Rusya'nın Suriye'deki Katliamlarının Bir Yılı

Geçen yıl 30 Eylül’de direnişçilere ilerleme kaydederken rejimin yanında savaşa giren Rusya, hem barış masasını etkisiz kıldı, hem de Esed’i güçlendirdi. İnsan hakları örgütlerine göre, Rus uçaklarının bombardımanında 3 bine yakın sivil hayatını kaybetti.

Rusya, bundan tam bir yıl önce, 30 Eylül’de, Suriye’deki savaşa rejimin yanında dâhil oldu. Suriye İnsan Hakları Ağı’nın istatistiklerine göre, Rusya, Suriye’de askeri operasyona başladığı gün ile 30 Temmuz 2016 arasında 746’sı çocuk 514’ü kadın olmak üzere en az 2704 sivili katletti. Aynı kurumun başka bir raporuna göre, Rusya 30 Eylül 2015 ile 31 Ağustos 2016 tarihleri arasında, 59 sağlık merkezini vurdu. Sağlık merkezlerine yönelik bombardımanlarda ölen 86 sivilin 26’sı da sağlık görevlisiydi.

Önemli bir silah üreticisi ve satıcısı olan Rusya, Suriye’de yeni silahlarını denemekten ve onları sergilemekten de çekinmedi. Bu silahlar arasında kullanımı yasak sığınak delici bombalar, fosfor ve napalm bombaları da var.

Sovyet döneminden kalan müttefiklik

Küresel güç oyununda eski etkili günlerine geri dönmek ve Ortadoğu’da oluşan güç boşluğunu doldurmak isteyen Moskova için Akdeniz’deki tek askeri üssünün bulunduğu Suriye, Sovyetler Birliği zamanından beri önemli bir müttefik.

Suriye savaşı başladığından beri Rusya, diplomatik platformlarda rejimin yanında yer aldı. Rusya’nın ürettiği silahların en önemli alıcılarından biri olan rejime askeri desteğini de esirgemedi.

Ancak 2015 yılı Eylül ayına gelindiğinde, İran’ın askeri anlamda da destek verdiği rejim, kendi kalesi olan Lazkiye’de bile direnişçiler karşısında zorlanmaya başlayınca, Rusya fiili olarak devreye girmeye karar verdi.

Rus Parlamentosu’nun üst kanadı Federasyon Konseyi’nin oybirliğiyle onayından bir kaç saat sonra, Suriye’ye yönelik ilk hava saldırısı gerçekleştirdi. 30 Eylül 2015’te Humus’a düzenlenen bu ilk saldırıda 22 kişi hayatını kaybetti.

Moskova, hedefinde IŞİD unsurlarının olduğunu öne sürdü ancak müdahalesinin başladığı ilk günden itibaren ağırlıklı olarak direnişçilere bağlı güçlere saldırdı.

Suriye müdahalesine tepkiler

Rusya, Suriye’yi bombalamaya başladığında ABD öncülüğündeki IŞİD karşıtı koalisyon da, havadan askeri operasyonlara devam ediyordu.

ABD Savunma Bakanı Ashton Carter, Rusya’nın bombalarının hedefinde IŞİD değil, Esed’e karşı çıkan güçler olduğunu söyledi. Ashton, IŞİD karşıtı koalisyonla koordine edilmeden başlatılan bu saldırılarının ateşe benzin dökmekle eşdeğer olduğunu da sözlerine ekledi.

Benzer uyarılar İngiltere’den de geldi. Dönemin İngiltere Başbakanı David Cameron, “Rus bombardımanı IŞİD’e karşıysa bu iyi bir gelişme ama Hür Suriye Ordusu’na karşı diktatör Esed rejimini desteklemek içinse geriye doğru bir adım” açıklamasını yaptı.

Türkiye, sınır ihlâli yapan Rus uçağını düşürdü

Rusya, Suriye’yi bombalamaya başlamasından hemen sonra, zaman zaman Suriye üzerinde askeri uçuşlar gerçekleştiren İsrail ile ve 20 Ekim’de de ABD ile Suriye hava sahasında olası kazaları ve çatışmaları önlemek için anlaştı. Ancak benzer bir anlaşma Türkiye ile yoktu.

