RP’de başkan sorumlu ise, CHP’de niye değil?

Ali İhsan Karahasanoğlu

Yargıyı çifte standartlı uygulama içinde göstermeye kimin hakkı var? Bakın şu CHP’nin hesaplarındaki usulsüzlüklerle ilgili yapılan işlemlere..

Savcılık, sözümona bir dava açtı.. Ama, sorumluların tümüne değil. Bir kısmına..

Oysa yıllardır tartıştığımız, ancak eleştirilerimize kulak verilmeyen, bir Erbakan davası kararı var önümüzde.
O davada, Yargıtay’ın da içtihadına göre, bir siyasi partinin hesaplarında usulsüzlük olduğu takdirde, genel başkanın da o usulsüzlükten sorumlu tutulması gerekiyor!..

Beğenilse de/beğenilmese de, karar bu..

Peki RefahPartisi sözkonusu olunca bu kararı veren Yargıtay ile, Yargıtay’ın kararları doğrultusunda soruşturma yürütmek zorunda olan savcılık, CHP davasında niye gerekli işlemleri tam olarak yapmıyor?

Savcılık, keyfilik müessesesi midir?

Daha önce Yargıtay’dan geçen ve kesinleşen içtihad gereği; partilerdeki usulsüzlüklerden genel başkanları da sorumlu ise, aynı kural CHP’ye de uygulanmalı değil mi. Dolayısı ile CHP’de usulsüzlük yaşandığında da, CHP’nin genel başkanına da dava açılmalı değil mi?

RefahPartisi olunca farklı, CHP olunca niye farklı davranılıyor?

Ve daha önemlisi, yargı mekanizması içinde, bu tür çifte standartlı işlemleri sorgulayan, düzelten mekanizmalar, niçin sıhhatli şekilde çalışmıyor.

Çıksın bir yetkili, açıklama yapsın. “RP davasında şu farklı durum vardı. Onun için Refah Partisi’nde genel başkanına da dava açtık. Sonuçta mahkum ettirdik. Ama CHP davasında şu farklı durum var. Onun için CHP Genel Başkanı’na dava açmadık” desin.

Desin de, bilelim neler olduğunu..

Ama eminim, kimse böyle bir izahat yapabilecek durumda değil.

Tek arzu, konunun fazla yüksek sesle tartışılmadan, unutulması..

Şöyle birkaç gün geçsin, gündeme şöyle sansasyonel bir haber girsin..

Tamamdır, kimse hatırlamaz artık.. Kimsenin aklına bile gelmez, CHP’deki usulsüzlük hakkında, genel başkan için dava açılıp açılmadığı..

Savcılığın, adli mekanizmanın beklentisi işte bu..

Hatırlasanıza, Kanaltürk’ün CHP’den aldığı 3.5 trilyonun da hesabı verilememişti.

Önce “Yok öyle bir şey. Para transferi sözkonusu değil” dediler.

Arkasından CHP’nin Kanaltürk’e yaptığı ödemelerin belgesi ortaya çıkınca, “Haaa.. Onlar mı? Onlar fatura karşılığı yapılan işin bedeli” dediler..

“Hangi işin?” diye sorulduğunda da, “Atatürk belgeseli çekildi de. O belgeselin bedeli” dediler. O zaman bile, belgesel için yapıldığı ileri sürülen ödemenin üzerinden, iki yıl geçmişti. Şimdi ise 4 yıl oldu..

Belgesel nerede şimdi?... Trilyonlarca lira para verilen belgesel nerede?

Bir belgesel ne için çektirilir? Ne için trilyonlarca ödeme yapılır?

Halka izlettirmek için, medyada gösterilmesi için değil mi?

Hani, bir tek kişi gördü mü şu trilyonluk belgeseli?

Ne “gören”i gördüm, ne de “gördüğünü söyleyen”i gördüm..

Kanaltürk’ün o zamanki sahibi, şu an cezaevinde olan Ergenekon yöneticilerinden Tuncay Özkan, “Belgeseli çektik. CHP’ye teslim ettik” dedi.

Sonra?

“Sonrasını CHP bilir.Ne zaman izlettireceklerini, CHP kararlaştıracak” dedi..

Ama iki yıl geçti.. Yine ortada belgesel falan yok..

Partinin parası, Ergenekon Terör Örgütü yöneticisi olduğu söylenen adama aktarılmış. Savcılarda “tık” yok..

Sormuyorlar Deniz Baykal’a, “Dalga mı geçiyorsun Deniz bey. Trilyon verip belgesel çektiriyorsun. Sonra o belgeseli göstermiyorsun. Verdiğin para, babanın parası değil ki!”

Babalarının parası değil tabii ki..

Ama ne yaparsınız?

Tuncay Özkan’ın avukatı ŞahinMengü, aynı zamanda CHP’de milletvekili..

Al takke ver külah işi yani..

Ne yapacaklardı, kendi müvekkilleri aleyhine konuşacak değillerdi herhalde..

Ama yapılması gereken; savcının CHP’ye gidip, “Çıkartın şu belgeseli, ben de göreyim. Yoksa açıyorum zimmetten davayı” demesi..

Demesi de, savcıların şimdi çok önemli işleri var. Antalya’da öğrenim özgürlüğü isteyen anne-babalar, yanlarında çocuklar varken, basın açıklaması yapmışlar..

Bundan büyük suç olur mu?

Onu araştırmış, soruşturmuş, punduna getirip, bir maddenin içine sokmuşlar.. Dolayısıyla çok yorulmuşlar.. CHP ile şimdi kim uğraşacak?

Değil mi sayın savcım? Değil mi sayın bakanım.. Saygılar efendim!

VAKİT