Sabah baskını ve secde katliamı

MUSTAFA ÖZCAN

Ha İsrail’in Şaron’ları ha Mısır’ın firavunları! Biz Mısır’ın firavunlarını pek hafife aldık ve sonunda pis suratlarını gösterdiler.  Hatırlayacağınız gibi İsrailli komandolar Mavi Marmara gemisine tam sabah namazında baskın düzenlemişler ve Hürriyet kafilesinden 9 kişiyi hunharca katlederek şehit etmişlerdi.  Mısır’da ise halkını koruması ve adalete bekçilik yapması gereken firavunlar ordusu 8 Temmuz (2013) pazartesi sabah namazında Netanyahu’nun komandoları gibi silahsız ve bağrı açık Mısır halkının göğsüne karşı hakiki mermi kullanarak katliam işlediler. Ardından da basını gemleyerek bu cürümlerini örtbas etmeye kalkıştılar. Tanıksız ve şahitsiz bir katliam için sabah namazını seçtiler. Fecri sadık doğarken onlarca kişiyi katlettiler. Lakin Allah yaptıklarından elbette gafil değil ve yine Mısır halkının önüne bir başka Musa düşerek onları sahili selamete erdirecek. Modern firavunlar hem katil hem de kalleş. Şuruk gibi muhaliflere yakın basın yayın organları katliama derkenar düşerken ve gerçek hikayesini anlatırken akabinde gelen baskılar üzerine söz konusu haberleri geri çektiler. Lakin google sayesinde yaptıkları sahtecilik ortaya çıktı.   Halkı katlederken kimse duysun istemiyorlar. Yandaş basın üzerinden kendi rivayetlerini servis ediyorlar ve Yahudiler gibi saldırdıkları halde saldırıya maruz kaldıkları kara propagandasını yapıyorlar. Camp David’in bekçileri ve Batı ve İsrail’in uşakları. Yayından kaldırılan haberde Şuruk gazetesi resmi rivayetin veya tezin hilafına görgü şahitlerine dayanarak ordunun halka namaz sırasında ateş açmaya başladığını aktarıyor. Bu katliam tarihe Mısır Kerbelası ve aynı zamanda secdede katliamı olarak geçecektir.

Tan ağarırken Mürsi’ye destek veren kalabalıkları dağıtmak için kalleşçe silaha sarıldılar. Tahrir koruma altına alınırken ve yerli ve yabancı gazetecilerin gözde mekanı haline gelirken Rabiatü’l Adeviyeye karartma ve sansür uygulanmakta ve onun ötesinde gelişigüzel bir şekilde katliam yapılmaktadır. Obama keyfi tutuklamalara (arbitrary) karşı olduklarını duyurmuştu. Bırakın keyfi tutuklamayı keyfi katliam yapılıyor. Acaba Beyaz Saray denilen Batılın kıblesi uyuyor mu veya duyuyor mu? Suriye’de de aynısını yapmışlardı. Kimyasal silahların kırmızı çizgileri olduğunu ilan etmişlerdi. Kimyasal silah kullanımı vakayı adiye haline geldi. Buna mukabil yanlış tarafa silah veriyorsun diye Katar Emirini emekliye sevk ettiler. Şimdi Suudlularla birlikte Beşşar’a ömür biçiyorlar. ABD için esas olan İsrail gerisi teferruat. O kutsal buzağıdır ve Müslümanlar ise kurbanları!   Tahrir ve Rabiatü’l Adeviyye meydanında hak batıl kamplara ayrıldı. Şimdiye kadar ABD ve Batı iki kampı münafık potada bir arada tutmaya çalışıyordu. Lakin Mısır’ın firavunları saflarını belli ettiler. Batı İslam’ı melezleştirmek ve hecin hale getirmek istiyor.  Mısır’da ordu ile İslamcıları kontrol etmek istedi. Lakin olmayınca orduyu İslamcıların üzerine saldı.   Türkiye’nin eski ABD büyükelçilerinden Şükrü Elekdağ’ın ifadesiyle, ABD Mısır gibi ülkelerde hybrid sistemi uygular veya bu tarz yönetimler ister. Yapıyı melez ve hecin yani karma haline getirerek asalet ve özelliği yok eden eklektik formüller peşine düşer. Bu anlamda, İslamcılarla diğerlerini karma haline getirerek kendisine göre İslam’ın ‘zehrini’ atar. Seyrekleştirilmiş bir İslam ister. Nur Vergin de 28 Şubat sürecinde tam buna temas etmiş ve ‘light İslam/yumuşak İslam’ tabirini kullanmıştı. Bir tabiri aherle İslamcıları sisteme yama yapar ve bunun başka bir adı da hybrid modelidir.

