Rutin mi yoksa şükürsüzlük mü?

Yaşar Süngü, kapitalizmin bize dikte ettiği konfor alanının insanları şükürsüzlüğe ve bencilliğe itişini kaleme aldı.

Yaşar Süngü/Yeni Şafak

Rutin

Ünlü bilim adamı Albert Einstein’a atfedilen muzip ve zeki birileri tarafından uydurulmuş; “Cehalet ne güzel şey lan, her şeyi biliyorsun” cümlesi birçok konuda sosyal medyada en çok dolaşan paylaşımlardan biri herhalde.

Herkesin hoşuna giden ve yine eğitimli eğitimsiz her kesimden insanın kendisinden başka herkese yakıştırdığı bir cümle bu.

Cehalet eğitimsizlik veya bilgisizlik değil, cehalet, bilmeyi reddetmek, eski bilgide inat etmek.

Hatta eski bilgiye iman etmektir.

O yüzden cahili her yaşta her alanda görebilirsin.

Üniversitede de karşınıza çıkar, bürokrasideki bir makam odasında da, okuldaki öğretmenler odasında da, camide de, sanatçı camiasında da, spor dünyasında da, omuzu kalabalık bir askerde de, iş dünyasında da, kırsal bölgelerde de.

İnsanlardaki inanma ihtiyacı yeme içme barınma ve güvenlik gibi en temel ihtiyaçlardan sayılıyor.

Batıdan doğuya doğru günümüzde gençler arasında oldukça yaygınlaşan ateizm ve deizm de insanın inanma ihtiyacının başka şeylerle doldurulmasından başka bir şey değil.

Sadece kutsallar değiştiriliyor.

İlahi olana iman etmeyen dünyevi olana iman ediyor.

Bu alan oldukça zengin.

En yaygını egoya iman etmek.

Onun içini herkes kendine göre dolduruyor.

Kimisi paraya, kimisi makama, kimisi lüküs hayata kimisi kişisel zevklere iman ediyor.

**

Bugün kimse konfor alanından çıkmak istemiyor.

Az ya da çok elde ettiği kazanımlarını kaybetmekten korkuyor.

Sorumluluk almak istemiyor.

Yardımı bile keyfi isterse yapmak istiyor.

Kimsenin bulunduğu yerden bir cm aşağıya inmeye tahammülü yok ama kendinden yukarıda yer alan bütün makamlara kendini yakıştırabiliyor.

**

Gelir dağılımının bozukluğu ve adaletsiz ekonomik küresel düzen insanları çalışarak kazanmaktan soğutmuş.

Büyükşehirlerde en zenginin ve en yoksulun yaşantısı ortada.

Sosyal medya sayesinde kimin ne yediğini ne içtiğini nereleri gezdiğini ne aldığını herkes biliyor.

Yaptıklarını paylaşma çılgınlığı her yaştan insanı esir almış.

Çalışmadan zengin olmanın yolları üzerine makale yazacak kadar uzmanlaşmış biri sürü insan var etrafta.

Kısa yoldan zengin olmak herkesin hayali.

**

“Nasıl gidiyor hayat” diye soran arkadaşına ağzını bükerek memnuniyetsizliğini göstere göstere cevap veriyor adam; Eh işte rutin.

Rutin dediği şey hayatın içindeki çalışmadan emek sarfetmeden kendisine doğduğunda verilen bütün nimetlerden olağan biçimde faydalanması.

Sağlığı yerinde yani rutin.

Kira ya da mülk başını sokacak bir evi var yani rutin.

Kimseye muhtaç olmadan kanaatle geçinebilecek geliri var o da rutin.

Arabası var ya da ulaşım için yeterli parası var o da rutin.

Eşi çoluk çocuğu, akrabaları dostları da var, rutinin içinde.

Hayatındaki rutinlerin hepsini saydıktan sonra arkadaşının gülümsediğini görünce soruyor adam; Neden gülüyorsun?

“Bu kadar rutin bir hayattan memnun değilsen” diyor arkadaşı; “Araya bir hastane, hapishane veya cenaze girsin diye dua et hayatın renklensin, rutinden de çıkmış olursun”

**

O beğenmediğimiz rutin hayata hasret kalan o kadar çok insan var ki şu an dünyada.

Sudan'da 10 milyon insan kendi ülkelerinde güvenlik endişesi yüzünden evlerini terk etmiş mülteci kamplarında yaşıyor.

Yemen’de öyle, Doğu Türkistan’da, Hindistan’da Myanmar’da Libya’da Irak’da Afganistan’da sendeki beğenmediğin rutini arayan milyonlarca insan var.

Sadece Gazze’ye bakmak yeter. 8 ayda rutin dediğimiz bütün varlıklarını kaybeden 2 milyon insan var Gazze’de.

Neden?

Başkaları için çaba göstermek, başkaları için zahmete girmek, emek harcamak gibi insani bir rutini hayatımızdan çıkardık.

Kapitalizmin küresel şirketleri vasıtasıyla hayatımıza soktuğu sahte insani olmayan rutinleri aldık hayatımıza.

Başkalarını düşünmeyi enayilik, kendimizi düşünmeyi akıllılık olarak gördük.

İşe yarayan insan olmaktan vazgeçince güç zehirlenmesi yaşayan insanlara güçsüzleri ezme fırsatı verdik.

Biz gerçek rutini kaybettik.

Yorum Analiz Haberleri

2024 senesinde coğrafyamızdaki siyasi olaylar
Birleşmiş Milletler neden yeni Suriye'de rol almamalı?
Suriye Devrimi'ne Kur’an penceresinden bakış
İran kendi ipini çekiyor…
Ekran karşısında beyni çürüyen bir nesil...