Sergei Melkonian / Fikir Turu
Suriye’deki Rusya-İsrail işbirliği Ukrayna Savaşı’na nasıl yansıyor?
Rusya, Suriye’ye müdahil olan bölgesel tüm kilit ülkelerle dengeli ilişkiler kurmaya çalışıyor. Bu çerçevede İsrail ile ilişkilerine de özel bir önem veriyor. Suriye’de birbirlerinin çıkarlarını göz önünde bulundurma temeli üzerinde gelişen Rusya-İsrail ilişkilerinin Ukrayna Savaşı’na yansıyan yönleri de var.
İsrail, Orta Doğu ve Rus Dış Politikası konularında araştırmalarını sürdüren Sergei Melkonian tarafından kaleme alınan ve Emirates Policy Center adlı internet sitesinde yayınlanan makalede, Suriye’deki Rusya-İsrail işbirliğinin Ukrayna’daki savaştan nasıl etkilendiği anlatılıyor.
Yazıdan önce çıkan bölümleri paylaşıyoruz:
Rusya ve İsrail işbirliğinin arka planı
Rusya ve İsrail’in Suriye’deki işbirliği birkaç önemli hususa dayanıyordu. Bunlardan birincisi, bölgedeki tüm kilit oyuncular ile dengeli ilişkiler kurmanın Rusya için önem arz etmesiydi. Söz konusu dengeli ilişkiler Moskova’nın Suriye’de oynadığı rolü meşrulaştırmakta ve ona bir arabulucu veya hakem olarak hareket etme imkânı sağlamaktaydı. İsrail’in de Rusya’nın Suriye’de oynadığı büyük rolü görmezden gelmesi mümkün değildi. İsrail, birçok meselede aralarındaki görüş farklılıklarına rağmen Rusya’nın Suriye’deki varlığını tanımayı ve hatta bazı konularda Moskova ile işbirliği yapmayı tercih etti.
Birbirlerinin yaklaşımlarını dikkate alan Rusya ve İsrail, kırmızı çizgiler çizerek ve uzlaşmaya vararak benzersiz bir işbirliği formatı oluşturdu. Rusya için Suriye’deki askerî varlığının güvenliğini sağlamak ve bölgedeki istikrarı korumak kritik bir önem taşıyordu. Söz konusu kırmızı çizgiler Suriye’nin stratejik alt yapısını da içeriyordu. Terör örgütlerine veya radikal gruplara (Silahlı muhalif gruplar da dâhil olmak üzere) doğrudan destek sağlamak da Rusya için kabul edilebilir bir şey değildi.
Rusya’nın bir başka kırmızı çizgisi de Suriye’deki rejimi devirmeyi amaçlayan eylemlerdi. İsrail’in esas kırmızı çizgileri ise kendisine yönelik Suriye kaynaklı tehditlerdi.
İsrail’in kırmızı çizgileri arasında Hizbullah’ın güçlenmesi ve İsrail’in bölgedeki askerî faaliyetlerini sınırlayabilecek modern silahlar tedarik etmesi, İran bağlantılı paramiliter oluşumlar ağının genişletilmesi, bunların Suriye Arap Ordusu’na entegre edilmesi ve Suriye’de bulunan Kudüs Gücü kuvvetlerinin güçlendirilmesi ve kontrol ettikleri topraklarda İran askerî altyapısının oluşturulması yer almaktaydı. Coğrafi açıdan bakıldığında ise İsrail’in kırmızı çizgisi kendisine düşman unsurların Suriye’nin Golan Tepesi yakınlarındaki güney bölgelerine sızmasıydı.
İsrail ve Rusya hangi konularda nasıl tavizler verdi?
İsrail’in Rusya’nın kırmızı çizgilerini kabul etmesi şu şekilde gerçekleşti. İlk olarak, “Esad’ın gayrimeşru bir lider olduğu ve istifa etmesi gerektiği” söylemi artık en üst düzeydeki yetkililer tarafından dillendirilmiyordu. İkinci olarak da İsrail, Suriye’nin mezhep gruplarına göre bölünmesini desteklemeyi bıraktı. Bu durum, rejimin Rusya’nın yardımıyla bölgeyi tekrar ele geçirmesinden önce Suriye’nin güneyindeki silahlı gruplara sağlanan doğrudan desteğin azalmasında da kendini gösterdi.
