milletin seçilmiş cumhurbaşkanını istiskal etmeye çalışacaksınız!..
Sonra aynı günün akşamında, o cumhurbaşkanının yanına ilişip, gülücükler dağıtacaksınız!
Pes vallahi!
Ne uğruna yapıyorlar bunları, anlayamıyorum.
Bu ülke için mi?
Mümkün değil! Çünkü yaptıkları ülke menfaatine değil, ülkenin dinamitlenmesine yönelik!..
Kendileri için mi?
Buna da pek ihtimal vermek istemiyorum.. Çünkü daha birkaç yıl önce, bir trafik kazasında ölümle burun buruna gelmiş, günlerce komada kalmıştı. Bu dünyada her şeyin geçici olduğunu, yaşayarak öğrenmiş olmalı artık!
Birileri kulağına fısıldıyor, o da “Haber atlatıyorum” sevdası ile mi yazıyor acaba?
Yılların gazetecisi; bu kadar da dolmuşa binmemeli, değil mi ama?
Peki niçin yapılıyor bu fitne çıkartma operasyonları?
Bu ülkenin insanlarını birbirine düşürme tahrikleri?
Aklın alacağı bir şey mi, komutanların Cumhurbaşkanı’nın yemin törenine gitmemesi üzerinden, “Demokrasilerde ne önemi var ki, denilerek bu tutumu ‘yok’ saymak, Türkiye Cumhuriyeti koşullarında gerçekçi değildir” yorumu yaparak, derin imalarda bulunmak?
Ne demek “Türkiye Cumhuriyeti koşullarında”?
“Afrika koşullarında” der gibi!
Ne varmış Türkiye’nin koşullarında?
Anayasalarda yazılanların dışında, kanunlarda düzenlenenlerin dışında, “Türkiye Cumhuriyeti’nin koşulları” diye kasdettiğiniz şey nedir?
“Biz mesajı yazarız, muhataplar alır” mı demek istiyorsunuz?
Yani açık konuşalım; “darbeleri/darağaçları”nı mı hatırlatmak istiyorsunuz?..
“Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası gerektiren bir suçun mağduru olmak”la mı, cumhurbaşkanını tehdit ediyorsunuz?
Fazla değil, daha 6 ay önce Başbakan tarafından, “yapılan vatan hainliğidir” suçlamasına muhatap olan beyefendi, açık açık söyleseniz ya, ne demek istiyorsunuz?
“Patron, Hilton’a büyük umutlar bağlamıştı. Plan değişiklikleri yürümüyormuş. Bunu hatırlatmak istemiştik” diyecekseniz, bunu açık açık söyleyin..
“Futbol Federasyonu’na, maç yayınları ile ilgili olarak, patrona ait Dsmart’ın yaptığı müracaatlar olumlu karşılanmamış” diyorsanız, bunu dolaylı yollardan söylemenize gerek yok!
“Sabah-atv’yi, Almanya üzerinden ortağımızla alacaktık. Tüm yolları kapattınız. Bu ihaleye giremememizin anlamı, yüzmilyonlarca dolar kayıp demek..” hesabında iseniz, bunu ima yoluyla hatırlatmanıza gerek yok!..
“POAŞ’ta bazı pürüzler çözüldü de, hâlâ çözümlenmeyen bazı sorunlar var” diyecekseniz, bunu askerin üzerinden anlatmanıza gerek yok!
Sabah küfredip, akşam yanına ilişerek, gülücük dolu fotoğraflar vererek bu sorunlarınızı çözemezsiniz artık!
Karşınızda Mesut Yılmaz mı var, “İlla ana avrat sövmek mi gerekiyor?.. Önce küfredip, sonra barışacağız, onu mu istiyor?” tehdidi ile hemen istediğinizi versin!
Karşınızda Bülent Ecevit mi var, “Karaoğlan” hikayeleriyle kafakola gelsin!
Maskeniz düştü artık..
Askeri cenahta bile, yavaş yavaş tanınmaya başlandınız..
Onlar da yemiyorlar artık bu numaraları.. Sabah onlarla, akşam diğerleriyle yürümüyor bu işler!
Yürümez..
Yürümemeli!
Yürümeyecek!
Vakit Gazetesi