Riyâzü’s-Sâlihîn’den dua adabı bahsi

Üsve-i Hasene olan Allah Resulü (s)’nün dua etmenin önemi, şekli ve zamanı hususundaki hadislerinden bazıları…

HAKSÖZ HABER

Allah Resulü (s)’nün örnekliğini anlamak açısından hadis külliyatımız en önemli kaynak olma özelliğine sahip. Dünya ilim tarihinde biricik bir konuma sahip olan hadis ilminin başka hiçbir düşünce geleneğinde benzeri bulunmuyor. Hadislere dönük hassasiyet aynı zamanda ilim geleneğimizle kurduğumuz ilişki açısından da oldukça önemli şüphesiz.

Haksöz Haber’de, İmam Nevevi’nin (Allah ona rahmet etsin) bir Müslümanın günlük hayatında ihtiyaç duyacağı âyet ve hadisleri derlediği eseri RİYÂZÜ’s-SÂLİHÎN’den belirli veya irtibatlı konular ile alakalı hadisleri okuyucularımıza aktarmaya devam ediyoruz.


Dua üslubu ve adabı bahsi

Dua etmek fıtri bir ihtiyaçtır. İnsan yaratılışı gereği kendisini var edene sıkıntılarını ve sevinçlerini ifade etmek ister. Bu yönüyle dua irtibat kurulmak istenen mertebe gereği aşkın bir arayıştır. Belki gündelik şeyler arasında zikredildiği için bu yönü görmezden gelinir. İşin özünde müthiş bir durum söz konusudur. Allah’a halini anlatmak, yakarmak olağan bir şey olarak görülemez.

Bu bağlamda duanın ifade ediliş tarzı, üslubu da en az kendisi kadar önemlidir. Kitab-ı Kerim’de de bu hususun özellikle vurgulanması durumun hassaslığını gözler önüne seren cinstendir. Allah Resulü (s.a.v) vahye birebir muhatap olan son insan olduğu için şüphesiz ki duanın mahiyetini de en iyisini bilen kişidir. Geçen hafta ilk defa işlediğimiz dua bahsine bu hafta duanın adabı konusuyla devam ediyoruz.

Ayetler:

1- Rabbiniz şöyle dedi: “Bana dua edin, duânıza cevap vereyim...” (Mümin, 40/60)

2- Rabbinize alçak gönüllü olarak ve için için dua edin. Çünkü O, haddi aşanları sevmez. (A’râf, 7/55)

3- Kullarım, beni sana sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Dua edenin duasına cevap veririm... (Bakara, 2/186)

Hadisler:

1-Üsâme b. Zeyd’den (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

Kendisine iyilik yapılan kişi, yapana; “Cezâke’llâhu hayran (Allah seni hayırla mükâfatlandırsın!)” derse, teşekkür borcunu yerine getirmiş olur.

Tirmizi

2- Câbir’den (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah şöyle buyurmuştur:

“Kendinize beddua etmeyin, evlatlarınıza beddua etmeyin ve mallarınıza da beddua etmeyin. Duaların kabul olunacağı bir saate rastlarsınız da, bedduanız kabul ediliverir.”

Müslim

  

3- Ebû Hüreyre’den (ra) Resûlullah’ın (s.a.v) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Kulun Rabbine en yakın olduğu an, secdede olduğu andır. Öyleyse secde hâlinde çokça dua edin.”

Müslim

4- Müslim’in bir diğer rivayetinde, Resûlullah (s.a.v) :

“Bir günahı veya akrabayla dargınlığı gerektiren bir şey dilemedikçe ve bir de acele etmedikçe kişinin duası kabul görmeye devam eder,” buyurdu. Resûl-i Ekrem’e:

–Ey Allah’ın Resûlü, acele etmek nedir, diye soruldu. Resûl-i Ekrem:

İnsan, “O kadar çok dua ettim de, duamın kabul edildiğini hiç görmedim.” der. Dileğinin gecikmesinden dolayı usanır ve duayı terk eder, cevabını verdi.

 

5- Ebû Umâme’den (ra) rivayet edildiğine göre o, şöyle demiştir:

 Resûlullah’a (s.a.v), hangi dua daha fazla kabule şayandır, diye soruldu.

–Gecenin son saatlerinde ve farz namazların peşinden yapılan dua, buyurdu.

Tirmizi

 

6- Abdullah b. Abbâs’tan (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v) sıkıntılı iken şu kelimelerle dua ederdi:

“Hilim sahibi Yüce Allah’tan başka ilah yoktur. Büyük Arş’ın sahibi Allah’tan başka ilah yoktur. Göklerin, yerin ve Kerîm olan Arş’ın sahibi Allah’tan başka ilah yoktur.”

Buhari, Müslim


İslam Düşüncesi Haberleri

Felah; fıtrat ve vahiyle yeniden buluşmamızda!...
Diyanetten hatırlatma: Tüm kumarlar haramdır!
Kemalistlerin cehaleti uçsuz bucaksız saçmalama özgürlüğü sunuyor!
İ’tizâl ile itidal arasında Allah nerededir?
Mutlak kötüye karşı el-Kassam’ın özgürleştirici ribatı ve cihadı