Rus tarafının tavizi ise İsrail’in güvenlik kaygılarının dikkat alınması oldu. Her ikisi de Suriye’de askerî operasyon yapan İsrail ve Rusya, istenmeyen olayların gerçekleşmesini engellemek için Hmeymim Hava Üssü ile Tel Aviv’deki Hava Savunma Karargâhı arasında doğrudan bir iletişim hattı kurdu. Bu, Rusya açısından bir tavizdi çünkü söz konusu çatışmasızlık mekanizmasını kurarak ve İran hedeflerinin vurulmasına göz yumarak Rusya, İsrail’in Suriye’deki askerî faaliyetlerinin meşrulaştırılmasına kısmen katkıda bulunmuş oldu.
Öte yandan Tahran, Rusya’nın Suriye’deki doğal müttefiki her ikisi de Esad rejimini ayakta tutmak, Suriye’nin toprak bütünlüğünü yeniden tesis etmek ve Batı’nın bölgedeki varlığını (hem doğrudan varlığı hem de destekledikleri güçler aracılığı ile varlığı) zayıflatmak konusunda ortak çıkarlara sahip. Bu nedenle İran ve İsrail ile ilişkileri dengelemek Rusya için hassas bir mesele.
Rusya için İsrail ve İran dengesi
Rusya, tek başına askerî bir zafer kazanmaya ve siyasi bir çözüm sağlamaya yetecek kadar kaynak harcamaya hazır olmadığından İran’ın sahadaki insan gücüne ihtiyaç duyuyor. Ancak Rusya ve İran arasındaki ilişkiler her zaman güllük gülistanlık değil. İran’ın Suriye üzerindeki emelleri, özellikle de ekonomik alandaki emelleri, bazen Rusya’nın çıkarlarıyla çatışıyor. Dolayısıyla Moskova ve Tahran arasında rekabetçi bir işbirliği var.
Rusya için İsrail’in önemi İran’ınki kadar belirgin olmasa da Suriye bağlamında İsrail ile iyi ilişkilere sahip olmak hayati önem taşıyor. Öncelikle, iki ülke liderleri arasındaki türüne az rastlanan bir kişisel ilişkiler boyutu mevcut. Eylül 2015 ve Şubat 2021 tarihleri arasında Devlet Başkanı Putin ve Başbakan Netanyahu toplam 41 telefon görüşmesi ve 14 toplantı gerçekleştirdi, bu görüşmelerde Suriye meselesi de konuşuldu.
Bu güçlü ilişkiler, Netanyahu’nun çabaları üzerine inşa eden ve İsrail’in Suriye’deki askerî faaliyetlerini Rusya’nın görmezden gelmesini sağlayan Naftali Bennett döneminde de devam etti.
Bir de, Rusya’nın Esad’ı yeniden meşrulaştırmak için bölgesel bir güç olarak İsrail’in ağırlığına ihtiyacı var. İsrail’in Esad’a yönelik tutumundaki değişim ve “rejim değişikliği” söyleminin terk edilmesi, Esad’a meşruiyetini geri getirmedi. Ancak bu tutum değişikliği Esad’ın mevcut alternatifler arasında en iyisi olduğu fikrinin kabul görmesinde katkıda bulundu.
Son olarak da İsrail’in Rusya ve ABD arasındaki ilişkilerde bir köprü olma potansiyeli var.
İran-İsrail bilmecesi, Moskova’nın İsrail’in güvenlik kaygılarını görmezden gelemeyeceği ve bir dereceye kadar Suriye’de Tel Aviv’in işbirliğine ihtiyaç duyduğu gerçeğidir. Moskova, sahada İran’a ihtiyaç duysa da Tahran’ın Suriye’de hâkim güç haline gelmesine izin vermek istemeyecektir zira böyle bir durum bölgedeki güç dengesini bozacak ve İsrail’in daha sert bir karşılık vermesine yol açacaktır. İran ve İsrail arasındaki gerginliğin tırmanması Rusya’nın denge sağlamaya yönelik çabalarını boşa çıkaracaktır. Moskova’nın kendisini bölgede güvenliği sağlayan bir güç olarak konumlandırdığı düşünüldüğünde, varlık gösterdiği ve nüfuz sahibi olduğu bölgelerde istikrarı sürdürmesi gerekiyor.
Ukrayna’daki savaş ve Rusya-İsrail işbirliği
Ukrayna’daki savaşın başlangıcından bu yana Rusya, varlık gösterdiği ve nüfuz sahibi olduğu bölgelerdeki güvenlik meselelerine daha hassas bir hale geldi. Rusya’nın Suriye’deki temel yaklaşımı, gerilimin tırmandırılmasını engelleyerek güç dengesini ve mevcut durumu korumaktır.
