1997 yılında Dağlık Karabağ krizini bitirecek anlaşma Ermenistan ve Azerbaycan tarafından imzalanmış iken Rusya’nın desteklediği milliyetçi Ermeni muhalefetinin cumhurbaşkanı Levon Ter-Petrosyan’ı devirmesi üzerine sonuçsuz kalmıştı.
Savaş sonrası görüşmeler
Ermeni güçlerinin 'Dağlık Karabağ Özerk Cumhuriyeti' ve onun ötesinde Azerbaycan’a doğrudan bağlı bazı bölgeleri ele geçirmesiyle, 1994’te imzalanan ateşkesle sona eren Dağlık Karabağ Savaşı’nın ardından, Ermenistan ve Azerbaycan arasında uluslararası tarafların gözlemcilik yaptığı barış görüşmeleri gerçekleştirilmekteydi.
Görüşmelerde ağır basan kanaat Dağlık Karabağ dışında Ermenilerin işgal ettiği bölgeleri boşaltması gerektiği, Ermenilerin savaş öncesinde çoğunlukta olduğu Dağlık Karabağ Özerk Cumhuriyeti’ne özel bir çözüm bulunmasına yönelikti.
Dağlık Karabağ Özerk Cumhuriyeti, Kırmızı: Dağlık Karabağ’ın Azeri güçlerinin elinde kalan kısmı, Turuncu: Dağlık Karabağ dışında Ermeni güçlerinin işgal ettiği bölgeler.
Ermenistan Cumhurbaşkanı Ter-Petrosyan’ın tavrı
Adana asıllı Ermeni bir ailenin çocuğu olarak Suriye’nin Halep şehrinde doğan ve ilerleyen yıllarda Sovyetler Birliği idaresindeki Ermenistan’a yerleşen, 1991’de Ermenistan cumhurbaşkanı seçilen Levon Petrosyan (1945-) Dağlık Karabağ konusunda savaş ve barış arasında denge siyaseti güdülmesinden yanaydı.
Savaşla Ermenistan’da artan aşırı milliyetçi dalgayı hamasi, akılsızca ve tehlikeli bulmaktaydı. 1994’te Ermeni güçleri Martakert Hattı’ında savaşı kazanıp Azerbaycan içlerine ilerleme imkanı bulduklarında Petrosyan bu hamlenin Türkiye’nin müdahalesine yol açabileceğini ileri sürerek korkularını ifade etmiş, Dağlık Karabağ Ermeni güçlerini böyle bir ilerlemeyi yaptıkları takdirde kendilerine verilen tüm desteği kesmekle tehdit edip savaşı bitiren ateşkesin imzalanmasını sağlamıştı. Petrosyan bu sebeple bazı Ermeni milliyetçileri tarafından ihanetle suçlanmıştı.
Levon Ter-Petrosyan
Dağlık Karabağ Savaşı’nın devam ettiği günlerde Turgut Özal’ın cenazesinde Ermenistan Cumhurbaşkanı Levon-Ter Petrosyan, Süleyman Demirel ve kısa bir zaman sonra Azerbaycan cumhurbaşkanı Ebulfeyz Elçibey’in devrilmesiyle cumhurbaşkanı olacak olan Haydar Aliyev bir arada
Petrosyan, Ermenistan’ın bağımsızlığını kazanmasıyla Ermenistan’da legalleşen ve savaşın yükselttiği milliyetçi duygularla güçlenen Taşnak Partisi’ni 1995’te “aşırı milliyetçi ve provakatif” olduğu gerekçesiyle Ermenistan’da yasaklamıştı. Aynı dönemde Taşnak Partisi Lübnan’da serbestçe faaliyet göstermekte ve seçimlere girebilmekteydi.
Savaş nedeniyle Türkiye ve Azerbaycan’ın Ermenistan’a uyguladığı ambargonun bu ülkede neden olduğu kıtlığın ve Rusya’ya bağımlı olmasının Ermenistan için çok zararlı olduğunu düşünüyor, Türkiye yolunun açılmasını ve Ermenistan’ın Batı’ya ulaşımını hayati önemde görüp bu uğurda Dağlık Karabağ krizinde taviz verilebileceğini düşünüyordu. Ermenistan’ın uluslararası hukuka göre işgalci olduğunun da farkındaydı.
1997 Barış Planı
Mayıs 1997’de Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki görüşmeler sonucunda krize arabuluculuk eden tarafların da desteğiyle ABD gözetiminde Dağlık Karabağ Krizi’ne ilişkin bir plan sunuldu.
