Ahmet Varol / Yeni Akit
Rusya’dan insani yardıma karşı savaş
Suriye’deki Baas rejimi, muhaliflerin kontrolündeki bölgelere gıda, barınak ve ilaç yardımı dahil olmak üzere herhangi bir insani yardım yapılmasını onaylamıyor. Bu yüzden bu bölgelerde yaşayan ve iç savaş sebebiyle mağdur durumda olan 4 milyon insana, 2014’ten beri BM Güvenlik Konseyi’nin kararlarıyla uluslararası güvence ile Türkiye üzerinden, Cilvegözü Kapısı kullanılarak insani yardım ulaştırılıyor. Aksi takdirde Suriye’deki Baas hükümetiyle anlaşma yapılması, yardımların da bu hükümete teslim edilmesi gerekecek ki bu yolun kesinlikle güvenli bir yol olmayacağı, böyle bir yola başvurulması durumunda yardımların büyük bir kısmının ihtiyaç sahiplerine ulaşmasının güvence altına alınamayacağı ortada.
Bu yardımlar o insanların Suriye sınırları içinde kalmalarının sağlanması açısından da önemli. Bu şekilde yardım ulaştırılamaması durumunda o insanların orada hayatlarını sürdürmeleri imkanı kalmayacağı için onlar da Suriye topraklarını terk ederek Türkiye’ye iltica etme ve buradan da Avrupa ülkelerinin kapılarını zorlama ihtiyacı duyacaklar. Belki birçokları usûlsüz yollarla insan taşıyanların tuzağına düşecek, bazıları da deniz üzerinden güvenli olmayan araçlarla bir yerlere ulaşmaya çalışırken bindikleri araçların batması sebebiyle kendilerini deniz dalgalarının pençesinde bulacaklar.
Suriye’de muhaliflerin kontrolündeki bölgelerde yaşayan ihtiyaçlılara uluslararası yardım ulaştırılması için BM Güvenlik Konseyi’nden çıkarılan kararların uygulanması için süreler belirleniyor ve süre dolduğunda yeniden görüşülüp uzatılıyor.
BM Güvenlik Konseyi’nin Suriye’ye yardım misyonunun 10 Temmuz 2022’den itibaren bir yıl süreyle uzatılmasına dair karar Rusya tarafından veto edilmişti. Bunun üzerine Rusya’yla pazarlıklar yapıldı ve en sonunda sürenin 1 yıl değil sadece 6 ay uzatılmasına razı oldu ve bu şekilde bir anlaşma sağlandı.
Bu süre 10 Ocak 2023’te doluyor. Rusya şimdi sürenin uzatılmasına razı olmayacağını ima ederek, uzatılması yönünde karar çıkarılması durumunda yine veto edeceği tehdidinde bulunuyor.
Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzia, Suriye’deki ihtiyaç sahiplerine insani yardım yapılmasına karşı oldukları için değil herhangi bir ayrım yapılmaksızın tüm Suriye’deki ihtiyaç sahiplerine yardım edilmesini istedikleri için bu uygulamaya karşı çıktıkları iddiasında bulundu.
Rusya’nın bunu iddia etmekteki amacı ise yardımların ya rejim kanalıyla ulaştırılması veya bir kısmının onun kontrolündeki bölgelerde bulunan ihtiyaç sahiplerine gönderildiği iddiasıyla rejim güçlerine verilmesi.
Yardımların rejim güçleri vasıtasıyla ihtiyaç sahiplerine gönderilmesinin güvenli bir yol olmayacağı ortadadır. Bir kısmının rejimin kontrolündeki bölgelerde yaşayan ihtiyaç sahiplerine gönderilmek üzere rejim güçlerine verilmesi ise söz konusu ihtiyaç sahiplerine yardım değil doğrudan rejim güçlerine rüşvet anlamına gelecektir. Rusya’nın istediği de zaten muhaliflerin kontrolündeki bölgelerde yaşayan insanlara yardım edilebilmesi için rejim güçlerine rüşvet verilmesidir.
Rusya, BM’nin Baas diktasının hakimiyeti altında olmayan bölgelere insani yardımları ulaştırma konusunda izlediği yöntemin bu ülkenin egemenlik haklarına ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmemesi anlamına geldiği iddiasında bulunuyor. O yüzden yardımların rejim güçlerine teslim edilmesini istiyor.
“Egemenlik hakkı ve toprak bütünlüğü” hakim güçlere yönetim altında bulundurdukları insanları sorumsuzca ve hiçbir hukuki ölçüye riayet etmeden keyfi bir şekilde öldürme hakkı tanımak mıdır?
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Türkiye vasıtasıyla gönderilen insani yardımların bölge için hayat damarları niteliğinde olduğuna, dolayısıyla yardım misyonu süresinin uzatılması konusunda uzlaşma sağlanmasının hayati önem arzettiğine, bunun insani ve ahlaki bir sorumluluk olduğuna; Suriye içinden rejim kontrolünde yapılacak yardımların hiçbir şekilde sınırlardan yapılan yardımların yerini tutamayacağına dikkat çekti.