Ergün Yıldırım / Star
Bayramla bayramı yaşamak
Bugün bayram. Müslümanlar, bütün dünyada ramazan bayramını kutluyor. Bu açıdan sınır tanımayan bir eylem içindeler. Irk, ulus, mezhep, renk, cinsiyet ve sınıf sınırlarını aşan bir kutlama. Dünyanın her yerinde Müslüman insanlar ramazan namazı kılacak, ziyaretleşmelerde bulunacak. Küresel ölçekte bir sevinç yaşanacak.
Ramazan ayının tamamlanmasıyla Allah'ın mümin kullarına ve mümin toplumlara verdiği bir hediye. Bunu insanlar ziyaretleşmeyle, kutlamalarla, ziyafetler sunarak yaşar. İnsan kolektif bir sevinç ve kutlama dalgasından geçer. Muhabbetle yıkanır. Ruhuyla topluma katılır yeniden.
Dostluklar yeniden kurulur. Küslere son verilir. Hastalar ziyaret edilir. Fakirlerin evine uğranır. Tatlı, yemek ve içecekler sunulur. Kolonya ve şeker verilir. Sanki bayramla beraber toplum birkaç günlüğüne bütün kasvet hallerinden çıkar. Muhabbetin içinde yenilenir.
Ölülerimizi hatırlarız. Onları da ziyaret ederiz. Onlar da bayrama katılır. Bundan dolayı bayram diriler kadar ölüler içindir de. Belki de ölümle uzlaşmanın ve onunla barışmanın bir yoludur bu da. Mezarlara giderek ölen baba ve annelerimizi, kardeş ve dostlarımızı selamlarız. Onları hatırlayarak kendi ölümümüzü de hatırımıza getiririz. Dünyayla kurduğumuz ebedilik ilişkisinin ve bunun getirdiği yıkıcılığın anlamsızlığını hatırlarız belki de. Bu bizi iyileştirir. Tutkularımız, hırslarımız ve rüyalarımız peşinde koşmanın ruhumuzda açtığı yaraları sararız.
Çocuklar bayramın çiçekleri. Renk katarlar bayrama, bayram da onlara. Ellerinde poşetlerle ev ev dolaşarak şeker toplamanın tadı, bilinç altımızda bıraktığı "şeker" hep yerinde durur. Şimdi böyle çocukları görünce neşeleniriz yeniden. Çocukluğun tatlı dünyasına gider geliriz. Bayramla bayram oluruz.
Yetişkinleriz artık. Çocuklarımız evlenmiştir. Baba ve annelerimiz ya ölmüş ya da iyice ihtiyarlamıştır. İki kuşak arasında gelgitler yaşarız bayramda. Çocuklarımız ve büyüklerimizle bayramlaşma için aramıza şehirler, kilometreler, belki de kıtalar girmiştir. Ama büyükler hep gözler. Evlatlarını bayramda görmek ister. Onların sevinci ve sağlığıyla mutlu olmak ister. Bayram, ailenin şifasıdır. Onun yaralarını saran muhabbettir. Hep de böyle olacak. Az ya da çok. Kıyamete kadar bayram, ailenin şifası olmaya devam edecek.
Hastalar, en çok bayramda dost bekler. Dostlar, en çok bayramda insanı arar. Bayram, dostların buluşmasıdır. Ruhların ilahi muhabbet içinde devrana durmasıdır. Fakirler, en çok bayramda yalnız hissederler kendilerini. Yetimler de öyle. Onları bayramlarda sevindirmek, Müslümanlığın ruhani derinliği. Onlara el uzatmak, onların gölünü almak Müslümanlığın olgunluk halleri.
Gelin bu bayramda affedelim! Birbirimize selam verelim. Gönülle verelim bu selamı. Dünya kavgamızı ve çekişmelerimizi unutalım. Müslümanlık ruhumuz, en derinde güzellikle yeşersin yeniden. Bayramda, bayram olalım.
Gazze'de bayram yok, olmayacak. Bunu biliyorum. Çocuklar şeker toplamayacak. Anneler ve babalar çocuklarına yeni elbiseler alamayacak. Her gün yakınını mezara gömen için mezar ziyareti mi olur? Her gün başına bomba düşen için sevinç mi olur, ziyafet mi olur? Bir hiçtir bayram Gazze'de. Bayram kayıptır. Oraya uğramaz. Siyonizm, bayramı yaşatmıyor. Bayram yalnız, çaresiz, yokluk hallerinde. Gazze'de yaşayamamanın derin hüznü içinde. Ne yetimleri sevindiriyor, ne hastaları. Yaşayanlara bile dokunamıyor. Gazze'de ramazan bayramı, yok bayramdır.
Rumuzla yaşadığımız bayramı, Gazze için de arayacağız! Öfkemizle, yardımlarımızla, dualarımızla.
Bütün memleketin, dünyanın ve Müslümanların bayramı mübarek olsun!