Azerbaycan’ın ve Türkiye’nin desteklediği bu plana göre öncelikle 'Dağlık Karabağ Özerk Cumhuriyeti' sınırları dışında Ermenilerin işgal ettiği yerler Azerbaycan’a iade edilecek, yalnızca Dağlık Karabağ ile Ermenistan arasındaki bağlantıyı sağlayan Laçin bundan istisna edilecek, ilerleyen aşamalarda Laçin de Azerbaycan’a iade edilecek, Dağlık Karabağ bağımsızlık iddiasından vazgeçip fillen iç bağımsızlık anlamına gelen çok geniş bir özerklikle Azerbaycan’a bağlanacaktı.
Planı Dağlık Karabağ Ermenileri şiddetle reddederken Ter-Petrosyan prensipte olumlu bulduğunu söyledi. Sadece Ermenilerin çekilmesinin daha aşamalı şekilde gerçekleşmesini talep etti ve bu anlaşmayla Türkiye’nin ve Azerbaycan’ın Ermenistan’a uyguladığı ambargonun kaldırılmasını, iki ülkenin Ermenistan’la yeniden diplomatik ilişki kurmasını talep ettiğini bildirdi.
Bu şartlar Türkiye, Azerbaycan ve diğer gözlemcilerce kabul edildi. Bu yeni yaklaşımın kabul edilmesiyle Eylül 1997’de Ter-Petrosyan barış planını onaylayacağına dair resmi açıklamada bulundu.
Ermenistan karışıyor
Ermenistan’da Rusya’nın desteğini alan muhalefet, Ter-Petrosyan’ı ihanetle suçladı ve gösterilere başladı. Gösterilerde başı, Ter-Petrosyan’a rağmen Mart 1997’de Ermenistan başbakanı seçilen, 1992-1994’te Dağlık Karabağ “başbakanlığı”, 1994-1997’de Dağlık Karabağ “cumhurbaşkanlığı” yapan ve bir Dağlık Karabağ Ermenisi olan, Ermeni milliyetçisi ve Rus yanlısı Robert Koçaryan (1954-) çekiyordu, hükümetten bazı isimleri de yanına çekmişti.
Robert Koçaryan
Rusya Ermeni milliyetçilerini destekliyor
Ter-Petrosyan’ın Ermenistan’ı Rus tahakkümünden kurtarma niyetinden çok rahatsız olan Rusya, barış planıyla krizin sona ermesinin ve Ermenistan’ın Türkiye ve Azerbaycan’la ilişkilerini normalleştirmesinin krizlerden beslenme stratejisi güden Rusya’nın nüfuzunu Güney Kafkasya’da bitirebileceği endişesi taşımaktaydı.
Bu sebeple Rusya Ter-Petrosyan’ı devirmek isteyen ve barış planına karşı olan Ermenistan’daki muhalefeti desteklemekle kalmadı, sokak gösterilerini bizzat Rusya’nın istihbarat teşkilatı olan FSB organize etti.
Ter-Petrosyan’ın Ermenistan’da yaşananlara yoğunlaşmasıyla barışa dair plan işletilemedi
Ter-Petrosyan istifa ediyor (1998)
Rus destekli muhalifler, Ter-Petrosyan’ı ihanetle suçlamanın yanı sıra Ermenistan’da yaşanan ekonomik krizden de sorumlu tutuyordu. Ter-Petrosyan ise krizin Sovyetler Birliği’nin dağılması sonucunda tüm eski Sovyet coğrafyasında yaşandığını belirtip yaşanan savaşla etkisinin daha da arttığını, Türkiye ve Azerbaycan’ın Ermenistan’a uyguladığı ambargo nedeniyle aşılamadığını, amacının barış planıyla bu ambargoyu kaldırmak ve Ermenistan’ı zenginleştirmek olduğunu belirtmekteydi.
Batı’dan umduğu desteği bulamayan, milliyetçi dalga ve Rus müdahelelerinin önünde duramayan Ter-Petrosyan aylarca süren bir mücadelenin ardından 3 Şubat 1998’de Ermenistan cumhurbaşkanlığından istifa etti. İlerleyen yıllarda milliyetçi ve Rus yanlısı iktidarlara muhalefeti ile tanındı.
Ter-Petrosyan ile Alparslan Türkeş’in görüşmesi (1993)
Levon Ter-Petrosyan ile ilgili ilginç bir bilgi de Konya doğumlu ve Fransa’da yaşayan Ermeni Samson Özararat’ın ve dönemin Türkiye’nin Paris büyükelçisi Tansuğ Bleda’nın da organizasyonunda yer almasıyla Mart 1993’te Paris’te MHP lideri Alparslan Türkeş (1917-1997) ile görüşmesidir.