24 Kasım 2015’te, Türkiye kendi hava sahasını "5 dakika içinde 10 kez uyarılmasına rağmen" ihlâl eden Rus savaş uçağını, Suriye sınırında düşürdü. Bu durum Ankara ve Moskova arasında krize neden oldu. Moskova yönetimi uçağın Suriye üzerinde düşürüldüğünü ve Türkiye’ye hiçbir tehdit teşkil etmediğini söylerken, ABD ve sivil gözlemciler Rus uçağının Türkiye hava sahasını ihlâl ettiğini doğruladı. Rusya, Türkiye'den "özür ve tazminat" beklemişti ancak buna Türkiye'nin yanıtı başlangıçta olumsuz olmuştu. 

Barış planı da boşa çıktı

Rusya’nın 30 Eylül 2015’te başlattığı askeri operasyon, Suriye içindeki dengeleri hemen rejim lehine değiştirmeye başladı. Bunun üzerine, aralarında bölgesel ve küresel güçlerin yer aldığı 17 üyeli Uluslararası Suriye Destek grubu, Rus müdahalesinin başlamasından bir buçuk ay sonra Kasım’da Viyana’da bir araya gelerek yeni bir barış planı ve takvimi ortaya koydu.

Bu plana göre, Suriye sorununa çözüm bulunması için taraflar arasında siyasi müzakereler Ocak 2016’da başlayacak, altı ay içinde tüm icra yetkisini elinde toplayan bir geçiş hükümeti kurulacak ve 18 ay içinde ülkede seçimler de yapılacaktı.

Bu planı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi de kabul etti. BM’nin kabul ettiği kararda sivillere yönelik bombardımanın durdurulması, kuşatma altındaki bölgelere acil insani yardım ulaştırılması ve müzakerelerle eşzamanlı olarak ateşkesin sağlanması da yer aldı. 

Rusya, Nusra Cephesi ve IŞİD ile savaşma bahanesiyle, bombardımanlarına ve sivilleri katletmeye devam etti. Bu şartlar altında, öngörüldüğü gibi Ocak’ta değil de ancak Şubat ayında başlayabilen ve Cenevre’de yapılan müzakereler, yalnızca bir hafta sürdü. Cenevre’de kurulan derme çatma görüşme masası, Rusya’nın özellikle Halep’e yönelik ağır bombardımanı nedeniyle dağıldı.

Rus bombardımanlarının durdurulması çağrılarına ve bu yöndeki baskılara, Rus Başbakanı Dimitri Medvedev, 13 Şubat 2016’da dünyanın yeni bir Soğuk Savaş’ın eşiğinde olduğunu söyleyerek yanıt verdi.

Rusya, güçlerinin bir kısmını geri çekti

Rejimin yeniden güç kazanmasıyla birlikte, Rusya Devlet başkanı Vladamir Putin, bombardımanın başlamasından 5,5 ay sonra, 14 Mart 2016’da Rus birliklerinin önemli bir kısmını Suriye’den çektiklerini açıkladı. Putin’e göre, askeri operasyonun amaçlarına ulaşılmıştı. Ancak Rusya, özellikle direnişçilerin rejimle yoğun bir savaş yürüttüğü Halep’i bombalamaya devam ediyor.

Kaynak: Al Jazeera

Suriye Haberleri

Ahmed el-Şaraa: Türkiye her zaman Suriye'nin yanında yer aldı, bunu unutmayacağız
Hakan Fidan: Doğru tarafta yer almış olmanın haklı gururunu yaşıyoruz
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye devrim lideri Ahmed el-Şaraa ile görüştü
İşgalci Çin’den Suriye’nin yeni yönetimine Uygur küstahlığı
Suriye'de 14 yıl sonra köyüne kavuşan Semir Akça evini mayınlarla çevrili buldu