Dr. Namaz N. Muhammed - Türkistan-Der Başkan Yardımcısı
Geçenlerde Rus Ortodoks kilisesi lideri Kiril’ın 70'nci yaş doğumgünü dolayısıyla bir tebrik mesajı yayınlayan Devlet Başkanı Vladimir Putin “Rusya’nın kimliğinin Ortadoksluk ile aynı olduğunu ” söylüyordu…
Bu beyanatı okuyanlar, elbette Rusya’nın bir din devleti olduğuna inanmayacaklardır…
O halde şöyle bir soru soralım:
Günümüz Rusya’sı nasıl bir devlettir?
Rusya klasik bir demokrasi değildir. Açık bir diktatörlük de değildir.
1990 yıllarda ömrü biten eski SSCB’nin mirasçısıdır Rusya.
Zaten, Putin devamlı olarak şunu söylemektedir:
“Sovyetler Birliğinin dağılması yanlış oldu. O yeniden inşa edilmelidir”.
Ama SSCB gibi bir totaliter rejimi yeniden ihya etmek de kolay olacak bir iş değildir.
Bu iş yapılacaksa: neyin üzerine inşa edilmelidir?
Sovyetler zamanının korucu özelliklerinden biri Amerika düşmanlığı idi. Sovyet rejimi insanları Amerika’dan nefret ettirerek ve Amerika kötülüğü ile korkutarak, kendi ideolojik zeminini ayakta tutmaya çalışıyordu.
Şimdilerde de Rusya’da anti Amerika isteriği yaygındır. Ama bu SSCB gibi yeni bir imparatorluğu kurmaya yetmiyor. Kaldı ki; son günlerde Rus lider Putin’in ABD’nin yeni seçilen Başkanı Donald Trump ile politik “flörtünden” söz ediliyor. Rusya’nın kısmi olsa da piyasa ekonomisine yönelmesi, bunun yanında haber aktarımı ve küreselleşmedeki Amerika hegemonyası, Rusya yönetimi istese de istemese de bu ülke halkının zihinsel açıdan gittikçe batılılaşmasına neden oluyor. Yanı artık “Yok olsun Amerika” şiarı Rus milletçi politikacı Jirinovski’nin toplantı meydanlarından ötesinde duyulmuyor.
Rusya’nın kimlik tanımı bugünün sorunu değildir. Çar Rusya’sı zamanında da bu kimlik konusu tartışılıyordu. Sovyetler zamanında ise bu kimlik Marks ve Lenin’in sahte, yapay teorileri üzerine oturtulmaya çalışıldı.
İşçi ve çiftçi diktatörlüğü üzerine oturtulan ve on milyonlarca insanın hayatına mal olan
70 senelik Rus “sosyalizmi ve komünizmi” denemesinden yine muhteşem bir kimlik çıkmadı.
Ve bugünlere gelindiğinde Rusya yine bir kimlik arayışındadır. Dünya hududunun altıda birine sahip bir ülke ve bir millet, yüzyıllardır kendi kimliğini bulamıyor? Bu hakikaten önemli bir çelişkidir.
Ruslar kendilerini sebepsiz yere ayıya benzetmiyorlar, galiba. Çünkü ayı bilindiği üzere fazla düşünmeden saldırır ve işini bitirmeye çalışır. Tıpkı bugün Rusya’nın Kafkaslar’da, Ukrayna’da ve Suriye’de düşman gördüğü milletlere, gruplara, devletlere saldırdığı gibi...Ama bu saldırılarının nedenini ve amacını Rus liderin kendisi dahil hiç kimse başkalarını tatmin edebilecek şekilde açıklayamıyor. Bunun nedeni bu devletin ve halkın açık kimlik bunalımı değilse de nedir?
Vladimir Putin Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbaev’i överken şöyle demişti:
“Nazarbaev çok kısa zamanda bir milletin ve devletin yeniden dirilişini sağlamıştır”
Ya Putin’in kendisi?
Evet, Putin Rusya’yı ayyaş Yeltsin’den devir aldı, ama yine de ülkesini siyasi, sosyal ve kültürel alanlarda ayılmaktan tam olarak kurtaramadı. Neden?
Çünkü Rusya öncelikle bir çok etnik grubun yaşadığı bir ülkedir. Bu resmi olarak devlet kimliğinde de Federasyon olarak tanımlanıyor. Ve Rusya’daki bu gerçek, herkesin kabul edeceği bir Milli kimliği oluşturmayı sağlayamadığı gibi aksine var olan etnik kimliklerin daha öne çıkmasına yol açıyor. Yani bu politik Federasyondan Putin’in dediği Ortadoks kimliği ya da başka bir birlik doğmuyor…
Son zamanlarda Rusya toplumunda daha gür olarak duyulmaya başlayan Rus milletçilerinin sesleri de bu ülkede yeni bir kimliğin doğma belirtisi değildir. Zaten, Rus milliyetçiliğinin gereğinden fazla ses getirmesi ülkedeki başka etnik grupları da aksi yönde tetikleyecek ve Rusya yeni bir bölünme ile karşı karşıya kalacaktır.
Özetlersek, Rusya’nın yarınını yeni imparatorluk hevesi veya SSCB’nin yeniden kurulması fikri ve stratejisi ya da Rus milletçiliğinin taşkınlığı belirlemeyecektir. Rusya’nın bu bağlamda sadece tek bir Rus Ulusu kimliği ve tek bir Rus kültürü oluşturma yerine, birçok dil, millet ve kültürden oluşan gerçek bir Federasyona doğru yönelmesi kendi yapısı için daha uygun görünmektedir.
Unutmamalı ki, Rusya aynı zamanda bir İslam ülkesidir. Her ne kadar Putin Rusların kimliğinin Ortadoks kimliğinden ayrılmasının mümkün olmadığını söylese de, son zamanlarda Müslüman olan Rusların sayısının hızla artması ile birlikte Müslümanların nüfus içindeki oranı yükselmektedir.
Bu gerçek, ülkenin iç politikasının birçok dili konuşan ve birçok dine inanan etnik grupların sosyal ve kültürel gerçekleri üzerine yeniden düzenlenmesini talep ediyor.
Bugün batı ile birçok alanda çatışan Rusya, kendi içinde dini ve etnik farklılıkları görmezden gelemez. Aksi durumda kendi ayağına kendisi kurşun sıkmış olur.
Kaynak: Dünya Bülteni