Rusya’yı Kimler mi Yüreklendiriyor?

SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

secakirgil@yahoo.com

Türkiye, kendi hava sahasının Suriye sınırında Rusya tarafından tekrar ihlal edildiğini bildirdi, 30 Ocak günü.. Yapılan resmî açıklamada, ‘İhlal öncesinde Rusya uçağı Türk hava radar unsurlarınca defalarca rusça ve ingilizce olarak ikaz edilmiştir.’ deniliyordu. Ve NATO da, Rusya’nın Türkiye hava sahasını ihlal ettiğini bildirerek, Rusya’ya ihtarda bulunmuş, dostlar alışverişte görsün misali..

Rusya ise, ‘Türkiye’nin ihtarda bulunmasının teknik olarak mümkün olmadığı ve ancak cahilleri kandırmaya yönelik olduğu’ gibi tuhaf bir açıklamada bulundu. Yani, taammüden, önceden planlı cinayet işleyen kaatiller misali, suçunu hukukî olarak nasıl savunacağını önceden hesablamış..

Tayyîb Erdoğan, ‘Putin krizi tırmandırmak istiyor; devam ederse, bedelini öder.’ dedi. Ancak, bu bedel nasıl ödetilir, orası meçhul.. Putin’in ise, daha geçenlerde, ‘Ben St. Petersburg sokaklarında, çocukluğumda şunu öğrenmiştim. Bir kavga kaçınılmazsa, ilk yumruğu sen atacaksın..’ dediği unutulmamalı..

NATO, bu ilk yumruğun atılmasını bekliyor gibi..

Türkiye ateşe atıldıktan sonrası mı.. Onu da NATO, kendi menfaatlerine göre sonra düşünür.

*

Ama, üzerinde daha bir durulması gerekli olan husus şu olsa gerek..

Mâdem ki, Türkiye sınırları aynı zamanda NATO sınırlarıdır; NATO Andlaşması’na göre.. O hâlde, niye Rusya’nın karşısına NATO çıkmıyor da, Türkiye’ye destek verdiği gibi laflarla geçiştiriyor durumu.. O sınırları ihlal eden yabancı uçakları vuracaksa, NATO güçleri vurmalı.. Türkiye, NATO’ya bu vazifesini hatırlatmalıdır. Aksi hâlde, Türkiye, sadece, NATO’nun başka yerlerde kendisine vereceği rolleri yüklenen bir taşeron ve fedaî durumunda kalmaya devam edecektir.

*

Suriye’yi yakıp yıkmasında, Rusya’nın bir diğer teşvikçisi..

İran sistemi içinde önemli bir isim olan Muhsin Rızaî’nin stratejik yorum sitesi olan ‘tabnak’da, (29 Ocak günü 564201 numarayla, ve Michigan Üni’den bir öğretim üyesinin makalesinden) reddiyesiz yayınlanan bir yazı, ilginç bir itiraftır. 

Bu yorumun daha ilk cümlesinde yer alan şu ifadeler her şeyi ortaya koymaya yetiyor:

‘Rusya’nın geçen ekim ayında Suriye’ye müdahalesinin başlaması, birçoklarınca umutsuz bir hareket ve büyük bir kumar telakki ediliyordu. İran’ın en yüksek komutanlarından Qaasım Suleymanî, miladî-2015 Yazı’nda, ‘Rusların Suriye’de bulunmaları konusunda onları ikna etmek için’ Moskova’ya gitmişti.

Libya konusunda ülkesinin etkinlik fırsatını elinden kaçırmış olan Viladimir Putin, bu sûretle, Suriye Hükûmeti’nin yardımına koşmaya ciddî olarak karar verdi.’.

*

Demek ki, kendi yaptıklarıyla yetinmeyip Suriye’yi, bir müslüman diyarını, öteki emperyalist güçlerin yanı başında, daha bir yakıp yıkması ve Baas rejimi ve Esed Hanedanı’nın yarım asırlık diktatörlüğünü kurtarmak için, Putin’i, İran’lı Gen. Suleymanî ikna etmiş!.

Sonra da, İslam birliği ve kardeşliği idealinden en çok söz eden bir durumda olmak.. Yazık!.

*

Bu itiraf, aynı zamanda, Suriye’de dört yıl boyunca, ‘Biz olmasaydık, Esed rejimi iki günde çökerdi..’ diyerek yüz binlerin ölümüne, milyonların perişanlığına ve bütün bir Suriye’nin bir küllüğe dönmesine ortak olan İran rejimi ve onun Lübnan’daki uzantısı olan ‘Hizbull.. güçleri’nin güçsüzlüklerinin ve o cinayetlere yardımcı olmaktan ve yangına benzinle gitmekten başka bir mânâ ifade etmediğinin kendilerince bile itirafıdır.

Yorum yazısının girişindeki şu cümle, İran rejiminin, hangi emperyalist gücün yaptıklarıyla nasıl gururlandığını göstermesi açısından da ilginç:

‘Suriye’de hâlihazırda büyük bir zafer elde etmekte olan Rusya, kendi güç gösterisini mükemmel bir şekilde gerçekleştirerek, kendisini diğerlerine bir süper-güç olarak isbat etmiştir.’.

*

Evet, bir taraftan hristiyanî bir güç odağı olan NATO; diğer taraftan ‘İslâmî bir güç’ iddiası taşıyan bir ülke; Rusya’yı müslüman coğrafyalarının kalbi mesabesindeki bu bölgelere ve sıcak denizlere inmek şeklindeki tarihî emellerini gerçekleştirmek için daha bir yüreklendiriyor.

*

Star