Hükümetin Birleşik Krallık'tan Ruanda'ya sığınmacı gönderme konusundaki tartışmalı planını diğer partiler sorgularken BBC, ayrı bir anlaşma kapsamında orada bulunan göçmenlerden dördüyle ülkedeki deneyimlerini konuşmak için Ruanda'ya gitti.
Küçük grup Hint Okyanusu'ndaki bir ada olan Diego Garcia'dan Ruanda'ya gönderildi. Bazı durumlarda geçmişte yaşadıkları tecavüz ve işkencenin sonucu olan karmaşık tıbbi ihtiyaçlarının Ruanda'da karşılanmadığını söylüyorlar.
Her birine yiyecek ve diğer temel ihtiyaçlar için haftada 50 dolar veriliyor, ancak çalışmalarına izin verilmiyor.
Dördü de sokakta tacize ve istenmeyen cinsel yaklaşımlara maruz kaldıklarını söylüyor. Birleşik Krallık'ın kendilerine kalıcı bir yer bulmasını beklerken aslında "kendi kendilerini hapsettiklerini", dışarı çıkmaya çok korktuklarını söylüyorlar.
Hepsi Sri Lankalı Tamil olan grup, intihar girişimlerinin ardından acil tıbbi bakım için Ruanda'ya nakledildi. Şu anda askeri hastaneden çıkmış durumdalar ve başkent Kigali'nin dış mahallelerinde, masrafları İngiliz yetkililer tarafından karşılanan iki dairede yaşıyorlar.
Ruanda'daki yasal statüleri İngiltere'den oraya uçan sığınmacılarla aynı değil; ancak dört kişiden ikisini temsil eden bir avukat, yaşadıkları "olumsuz deneyimlerin Ruanda'nın 'çok savunmasız mülteciler' için güvenli bir sığınak sunma kabiliyeti konusunda ciddi endişeler yarattığını" söylüyor.
Üst düzey bir Ruandalı yetkili Doris Uwicyeza Picard, BBC'ye yaptığı açıklamada ülkesinin sağlık sistemine "inancının tam olduğunu" ve göçmenlerin kişisel güvenlik konusundaki endişelerinin başkaları tarafından paylaşılmadığını söyledi. "Burada gelişen bir yabancı nüfusumuz var" diye ekledi.
BBC'nin konuştuğu dört Tamil İngiltere'ye girmek yerine ABD ile birlikte gizli bir askeri üs olarak kullanılan Diego Garcia'da sığınma talebinde bulundular.
Bu kişiler, Ekim 2021'de adaya gelen onlarca kişi arasındaydı. Bunlar sığınma talebinde bulunmak için Kanada'ya gitmeye çalıştıklarını söylemişlerdi.
Ruanda'da görüştüğümüz ve güvenlikleri için farklı isim kullandığımız dört kişi, kendi ülkelerinde işkence ve cinsel şiddet mağduru olduklarını, bazılarının Sri Lanka'daki iç savaşta 15 yıl önce yenilgiye uğrayan Tamil Kaplanları isyancılarıyla geçmişteki bağlantıları nedeniyle mağdur olduklarını söyledi.
Kendisine ağır travma sonrası stres bozukluğu teşhisi konulduğunu anlatan 23 yaşındaki Azhagu, "Doğru düzgün tıbbi tedavi görmüyoruz. Akıl sağlığı sorunlarımız var. Doktorlar bize yardım edemiyorlar" diyor.
Ruandalı sağlık personelinin kendisine bağırdığını ve bir keresinde kendine zarar verdikten sonra tutuklanmakla tehdit edildiğini ve Diego Garcia'ya dönmesinin söylendiğini iddia ediyor.
Üç odalı daireyi onunla paylaşan 26 yaşındaki Mayur, danışmanlık almaktan vazgeçtiğini söylüyor. Doğru düzgün ilaç alamadığını söylüyor. "Bu yüzden hastaneye gitmek istemiyorum" diye ekliyor.
Bu kişileri temsil eden avukatlık firması yetkilileri, "müvekkillerimizin her birinin Ruanda'da karşılanmayan karmaşık tıbbi ihtiyaçları var" diyor.
Tamillerin tedavi gördüğü askeri hastaneye başvurduk ancak bizi Ruanda hükümetine yönlendirdiler.
İngiltere ile sığınmacı transferi anlaşmasından sorumlu Ruandalı üst düzey yetkililer ise, ülkenin sağlık sistemini savunarak göçmenlerin "mümkün olan en iyi şekilde" tedavi edildiğini söylüyor.
Göçmenlerden üçünün - iki genç erkek ve Lakshani adında bir kadın - uluslararası koruma talepleri Diego Garcia'yı yöneten İngiliz Hint Okyanusu Bölgesi (BIOT) yönetimi tarafından onaylandı.
