HAKSÖZ HABER
Allah Resulü (s)’nün örnekliğini anlamak açısından hadis külliyatımız en önemli kaynak olma özelliğine sahip. Dünya ilim tarihinde biricik bir konuma sahip olan hadis ilminin başka hiçbir düşünce geleneğinde benzeri bulunmuyor. Hadislere dönük hassasiyet aynı zamanda ilim geleneğimizle kurduğumuz ilişki açısından da oldukça önemli şüphesiz.
İmam Nevevi’nin (Allah ona rahmet etsin) bir Müslümanın günlük hayatında ihtiyaç duyacağı âyet ve hadisleri derlediği eseri RİYÂZÜ’s-SÂLİHÎN’den belirli veya irtibatlı konular ile alakalı hadisleri okuyucularımıza aktarmaya devam ediyoruz.
Müslümanların hayat ölçüleri bahsi (İhlas-Tövbe-Sabır)
Müslümanlar yaptıkları her işi Allah rızası için yapmakla yükümlüdürler. Bu yükümlülüğü yerine yetirmenin ön şartı ise ihlas ve halis niyettir. Yaptığımız menfi sonuçlara yol açtıysa bile niyetimiz bizi kötü duruma düşmekten koruyabilir. Bu sebeple ihlas ve samimiyetle yapılan işler Allah’a ulaşan gerçek amellerimizdir.
Bir eylemin sonuçlarının neler doğurabileceği ve failin buradaki konumu felsefi, kelami tartışmalara da konu olmuştur. Bu bağlamda Allah Resulü (s.a.v)’nün örnekliği meseleyi karmaşık hale getiren tartışmalara son veren bir duruluktadır. Eylemin ahlakiliği en temelde insanın kalkış noktası olan niyetiyle şekillenmektedir. Geriye ihlası ve samimiyeti kuşanmış Müslümanların çabaları kalacaktır. Tarih boyunca Müslümanların ayırt edici farklılıklarından birisi de sonuç değil sebep merkezli amelde bulunmuş olmalarıdır. İnsana zenginlikler bahşedecek bir iş ortaya çıkışı itibariyle sıkıntılıysa sonucu göze alınıp o işe girişilmez. Ancak zorlukla dolu görevler meşru bir sebepten hasıl oluyorsa cennet azığı olarak değerlendirilir…
Ayetler:
1-Kurbanların ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşır. Allah’a sadece sizin ihlas ve samimiyetiniz ulaşır. (Hac suresi 22/37)
2-De ki gönlünüzdeki duyguları saklasanız da, açıklasanız da Allah hepsini bilir. (Al-i İmran suresi 3/29)
Hadisler:
1-Müminlerin emiri Ebu Hafs Ömer ibni Hattab (rh) Resulullah (s.a.v)’ı şöyle buyururken dinledim dedi:
“Yapılan işler niyete göre değerlendirilir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyete göre alır. Kimin niyeti Allah’a ve Resulü’ne varmak, onlara hicret etmekse, eline geçecek sevap da Allah’a ve Resulü’ne hicret sevabıdır. Kim de elde edeceği bir dünyalığa veya evleneceği bir kadına kavuşmak için yola çıkmışsa, onun hicreti de hicret ettiği şeye göre değerlendirilir. “
Müttefekun Aleyh
2-Enes (rh) şöyle dedi:
Resulullah (s.a.v) ile Tebük Gazvesi’nden döndüğümüz sırada şöyle buyurdu:
“Medine’de bizden geride kalan öyle kimseler vardır ki, bir dağ yoluna, bir vadiye girdiğimizde onlar da bizimle yürüyormuş gibi sevap kazanırlar. Çünkü onları birtakım özürleri alıkoymuştur.”
Buhari, İbn Mace, Ebu Davud
3- Ebu Hüreyre Abdurrahman ibni Sahr (rh)’dan rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Allah Teala sizin bedenlerinize ve yüzlerinize değil, kalblerinize bakar.”
Müslim, İbn Mace
4-Ebu Musa Abdullah ibni Kays el-Eşari (rh) şöyle dedi:
Resulullah (s.a.v)’a:
-Biri cesaretini göstermek, diğeri milletini korumak, öteki kendine yiğit adam dedirtmek için savaşan kimselerden hangisi Allah yolundadır? diye soruldu.
Resulullah şöyle cevap verdi:
“Kim, İslamiyet daha yüce olsun diye savaşıyorsa, o Allah yolundadır.”
Müttefekun Aleyh
5-İbni Abbas ve Enes ibni Malik (rh)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
“İnsanoğlunun bir dere dolusu altını olsa, bir dere daha ister. Onun ağzını topraktan başka bir şey doldurmaz. Ama Allah, tövbe edenin tövbesini kabul eder.
Müttefekun Aleyh
6-Ebu Malik Haris ibni Asım Eşari (rh)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Temizlik imanın yarısıdır. Elhamdülillah duası mizanı, sübhanellah ve elhamdüllilah sözleri ise yer ile gökler arasını sevap ile doldurur. Namaz nurdur; sadaka burhandır; sabır ziyadır. Kur’an, senin ya lehinde ya da aleyhinde delildir. Herkes sabahtan pazara çıkar ve nefsini satar; kimi onu azad eder, kimisi de helak eder.”
Tirmizi, Müslim
7- Ebu Yahya Suheyb ibni Sinan (rh)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Müminin durumu hayret vericidir. Çünkü her hali kendisi için bir hayır sebebidir. Böylesi bir özellik sadece müminde vardır: Sevinecek olsa, şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir bela gelecek olsa, sabreder; bu da onun için hayır olur.”
Müslim
8-Resulullah (s.a.v)'in azadlısı, dostu ve dostunun oğlu olan Ebu Zeyd Üsame ibni Zeyd ibni Harise (rh)dan aktarıldığına göre şöyle dedi:
Kızı (Zeynep), Nebi (s.a.v)'e:
-Oğlum ölmek üzeredir. lütfen bize kadar geliniz, diye haber gönderdi. Peygamber:
-"Alan da veren de Allah'tır. O'nun katında her şeyin belli bir vakti vardır. Sabretsin ecrini Allah'tan beklesin", buyurarak kızına selam gönderdi.
Bunun üzerine kızı, Nebi (s.a.v)'e:
-Ne olur, mutlaka gelsin, diye tekrar haber yolladı.
Bu defa Peygamber (s.a.v) yanında Sa'd ibni Ubade, Muaz ibni Cebel, Übeyy ibni Kab, Zeyd ibni Sabit ve başka bazı sahabiler olduğu halde kalkıp kızına gitti. Çocuğu kucağına aldı. Yevrucak pek zor nefes alıp vermekteydi. Resulullah'ın gözlerinden yaşlar boşandı.
Durumu gören Sa'd ibni Ubade:
-Ey Allah'ın Resulü, bu ne haldir? dedi. Nebi (s.a.v) de:
-"Bu, dilediği kullarının kalbine Allah'ın koyduğu bir rahmettir. Zaten Allah ancak, merhametli kullarına rahmet eder" buyurdu.
Müttefekun Aleyh