Rusya, Türkiye’nin (Suriye’ye yönelik) operasyonunun en azından geciktirilmesini başardı ama görünüşe göre Rusya çeşitli nedenlerden dolayı İran’a daha fazla hareket alanı tanıyor. Suriye’de Rusya ve İran arasındaki rekabete rağmen Tahran, Moskova için hâlâ Ankara’dan daha uygun bir ortak. Rusya ve İran rejimin ayakta tutulması, toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin yeniden tesis edilmesine odaklanıyor. Rusya açısından bakıldığında, Suriye hususunda gelecekte Rusya’ya karşı kullanılabilecek Türk etkisinden ziyade İran etkisinin güçlendirilmesi daha cazip bir seçenek.
Ukrayna nedeniyle Rusya’nın çekildiği yerlere İran girdi
Küresel olarak İran, Rusya’nın “Doğu’ya Yönelme” dış politika stratejisinde önemli bir yere sahip. Bu çerçevede Rusya, Batı ile olası bir uzun vadeli çatışmaya hazırlık olarak İran ile ilişkilerini güçlendirdi.
Rus uzmanlara göre, İran, Ukrayna’daki savaşın başlangıcından bu yana Suriye’deki askerî varlığını önemli ölçüde artırdı. Bu, Rusya’nın bölgedeki varlığını azaltmasıyla cesaretlenen İran’ın genişleme politikasını kaynaklanıyor. Bu durum kısmen Rusya’nın Suriye’deki birçok askerî ve sivil mevkiden çekilmesinin bir sonucudur. Örneğin, bazı Rus birliklerinin Suriye’nin doğusundan çekilmesinin ardından İran, Halep’teki Neirab Hava Üssü ve civarındaki bazı bölgelerin kontrolünü ele geçirdi.
Ayrıca Rusya’nın Suriye’deki İran varlığını kontrol altında tutacak kabiliyete ve otoriteye sahip olmadığını da belirtmek gerekir. Dahası Rusya, Suriye’de yalnızca gücünün yettiği ve çıkarına olan mevkileri alıyor. Bunun bir örneği de Rus varlığına duyulan ihtiyaç azaldığında Rus kuvvetlerinin Neirab Hava Üssü’nden ayrılması. İran ise kendi çıkarına uygun olduğu için bu mevkiyi ele geçirdi.
İsrail ise bölgedeki gerilimi yeni bir boyuta taşıdı. Tel Aviv, İran’ın Suriye’de güçlenmesine karşı koyacak siyasi iradeyi gösterdi. Ukrayna’daki çatışmaların başlangıcından bu yana İsrail Suriye’de en az altı operasyon düzenledi. İsrail geçen yıl ayda ortalama üç defa saldırı düzenliyordu. İsrail, Ukrayna’daki çatışmalar başlamadan önce Suriye’deki son saldırısını 9 Şubat gecesi gerçekleştirmişti. Rus ordusunun Ukrayna’ya saldırdığı 24 Şubat sabahı ise bir istisnaydı.
İsrail’in Ukrayna Savaşı sonrası tutumu
Rusya Dışişleri Bakanlığı, Moskova’nın kırmızı çizgilerinden birine yaklaşıldığı gerekçesiyle bu operasyonu kınadı. İsrailliler özellikle Suriye hava savunma sistemlerini vurarak bir askerin ölümüne ve beş askerin yaralanmasına neden olmuştu. Bakanlık, Suriye’nin askerî tesislerine yönelik saldırıların Suriye Silahlı Kuvvetleri’nin muharebe kabiliyetini azalttığına dikkat çekerek böyle bir hamlenin önemine değindi. Raporlar bu saldırının Suriyelilerin tüm füzelerini ateşlemesinden sonra gerçekleştiğini gösteriyor.
Rusya, İsrail Hava Kuvvetleri’ne ait altı F-16 savaş uçağının Suriye hava sahasına girmeden Suriye Araştırma Merkezi’nin Masyaf yakınlarındaki tesislerine ve Banias limanına 22 güdümlü füze attığını belirterek olaya anında tepki gösterdi. Suriye’nin faaliyetteki hava savunma birlikleri 16 füze ve 1 İHA’yı imha etti. Bu saldırıların kınanması da dahil olmak üzere Rusya Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı düzeyindeki Rus yetkililerin İsrail saldırılarına verdikleri sistematik tepkinin, Rusya’nın İsrail’in Suriye’deki faaliyetlerine yönelik tutumunun sertleştiğini ortaya koymaktadır.
