HAKSÖZ HABER
Allah Resulü (s)’nün örnekliğini anlamak açısından hadis külliyatımız en önemli kaynak olma özelliğine sahip. Dünya ilim tarihinde biricik bir konuma sahip olan hadis ilminin başka hiçbir düşünce geleneğinde benzeri bulunmuyor. Hadislere dönük hassasiyet aynı zamanda ilim geleneğimizle kurduğumuz ilişki açısından da oldukça önemli şüphesiz.
Haksöz Haber’de, İmam Nevevi’nin (Allah ona rahmet etsin) bir Müslümanın günlük hayatında ihtiyaç duyacağı âyet ve hadisleri derlediği eseri RİYÂZÜ’s-SÂLİHÎN’den belirli veya irtibatlı konular ile alakalı hadisleri okuyucularımıza aktarmaya devam ediyoruz.
İlmin üstünlüğü ve fazileti bahsi
Müslümanların yeryüzünde var olan ideolojiler ve suni kimliklerden tamamen bağımsız ve özgün bir ilmi gelenekleri var. Bu sebeple olsa gerek İmam Nevevi’nin hadis derlemesinde en kapsamlı başlıklardan birisi ilmin üstünlüğü bahsi. Allah Resulü (s.a.v) ilmi birikime ve ferasete yönelik çağrılarıyla bu noktada bir hassasiyet oluşturmaya çalışıyor.
Müslümanların düşünce gelenekleriyle aralarına giren engeller bugün inşa edici vasıflarıyla Müslümanların kendinden menkul bir şekilde olay ve olguları ele almasını engelliyor ne yazık ki. Bu hususta Hz. Muhammed (as) hikmetli sözlerine tekrardan kulak kabartmak yitirdiğimiz şeyi hatırlamaya vesile olacaktır muhakkak…
Ayetler:
1- Kulları içinden ancak âlim olanlar Allah’a derin saygı duyarlar. (Fâtır, 35/28)
2- De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”. (Zümer, 39/9)
3- Allah içinizden inananların ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltir. (Mücâdele, 58/11)
Hadisler:
1-Muâviye’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Allah, kime hayır dilerse, onu, dinde kavrayışlı kılar.”
Buhari, Müslim, Tirmizi, İbn Mace
2- Sehl b. Sa’d’dan (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v), Ali’ye (ra) şöyle buyurmuştur:
“Allah’a yemin ederim ki, Allah’ın senin aracılığınla birini hidayete erdirmesi, senin için en değerli kızıl develere sahip olmaktan daha hayırlıdır.”
Buhari, Müslim
3- Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (s.a.v)şöyle buyurmuştur:
“Başkalarını doğru yola çağıran kimseye, kendisine uyanların sevabı kadar sevap verilir. Ona uyanların sevabından da bir şey eksilmez.”
Müslim
4- Ebû Hüreyre’nin işittiğine göre, Resûlullah şöyle buyurmuştur:
“(İnsanı yaratılış amacından uzaklaştıran) dünya ve içindeki her şey, lânetlenmiştir. Yalnız Allah’ı anmak ve O’na yaklaştıran şeyler ile âlim ve ilim talebesi bunun dışındadır.”
Tirmizi, İbn Mace
5- İbn Mes’ûd’un (ra) işittiğine göre, Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Allah, bizden işittiğini, işittiği gibi başkasına ileten kimsenin yüzünü ak etsin. Kendisine bilgi iletilen nice kimse, bizzat o bilgiyi dinleyenden daha kavrayışlı olabilir.”
Tirmizi, İbn Mace, Ebu Davud
6- Ebû Hüreyre’nin (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Sadece Yüce Allah’ın rızası için öğrenil(mesi gerek)en bir ilmi, dünya malı elde etmek için öğrenen, kıyamet günü cennetin kokusunu bile almaz.”
Ebu Davud, İbn Mace
7- Abdullah b. Amr b. Âs’ın (ra) işittiğine göre, Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Allah, ilmi insanlardan çekip çıkarmak suretiyle değil, ilim adamlarının canlarını almak suretiyle (geri) alır. Öyle ki sonunda hiçbir âlim bırakmaz ve halk birtakım cahilleri kendilerine baş edinirler. Onlara sorulur, onlar da bilmedikleri hâlde hemen fetva vererek, hem sapıtırlar, hem de saptırırlar.”
Buhari, Müslim, Tirmizi, İbn Mace
8- Enes’ten (ra) nakledildiğine göre Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
İlim tahsili için yola çıkan kimse, dönünceye kadar Allah yolundadır.
Tirmizi
9- Ebû Saîd el-Hudrî’den (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
Mümin, sonu cennet oluncaya kadar hayırlı hiçbir işe doymaz.
Tirmizi