Uzun yıllar sonra MHP tarafından bu görüşmede savaşın sona ermesinin barışın ardından Türkiye ve Ermenistan ilişkilerinin geliştirilmesinin gerekliliğine, Türkiye’den başlayıp Ermenistan’dan geçip Azerbaycan’a ulaşması hedeflenen Trans-Kafkasya Otoyolu Projesi’ne dair konuşulduğu ve olumlu bir havada geçtiği açıklanmıştır.
İlerleyen yıllarda da Ermenistan’la üst düzey görüşmeler yaptığı belirtilen Türkeş’in hayatını kaybettiği Mart 1997’de Ter-Petrosyan tarafından Ermenistan’a davet edilmek üzere olduğu açıklanmıştır.
Ter-Petrosyan’ın ardından Karabağ sorunu
Ter-Petrosyan’ın istifasının ardından Rus destekli Robert Koçaryan Ermenistan cumhurbaşkanı seçildi ve 1997’deki barış planına karşıtlığını açıkladı ve krizi dondurdu. Koçaryan’ın Rus destekli bu tavrı 1998’den bu yana krizi dondurdu ve ilerleyen tarihlerde ateşkes hattında çatışmalar şiddetlenerek yükselişe geçti.
Koçaryan iktidarını Ermeni milliyetçiliğini güçlendirerek motive etme siyaseti güttü, Taşnak Partisi’nin yasağını kaldırdı, Ermenistan’ı iyice Rusya güdümüne soktu. Muhalifleri tarafından ülkeyi Rusya’nın kölesi yapmak, mafyatik bir düzen kurmak, yolsuzluklarını örtmek için hamasi milliyetçiliği köpürtmekle suçlandı.
Ermeni Parlamentosu Baskını (27 Ekim 1999)
Yeni Ermenistan cumhurbaşkanı Robert Koçaryan’ın isteğinin aksine Haziran 1999’da Ermenistan’da gerçekleşen parlamento seçimlerini Vazgen Sarkisyan (1959-1999) kazanmış ve başbakan olmuştu. En büyük destekçisi de Sovyet döneminin ünlü yöneticisi ve yeniden siyasete dönen Karen Demirciyan (1932-1999) olmuştu.
1997’da Ermenistan Savunma Bakanı iken Robert Koçaryan’ın Levon Ter-Petrosyan’a muhalefetine destek olan Vazgen Sarkisyan 1998 sonrasında tavır değiştirmiş ve Robert Koçaryan’ı fazla Rusçu, mafyatik ve hamasi milliyetçi bulup muhalifi olmuştu.
Karen Demirciyan ise 1998 cumhurbaşkanlığı seçiminde Robert Koçaryan’a yenilmişti. Bu ikili 1999’da güçlerini birleştirerek Koçaryan’ı parlamento seçimlerinde yenmeyi başarmışlar ve gözlerini Koçaryan’ı makamından indirmeye dikmişlerdi.
Karen Demirciyan (solda) ve Vazgen Sarkisyan, 1999
27 Ekim 1999’da Ermenistan Parlamentosu’nu basan silahlı bir grup Ermenistan TV’nin görüşmeleri yayınladığı bir anda canlı yayında Başbakan Sarkisyan, Demirciyan’ın ve bakanların da aralarında bulunduğu 8 milletvekilini öldürdüler, diğer parlamento üyelerini de bir müddet rehin tutup akabinde anlaşmalı olarak teslim oldular.
Saldıyı yöneten gazeteci Nairi Hunanyan (1965-) saldırıyı halkın ekonomik koşullarına kızgınlıktan yaptığını açıkladı. Robert Koçaryan’ın muhalifleri ise o dönem ve günümüze kadar Hunanyan’ın sadece tetikçi olduğunu, saldırının Koçaryan ve dönemin Rusya başbakanı KGB kökenli Vladimir Putin (1952-) tarafından organize edildiğini ileri sürdüler.
Robert Koçaryan ve Vladimir Putin (2002)
2018’de Ermenistan’da Rusya’nın Ermenistan üzerindeki etkisini azaltmayı hedefleyen Nikol Paşinyan’ın (1975-) iktidara gelmesinin ardından Rus yanlısı liderler olan Robert Koçaryan ve Serj Sarkisyan’ın dönemlerine dair hukuki inceleme başlatılmasıyla yeniden gündeme gelen bu saldırının Putin ve Koçaryan ortaklığıyla gerçekleştiği iddiaları, 2019’da Koçaryan’ın tutuklanmasının sebeplerinden birini oluşturmaktaydı.
Kaynak: Mepa News Akademi