Birleşmiş Milletler ve grubu temsil eden avukatlar, bunun aslında onlara mülteci statüsü verdiğini söylüyor. Gruptaki dördüncü kişi olan Lakshani'nin babası Khartik'in kızına eşlik etmesine izin verildi.
Bu, grubun Sri Lanka'ya geri gönderilemeyeceği anlamına geliyor, ancak İngiltere onları kabul etmeyeceğini söyledi. Muhafazakar hükümet BIOT'un "Birleşik Krallık'a açılan bir arka kapı olamayacağını" söyledi.
BIOT İngiliz egemenliği altında olsa da "anayasal olarak farklı" tanımlanıyor.
Ruanda'daki grup İngiliz yetkililere taşınma talebiyle mektup yazdıklarını anlatırken, bu dört kişi ayrıca taciz nedeniyle evlerini terk etmekten korktuklarını da belirttiler.
Lakshani'nin dairesinde, parmaklıklı pencerelerin üzerine çekilmiş gri bir perde var.
"Korkudan dışarı çıkmıyoruz. Hiç arkadaşım yok" diyor 23 yaşındaki genç kadın ve 47 yaşındaki babası Khartik.
Dairelerine birkaç kez zorla girilmeye çalışıldığını, yakındaki bir sokakta bir grup erkeğin "uygunsuz kelimeler" kullanarak Lakshani'ye dokunmaya çalıştığını anlatıyorlar.
Lakshani daha önce hem Sri Lanka'da hem de Diego Garcia'da cinsel saldırıya uğradığını söylüyor.
Azhagu, Mayur'la birlikte sokakta kendisine de teklifte bulunulduğunu anlattı. "Yabancılar gelip 'seninle seks yapabilir miyim' diye soruyorlardı. İnsanlar gülüyordu."
Dördü de başlarına gelenleri yetkililere bildirdiklerini ancak şikayetlerinin ciddiye alınmadığını söyledi.
Bu dört kişi yardım için Ruanda polisine başvurmadıklarını, geçmişte yaşadıkları istismar deneyimleri nedeniyle üniformalı kolluk kuvvetlerine güvenmediklerini söyledi.
Ruandalı üst düzey yetkili Doris Uwicyeza Picard, "Ulusal makamlara başvurulmadığı takdirde nasıl yardımcı olunabilir" diye sordu.
Birleşik Krallık hükümetinin yabancı seyahat tavsiyesine göre Ruanda'da suç oranı nispeten düşük ancak Kigali'de hırsızlık, kapkaç ve gasp vakaları yaşanıyor.
Tamiller Ruanda'da olumlu etkileşimler yaşadıklarını kabul etmekle birlikte, olumsuz deneyimlerin geçmiş travmalarını daha da derinleştirdiğini ve onları korkuttuğunu söylüyorlar.
Lakshani ve Khartik, Ruanda'daki yaşam koşullarının, Diego Garcia'daki kamptan daha iyi olduğunu söyledi.
Görüştüğümüz dört göçmene, Ruanda'da kalmak istememeleri halinde, "güvenli bir üçüncü ülkeye" yerleştirilene kadar Diego Garcia kampına geri dönebilecekleri söylendi.
Dışişleri Bakanlığı, BBC'nin Ruanda'nın grubun kalıcı olarak yerleştirileceği "güvenli bir üçüncü ülke" olarak düşünülüp düşünülmediğine ilişkin sorularına yanıt vermedi.
Ruandalı yetkili Picard, Tamillerden oluşan grup ile Birleşik Krallık'tan gelebilecek diğer sığınmacılar arasında "hiçbir benzerlik" olmadığını, bu kişilerin "işlemlerinin yapılacağını ve topluma entegre edileceğini" söyledi.
Picard, Diego Garcia'dan gelen göçmenleri kabul etmesi ve barındırması için Ruanda'ya para verilmediğini ve İngiltere-Ruanda sığınma anlaşmasıyla "tek bağlantının" iki ülkenin "çok güçlü ortaklar" olması olduğunu söyledi.
Hem iktidardaki Muhafazakarlar hem de İşçi Partisi, İngiltere'de 4 Temmuz'da yapılacak seçimlerde net göçü azaltma vaadinde bulunuyor. Ancak İşçi Partisi Muhafazakarların bazı sığınmacıları İngiltere'den Ruanda'ya gönderme planını iptal edeceğini söyledi.
Sunak, Ruanda planını hayata geçirmeyi başbakanlığının temel önceliği haline getirdi ve bunun küçük teknelerle Manş Denizi'nden düzensiz göçü caydıracağını savunuyor.
İşçi Partisi, vergi mükelleflerine şimdiden 310 milyon sterline mal olan planı "baştan sona bir aldatmaca" olarak nitelendirdi.