Rusya’nın en sert kınaması, İsrail’in 10 Haziran’da Şam Uluslararası Havaalanı’na düzenlediği saldırının ardından geldi. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mikhail Bogdanov İsrail Büyükelçisi Alexander Ben Zvi’yi çağırarak Moskova’nın İsrail tarafından sunulan gerekçelerden tatmin olmadığını belirtti. Bogdanov, Rusya’nın Suriye’nin dış ülkeler arasında bir çatışma alanı haline gelmesine izin vermeyeceğini ve İsrail’in Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı göstermesi gerektiğini vurguladı.
İsrail-Rusya anlaşması devam ediyor mu?
İsrail’in İran’ın faaliyetlerine karşılık olarak gerilimi bu şekilde tırmandırmasına ve İran ile hesaplaşmak için Suriye’yi bir savaş alanına çevirdiği için İsrail’i kınayan Rus söylemlerinin sertleşmesine rağmen, Rusya ve İsrail arasında Ukrayna Savaşı öncesindeki anlayış büyük ölçüde geçerliliğini koruyor.
Örneğin, Rusya ve İsrail arasındaki çatışmasızlık mekanizması hâlâ işliyor. İsrail, savaş uçakları havadayken ve füzeler fırlatılırken saldırılardan 30 saniye ila 1 dakika önce Rusya’yı uyarıyor. Ancak Rusya söz konusu uyarıların saldırılar gerçekleşmeden 10-15 dakika önce yapılması konusunda ısrarcı. Çatışmasızlık mekanizması genel olarak işlese de bu Rusya’nın istediği ölçüde gerçekleşmiyor.
İsrail, Suriye’nin kritik altyapısını hedef alarak Rusya’nın Suriye’deki kırmızı çizgisine yaklaştı. Ancak Ukrayna konusunda Rusya’nın kırmızı çizgilerini aşmadı. İsrail Ukrayna’ya ölümcül silahlar transfer etmeyi reddetti ve Rusya’ya karşı yapılan yaptırımlara katılmadı.
İsrail’in Suriye’de gerçekleştirdiği hava saldırılarının birçoğunda ABD ile gizlice koordinasyon halinde olduğu bilgisine rağmen İsrail’in Suriye’deki önde gelen güvenlik ortağı Rusya’dır. Rusya ve İsrail arasındaki işbirliği, liderler arasında yüksek düzeyde güven, çıkarların karşılıklı olarak dikkate alınması ve ulusal çıkarların buna göre yönlendirilmesi gibi çeşitli etkenler var olduğu sürece devam edecektir. İki ülke arasındaki işbirliği, söz konusu etkenlerden birisi ortadan kalktığında ciddi zorluklarla karşılaşacaktır (Örneğin, İsrail’in dış politikası yalnızca kendi güvenlik kaygıları tarafından değil, aynı zamanda müttefiki ABD’nin çıkarları tarafından yönlendirilmektedir).
Ukrayna Savaşı sonrası Suriye’de gerilim daha yüksek
Ukrayna’daki savaşın yarattığı koşullar ve bunun Suriye’deki sahaya olan yansımaları, Suriye’de önde gelen aktörler arasındaki güç mücadelesini kızıştırdı.
Türkiye’nin müdahale planları, İran’ın yayılma çabaları ve İsrail’in gerilimi tırmandırması, Rusya’nın Suriye’deki varlığını azalttığı bir ortamda ortaya çıkan bu mücadelenin bir parçasıdır. Suriye’deki gerilim, Ukrayna Savaşı öncesine kıyasla bugün daha yüksek. Rakip güçler arasında gerilimin kazara veya planlı olarak artması ihtimali artıyor.
Bununla birlikte, Ukrayna Savaşı’ndan bu yana geçen beş ay içinde Rusya’nın bölgedeki varlığını azaltmasına rağmen, Suriye’de denge bir ölçüde sağlanmış ve önemli bir krizin önüne geçilmiştir. Ancak tüm bu koşullar göz önüne alındığında, Rusya ve İsrail’in Suriye’deki işbirliği ileride daha karmaşık hale gelecek ve küresel meselelere bağlı bağlı olacaktır.”