Lakin artık Mısır’da ve İslam dünyasında ak kara ortaya çıkmıştır. ABD sürekli olarak İslami kesimleri laiklerle ve İsrail’e yamamak istemektedir. Buna ehlileştirme de denmektedir. İslamcılar evcilleşir ama öteki tarafa bir şey olmaz.  Kaybeden ve kimliğinden taviz veren kesim daima dindarlar olur. Mısır’da bütün maskeler düşmüştür. Mısır firavunlarının gerisinde ABD ve İsrail vardır. Lakin Mısır’da Temerrüt adındaki çete hala Mürsi’nin ABD’nin adamı olduğunu tekrarlıyor. Bizde zembereği boşalmış BOP hastaları gibi.  Mürsi’yi Amerikancılıkla suçlarken inadına Baradey de ısrar ediyorlar.  Simya ve sihirle gözlerimizi boyamaya çalışıyorlar. Muhammed Haseneyn Heykel denilen Ömer Şerif’in gazeteci kılıklısı da aynısını söylemektedir. Gençler Mısır’ı ABD’nin ve Amerikancıların elinden ve boyunduruğundan kurtaracakmış! Acaba teslim mi ediyorlar yoksa kurtarıyorlar mı? Sefil yaratıklar bir de Mürsi’yi destekliyor ve komplo ile yeniden dönüşünü sağlamaya çalışıyor diye Tanta’da Amerikan ve İsrail bayrağı yaktılar. Halbuki Feyyum halkı İsrail’in Sisi’yi şimdiden kahramanlaştırdığını görüyor. Beşşar İsrail’in kralı, Sisi de kahramanıdır! Ama Temerrütçülere tezvirat lazım. Onların zehabına göre Baradey de, Amerikancı Mürsi’ye karşı anti Amerikancı kampında mücadele vermektedir! Dahi Halfan’ın İhvan ve Karzai’nin de Taliban karşısında anti Amerikancı kesilmesi gibi. Son devrin anti Amerikancılara nedense hepsi göbekten Amerikancı! Sadece ulufeleri eksik! Bunlar ABD’nin içimizdeki devşirmeleridir. Gezi Parkındakiler de öyledir ve maskeler sonsuza dek düşmüştür. Fulul yani arkaik rejimin kalıntılarından ve saray alimi olan Ezher Şeyhi Ahmet Tayyip’in hilafına yardımcısı rabbani alimlerinden Hüseyin Şafii hakkı teslim etmiş ve darbecilerin katliam yaptıklarını ifade etmiştir. Resmi rivayeti tekzip etmiştir. Hüseyin Şafii darbeyi de bir komplo olarak nitelendirmiştir. Suud istihbaratına yakın isimlerden Cemal Kaşıkçı da el Hayat gazetesindeki yazısında Mısır darbesinin komplo olduğunu doğrulamıştır. Ama İhvan’dan bunu sineye çekmelerini de istemiştir (http://alhayat.com/OpinionsDetails/529934 ). Adıyla sanıyla put adam veya diğer adıyla Muhammed Haseneyn Heykel, Ömer Şerif gibi temsil yaparak bizi kandırmaya çalışıyor. Elbet talih bize de gülecek ve sabah namazının ikinci rekatında secde halindekilere kurşun yağdıranlardan hesap soracağız.  Batı’nın devşirmesi firavunlar er geç elimize düşecek. Külli atin karib.

YENİ AKİT