RTÜK Sen İşini Yap Kafi!

Sırf başkaları RTÜK’e itiraz ettiği için, RTÜK’ün ekranları rezalete terk eden iş bilmezliğini görmezden gelip, onu savunmamız gerekiyormuş! 

Ali Osman Aydın, Yeni Akit gazetesindeki yazısında RTÜK tartışmalarını değerlendirdi:

RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in açıklamaları konuşuluyor birkaç gündür.

Hakkında konuşulmasının iki nedeni var. Biri Sevda Noyan’ın Ülke TV’de söylediği sözler hakkındaki yorumu, diğeri ise haber bültenlerinde yapılan yorumlar…

Şöyle düşünelim…

X bir şahıs televizyonda konuşuyor. Darbe olması halinde, daha önce içinde kalıp da yapamadıklarını yapacağını söylüyor. İması açık… Sadece biz aile olarak elli kişiyi götürürüz diyor. Maddi manevi hazırlığımız tam ve listemiz de hazır diyor.

RTÜK’ün görevi bu konuşmayı çalışma alanıyla ilgili yasalar çerçevesinde inceleyip, gerekiyorsa ceza kesmek. Konuşan şahıs X’de olsa, Y’de olsa Z’de olsa bu böyle olmalı değil mi?

Fakat RTÜK Başkanı konuya böyle yaklaşmıyor.

Diyor ki: “Darbe söylemleriyle ilgili olarak veyahut darbe seviciliğiyle ilgili olarak darbeyi övenlerin karşısında söylenenleri biz cezalandırmak gibi bir pozisyonda değiliz. Bizim görevimiz milli ve manevi değerler ve insani değerler ışığında komşularıyla ilgili söylemler.”

Bu cevap karşısında daha fanatik, daha gözü dönmüş, radikalliklerine siyaseti alet eden birilerinin, ekranlardan ölüm listeleri yayınlamasını kim, nasıl durduracak?

Bunu durdurabilecek tek resmi kurum RTÜK durdurmuyor çünkü.

Böyle bir saçmalık olabilir mi?

Darbe heveslisi biri ekrana çıkıp bizim listelerimiz hazır, ailece şu kadar kişiyi götürürüz deseydi RTÜK Başkanı yine aynı cümleyi kurmazdı muhtemelen.

Çünkü ona göre bu sözleri X söylediğinde farklı, Y söylediğinde farklı bir uygulama yapılabilir.  

RTÜK Başkanı siyaset yapmamalı, işini yapmalı. Çünkü bunun için maaş alıyor.

RTÜK bir devlet kurumu, neyi nasıl inceleyeceği yasalarla açıkça belirtilmiş. RTÜK yasalara göre çalışmalı, onu yönetenlerin siyasi anlayışı göre değil. RTÜK’ün başında bir CHP’li de olsaydı bu düşüncem değişmezdi.  

Ben evimden televizyonu kaldırdım. Neden? Çünkü televizyon yayınları utanç verici… Çünkü çocuklarımı televizyon programlarından, dizilerden korumak istiyorum. Neden korumak istiyorum peki?

Çünkü bu programlar, diziler şiddeti övüyorlar; katilleri kahraman gibi gösteriyor, gayri meşru ilişkileri normalleştiriyor, izleyenleri aptallaştırıyorlar.

Toplumu bir virüs gibi zehirliyorlar.

Peki bu ülkenin televizyon kanallarında böyle içeriklerin yayınlanması yasal mı? 

Elbette değil…

Bu tür içeriklerin yayınlanması 6112 sayılı kanunun 8. Maddesine göre açıkça suç. O yasalar “Hiçbir televizyon yayını şiddeti övemez, şiddeti özendiremez genel ahlak kurallarını çiğneyemez” diyor.

Fakat çoğu çiğniyor! Çünkü RTÜK işini yapmıyor! RTÜK siyaset yapıyor! Zaten en büyük sorunlarımızdan biri bu ülkede pek çok kurumun tepeden tırnağa siyasete bulaşmış olması değil mi?

Bakın şimdi RTÜK Başkanı Şahin’in diğer açıklamasına. Konu, haber bültenlerinden yorum yapılması…  Şöyle söylüyor: “Buradan uyarıyorum, normalde kanuna göre yorum yapması mümkün değildi. Gerçekten bu işi iyi yapan arkadaşlarımızın yorumlarını engellemeyelim diye biz de diğerlerininkini engelleme adına karar almıyoruz. Eğer böyle devam ederse, kanunda yeri var, bu konuda yeni bir karara alırız. Haber bültenleri yorum yapmadan, haber bülteni şeklinde sunabilirler.”

 “Normalde kanuna göre yorum yapması mümkün değildi.” Yani ortada Şahin’e göre de ‘kanunsuzluk’ var. Senin işin kanunu uygulamak değil mi, Şahin Bey! Demek ki anormal bir durum söz konusu haber bültenlerinde. Hayır biz bunu, yani “kanuna” uyulmadığını zaten biliyoruz…Defalarca söyledik de. Fakat şimdiye kadar haber bültenlerine kasten dokunulmadı. Çünkü siyaseti yeterince rahatsız etmiyorlardı. Reyting yarışında geri kalmamak için olmadık cinayet, kavga, kaza görüntülerini kafalarına göre yayınlıyorlardı.

Toplumun ruh sağlığını bozmak suç değil çünkü, RTÜK’e göre.

Bozsalar da bunu durdurmak RTÜK’ün görevi değil zaten (!)

Mesela RTÜK, 12 Aralık 2018’de yayıncılık etik ilkelerini canlı yayınla, kanal yöneticilerinin imzasına açmıştı. O gün kanal yöneticileri bu ilkelerin altına imza atarak, o kurallara uyacaklarını taahhüt etmişlerdi.

O ilkelerden bazıları şöyleydi.   

"Çocukların korunması" ilkesini gözeterek, çocukların ve gençlerin fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimini olumsuz etkileyen yayınlar yapmamak.

Ailenin bütünlüğünü ve sürekliliğini desteklemek.

Kadını istismar eden içeriklere yer vermemek.

Şiddeti teşvik etmemek ve meşrulaştırmamak.”

O günden bugüne hiçbir şey değişmedi.

Hatta yayın içerikleri daha da kötüleşti. Neden böyle peki?

Çünkü RTÜK yasaların kendisine verdiği görevi -layıkıyla- yapmıyor. Sadece göz boyuyor ve denetim görevini yapıyormuş gibi yaparak insanları kandırıyor…

Ama neymiş, sırf başkaları RTÜK’e itiraz ettiği için, RTÜK’ün ekranları rezalete terk eden iş bilmezliğini görmezden gelip, onu savunmamız gerekiyormuş! 

Sırf siyasi kamplaşmadan dolayı “RTÜK Başkanını size yedirmeyiz” çığlıkları atan iki yüzlüler var. Bu tür adamlar siyasi mevzilerini kaybetmemek dışında bu ülke kültürü adına hiçbir endişe taşımıyorlar. Onların amacı ekranları arındırmak, bu ülkenin çocuklarını yasaların öngördüğü şekilde manen korumak değil! Ortalığı pislik götürse de, gençler yozlaşsa da, toplum aptallaştırılsa da fark etmez, yeter ki kendi adamları o koltukta otursun!

Tutar ondan sonra da “RTÜK yerli ve milli kurumumuz, laf söylettirmeyiz” derler. RTÜK’ün -onların deyimiyle- ne kadar “yerli ve milli” olduğunu anlamak için, ailenizle birkaç saat televizyon izleyin yeter bence…  

Yorum Analiz Haberleri